EVLEN BENLEN
Lütfen biraz sessizlik !
Şimdi açıklıyorum!
"Been hamileyiiiimm!!"
Alkış günlerce sağanak yağmura direnen kaygan zeminde asılı bir tepe gibi koptu sahnede. Herkes ellerini patlatırcasına birbirine vurup bu mutlu haberi coşku ile karşılıyor,ellerden nerdeyse ateş atmaya başlıyordu.
Spiker kadın ne kadar da mutlu görünüyordu.
"Eveet,ben hamile kaldım.Hem deee dün akşam !"
Hadiiii..bir alkış tufanı daha. Yer yerinden oynuyordu stüdyoda.
Reyting rekorları kırılıyordu belinden.
Coşku ve alkıştan yorulan seyirciler,ter içerisinde ter kokularına karışan ucuz parfüm kokularıyla vıcık vıcık olmuştu.
Ve sunucu bayan "Şimdiii deeee ta İzmir’den gelen Mine’yi talibi Cihan bey ikna edebilecek mi ?" dedi.
"Mine geliyooor!" Mine geldi, hoş beş aralarına paravan çekilen iki sandalyeden bize göre sağdakine oturdu.Bacak bacak üzerine atacaktı ki,etek boyu yetişmeyince,bacaklarını sandalyeden aşağıya sarkıttı.
"Şimdi de Mine’yi dünkü programda görüp beğenen , İzmit’ten Cihan Bey i sahneye davet ediyoruz." diye çığırdı sunucu. sahnenin arkasından koşar adım genç ve balık etli adam geldi. sandalyeye oturdu.
Paravanın arkasındaki bayana "Meraba Mie hanım" dedi. Mine de ağzının içine içine kaçan bir kaç harfi dışarıya çekemeyince "Merba" diyebidi.
Mine "öncelikli şartlarım erkek dürüst olsun beni sevsin,bana saygı duysun,yalana asla tahammülüm yok,bir de temiz olacak baştan söyliyim" dedi..
"Sorularınız varsa sorun" dedi ,genç adam.
M,ne elindeki kağıdı düzeltti ve başladı soruları sormaya:
"Sizce aşk mı önemlidir ,fiziki güzellik?"
"Bence aşk tabii ki yaa.."
"Ben hasta olsam siz de işten gelseniz ve evde yemek olmasa ne yaparsınız?"
" Ben her şeyden önce sizi tedavi ettiririm. Sonra dışardan bir şeyler söyleriz,beraberce yeriz.Önemli olan huzur"
Peki ıssız bir yerde kalsanız yanınıza alacağınız üç şeyi söyler misiniz?"
"Tabanca,mermi,yiyecek"
Sorulara verilen cevaplar genç kızı mutlu ediyor,seyircinin tepkilerinden kızın vaziyetini tartan Cihan da her cevap sonrasında bir adım daha yaklaştıpını hissediyordu yıllardır aradığı,bugüne nasip olan mutluluğa.
kız devam etti:
"Peki kıskanç mısınız?"
"Yerine göre"
"Ben beni taşıyabilecek bir eş isterim , beni sıkan ,aşırı kıskanç eş asla...dayanamam" deyince Mine ,Cihan "Yok katiyen ben öyle çok kıskanç bir insan değilim" dedi.
"peki o zaman diyelim ki evlendik ve diyelim ki benim bir erkek arkadaşım evimize geldi ne yaparsınız?"
"Aaane demek ne yapacam,hoş gelid sefa geldi,o artık benim de arkadaşım olur,tabii ki gelecek"
"Varsayalım arkadaşım doğum günüme geldi ve arkadaş ortamındayız ya hani,benimle dans etmek istedi o zaman aşırı kıskanç olur musunuz?"
Ciha aşktan gözü dönmüş her erkek gibi " Ne olucak arkadaşcana danstan ne çıkar" dedi.
Kız gülümsüyordu
Seyirci de Cihan’a mükemmel manasında el işaretleri ,kaş göz sinyalleri gönderiyordu.
Paravanın her iki yanından gittikçe artan mutluluk gülücükleri saçılıyordu.
Mine:
" Peki diyelim ki arkadaşım çok samimi olduğumuzdan,çok iyi bir insan olduğundan bir
elini belime doladı ve diğer elini de sırtıma dayayıp beni kucağına yapıştırdı. Aşırı kıskanır mısınız?"
Hiç de bile" dedi Cihan," Arkadaş dediğin o zamanlarda belli olur,samimiyetiylen,hoşgörüsüylen" dedi.
Mine sırıtıyordu:
"Peki diyelim arkadaşım benim doğum günümü kutlamak için sarıldı ve öptü?"
" E ne var bunda kutlamasın mı?" dedi Cihan .
" Diyelim ki doğum günüm tam kutlu lsun diye dudaklarımdan öptü"
"Canı sağolsun"
"Ya beni yatağa uzattı ve boynumu öpmeye başladı bir eliyle de..."
" Ohh..tabi doğum günü yılda bir kere oluyor,olucak o kadar " dedi Cihan.
"Peki akşam herkes gittikten sonra uzak şehirden gelen halamın yirmi beş yaşındaki yakışıklı oğlu kalacak yeri olmadığı için bizim evde kalmak isterse ne dersin?"
"Ya ben akrabamı otele gönderir miyim? Tabi ki ev varken otelde yatırmam,prensibim değil,asla...asla" dedi Cihan
"Cihan bey, halam oğlu bizde kalacak ama bir sorun var. Bizim yattığımız yataktan başka yatak yok..Yerde yatamaz,mecburen bizim aramıza sıkış tıkış kalabilir mi?"
"Ya ben akrabamı soğuk yerde yatırır mıyım? heralde bizlen yatması kadar doğal ne olabilir ki?"
"Peki senin soracağın bi soru var mı ?" deyince Mine,Cihan hafifçe doğrulup,
Ben sizinle bir çay içmek sizi daha iyi tanımak istiyorum.bence bu iş olur.
Çay içmeyi kabul ederseniz,bir yere giderik,bi yemek,çay ,test sürüşü felan derken bu iş hayırlısıyla olur " dedi.
Mine "Bir de stüdyodaki Gülveren ablaya sormak istiyorum" dedi.
Mikrofonu Gülveren hanıma uzattılar, gayet bilir bir kişi olan bayan mikrofonu eline alır almaz bir öksürüp boğazındaki sigaradan mütevellit peltemsi artıkları konuşmasına engel olmaması için temizleyip sordu:
"Cihan bey kaç santim?" dedi
"Bir yetmiş dört" dedi.
Mine’ye döndü "seninki kaç santim?" diye sordu.
Mine " Bir yetmiş" dedi.
Sonra kaşlarını yukarı kaldırıp " Boy uygun" dedi.
"Burcunuz?" dedi kıza bakarak.
"Kova"
"Sizinkisi?"
"valla bilmiyom ki abla" bir durdu,gözünü tavana dikti ve "Ama galiba geyik olabilir"dedi Cihan
Gülveren" Bence burçlar da uygun,beyefendinin zaten burcu sanki tam oturmuş.Boynuzlu bir şey olduğu belliydi de sankim biraz kısa geliyor Koçunki" dedi.
.
Sunucu "O zaman paravanı açıyoruz" dedi ve aradaki paravan geriye doğru kaydı .
Şimdi iki genç birbirni daha yakından ve cap canlı görüyordu.
Sunucu " evet Mine kararın nedir?"
Mine:
" Bence boynuzları biraz kaba,az aldırmak lazım" dedi.
O sırada sunucu "bir telefonumuz var ,bağlanalım " dedi.
Telefon bağlanınca stüdyoda ses aniden kesildi.
telefondaki çocuk:" Babaaa,napıyon orda,annem bayıldı,ablam balkona çıktı üstünü soyuyo sinirleri gerilmiş gelmiş dedi komşular, dedem kalp krizi geçirdi, abim daha eve gelmedi, ben de televizyon seyrediyom"
YORUMLAR
Abi doğru dürüst tv seyretmem ben, zamanımı hamdolsun en azından ona harcamıyorum. ama geçenlerde minik bir izin vaktim olduğunda gündüzleyin bir baayım dedim, yahu her birinde de o programmı olur?
yeminle kadının biri aradığı erkek özelliklerinde yok kıllı olacak, yok şunlu olacak falan yuh dedim.
Yine biri yaşı başı maşallah ; kamyoncu olsun diyo, ne güzel gaza basıyor diyor.
Ne diyeyim abi, ne diyeyim. Sen yazmışsın ya gördüm o sahneşeri adeta.
saygım sonsuz ellerinde öperim...
tv. başına esir almış evilik proğramını ifadelerinizle ele almanız harika olmuş hem gülümsedim ama acıdım hallerimize..saygılarımla...
erolabi
Acımak lazım aslında...
Acımak ve tedavi etmek...
Selam ve saygıyla..
tebessmün yanıbaşına derin düşünce çiçekleri ektirdiniz...
güzeldi kutladım...
erolabi
Sağolun .
Varolun.
Saygılarımla...
erolabi
Daha ne saçmalardan seçmeler vardı da huzla yazıp halı saha maçına gittim.
Çok teşekkür ederek.saygılarımı sunarım.
Dostum. Bu güzel yazıyı ileride yine yaz.
Çok ama çok kişi okumalı ve bu konu artık daha fazla arkadaş tarafından dillen-dirilmeli.
Aslında benzer şikayetlerde bulunan yazılar okumaya başlamıştık ama esprileri azdı onların.
Tekrar teşekkürler.
Sevgi ve selamlar.
erolabi
Bu yazıyı on dakikada yazdım acele oldu bazı asprileri de yazamadım ...
imla hataları dolu olduğunu sonradan bakınca gördüm.
Çok teşekkür ediyor sağlık ve saadet diliyoruz..
Saygı ve sevgilerimle..
Ne olacak bu halin senin dedi hanım
Yavvv sana ne can benim iyi olacakta ölecekte benim
kalbine girdiler hala bu ekrandan ayrılmadın
sana ne
ne yapıyorsun şimdi?
Ananın... Doğum tarihini araştırıyorum.
Onuda biliyor mu?
Ebenin.... kini bile bilir.
Seninde... Sülaleninde.... Her şeyini bilir.
Bende bu alet bir şeye yarıyor sanıyordum gel yat ben sana hepsini anlatırım dedi gitti.
Gidip yatacağım.
Ama doktor öyle bir ilaç saati ayarlamış ki gece üçte kalkıp ilaç içmem gerekiyor.
mecburen üçü bekliyeceğim.
Sinirliyim yaaaa...
Baktım sayfaya...
Ohhhh be...
Erolabi nin yazısı var...
Ne mutlu bana... Okudum... Ne sinir kaldı . Ne sitres... İlac içmektende vaz geçtim erolabi...
Gidip yatıyorum... Sizede iyi geceler...
Bedri Tokul tarafından 1/14/2011 8:16:10 AM zamanında düzenlenmiştir.
erolabi
Fakat aman ilaçlarını ihmal etme...
Allahtan sağlık ve saaadet diliyorum sizin için...
Çok teşekkür ediyorum ayrıca değerli yorumunuz için..
Acil şifalar diler ellerinizden öperim ..
Çok haklı bir yazıydı. Bizi biz yapan değerlerimizi hiçe sayanlara karşı duruşunuz hepimizin duruşuydu. Keşke bu programlarla kalitemizi düşürmeye çalışanlar ve katılanlar da birazcık düşünselerdi. Teşekkürler. Saygı ve selamlarımla...
erolabi
Yerlerde süründürdüğümüz , ayaklar altın aldığımız, basit ve seviyesiz gördüğümüz bizim değerlerimiz.,
O programlarda zay edilen duygular bizim ocağımızdan çalınan duygular değil mi?
Orada aşağılandığının farkında olmadan sefilleşen insan bizim...
Bize ne oldu da programlara kadar düştük ,reyting canavarına haysiyetimizi şerefimizi kurban eder olduk ?
Saygılarımı sunarım...
gecenin bu vaktinde güldürdünüz beni...
bayıldım.
eeee nede olsa karadenizlinin ince espri anlayışı.
süperdi......
yarın tekrar okuyacağım...
lütfen bu türlerin devamı gelsin.....
saygı ve sevgiler.....
erolabi
Ben sıkılıyorum yauuu..
Her yer aşık dolu...
Her sayfada yere uzanıp inleyen insanlar görmekten gına geldi...
Bu kadar aşk varsa...
Bu kadar cinayet nasıl oluyor anlamıyorum...
Bu zamanlar bi daha gelmez..
Ve her an..
Nasıl geçirildiyse o halde yazılır kalır anılara...
Selam ve saygı ile..
SEVİLAY DİLBER
aşk ..aşk..aşk...
bende sıkılıyorum........
aşktan başka bir şey yokmu dünyada...
yazınızı yine okudum...
ve çok beğendim......
sevgiler.........
erol abi......yazını okurken reyting tavan yapmış.... televizyonu tüm geyikler istila etmiş....reklamlar yüzde beşyüz zamlanmış tv yi borç batağından kurtarmışsın.....helal olsun sana bayılıyorum sayfana koçum..... saygılar
erolabi
Saygılarımı sunar, şükranlarımı arz ederim
erolabi
İçimize işliyor her gün kahkahalarla virüsün yayıldığını farkedemiyoruz.
Şükranlarımı sunarım ..
Selam ve saygı ile...
Ne kadar hoş bir yazıydı.
Güzel dalga geçip akıcı anlatmışsın.
Ne çare şaklabanlık geçer akçe olmuş.
Değerlerin içi boşaltılmış.
Domuz eşini kıskanmaz.
Kıskanmamak meziyet olmuş.
Yok bizim kitabımızda karışık kuruşuk işler.
Tilkiler de daima kendi yoluna işler.
10 numara az ama yetki bu kadar.
Tebrik ediyorum.
Sevgi ve selamlar.
erolabi
Yok valla karuşuk kuruşuk işler haikatten...
Kıskanmamak çağdaşlık babından sayılıyor ya...
Herkesin ağzında "adam gibi adam"...
Veya "Türkiye seninle gurur duyuyo"...
Bir anlık görüntü için televizyonlarda neler feda eder hale geldi gençlerimiz..
Sağolun Sayın Tatlıtürk...
Değerli yorum ve düşünceleriniz takdire şayan..
Selam ve saygı ile.