- 1184 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
SUSKUN YÜREKLER - 8
Marmaris’ e girdiklerinde; ikisi de hayranlıkla etrafını seyretmeye başlamışlardı. Çok farklı ağaçlar ve çiçekler vardı yol kenarlarında. O güne kadar görmedikleri palmiye ağaçlarına, zakkum ağaçları ilgilerini çekmişti. Musa, İzmir’ de kaldığı süre içerisinde gördüğü için yabancı gelmiyordu Melike kadar.
Otele geldiler. Dört yıldızlı bir oteldi. Önündeki sahilde; tatilciler sere serpe uzanmış; güneşleniyorlardı. Melike; bir iki kez gittiği Van Gölünde de aynı manzaraları görmüştü. Sıcak günlerde, rahatlatıyor olmalıydı soğuk su insanları. Uzaktan gördüğü bu manzaraya birden imrendi. Kader onu farklı kulvarda tanıştırmıştı bu tatil cennetiyle. Bir iki gün önceki zamanla, şimdiki zaman araya kilometreleri sığdırmıştı. Yaptığı delilik bile olsa, sevdiğinin yanında olmak onu mutlu etmişti. Sıkıca tuttuğu eli bir daha bırakmak istemiyordu. Bir dahaki kaçışa kadar burası onların evi olacaktı…
Kemal’ in ona anlattığı gibi doğruca, yöneticilerin olduğu bölüme geçtiler. Otelin sahibinin odasının kapısına geldiklerinde; biraz tedirgin bir şekilde kapıyı tıklattı Musa. İçeriden gelen ses üzerine kapıyı açtı. Melike ise oradaki sandalyelerin birine oturmuştu. Musa içeriye girdi ve kapıyı kapattı. Bir süre sonra; dışarıya çıktı. Personel Müdürüne göndermişti onları Koray Bey. İkisine de otelde iş vermişti.
Köy huzursuzluk içindeydi. Melike’ nin peşinden onu aramaya çıkan akrabaları, tüm araştırmaya rağmen bir sonuç alamadan geri döndüler. Saffet ise Melike’ nin gidiş sebebini Musa ile ilişkilendirmeye çalışıyordu. Son gördüğündeki şüpheli ve tedirgin halinin bir sebebi olmalıydı. Bir an, zarfın üzerindeki adresi anımsamaya çalıştı. Sadece belleğinde kalan İzmir- Güzelbahçe adresine odaklanmıştı. Akraba kızlarını ve kız arkadaşları ile görüştü. Olay aydınlanmıştı. Melike ile Musa sevgiliydiler. Canı bir kat daha çok yandı. Kanlısı ile akrabasının ilişkisi onu çok rahatsız etti. Onun yanındaydı. Emindi. Melike’ nin evinde matem vardı sanki. Musa’ nın peşinden gitmesi üzmüştü onları.
Saffet, huzursuzdu. Bir taraftan da Musa’ ya öfkeleniyordu. Kan davasının kurbanı olmasını istemediği oğlu, sorumsuzluk yapmıştı. Hem kendi hayatını tehlikeye atmış, hem de Melike’nin… Kemal, telefonda bilgi vermesiyle rahatlamıştı… Dua etmekten başka yapacağı bir şey de yoktu üstelik.
Saffet, yola çıktı. İzmir’ de arayacak, bulmadan da geriye gelmeyecekti. İçindeki öfke giderek büyüyordu. İlk ışıklar ile İzmir’ e ulaştığında, gözlerinde kızgın bir boğanın, matadora olan nefretiyle doluydu bakışları…
DEVAM EDECEK !