BAŞ -KAFA ÜSTÜNE
Baş,vücudumuzun üst kısmında bulunan,gövdemizden küçük olduğu halde,onu ve bütün benliğimizi yöneten bir nesnedir.Kimi yerde<<Kafa>>deriz kendisine,kimi yerde de <<Baş>>...Ve üstelik,bunlar yetmemiş gibi aynı anlama gelen,arapça<<Ser>>kelimesini almış ve bileşik kelimeler,deyimler yapmışız:<<Serhoş,serseri,sermaye,sersem,serhat,sergüzeşt,serüven,serdar,server,sername,serdengeçti...v.b. gibi.>>
Baş’la ilgili deyimler pek çoktur dilimizde.Yükselmek,yönetici olmak,<<Başa geçmek>>diye dalandırılır.Sivillere ya da yöneticisiz kalmış kişilere,topluluklara<<Başıbozuk>>damgasını yapıştırırız.Parmağımızın en birincisi ,en irisi<<Baş parmak>>tır.Yüksek bir yere çıkınca,Başımız döner,<<Baş dönmek>> deyimi ayrıca<<Ne oldum delisi>>olup ne yaptığını bilmeyenler için de kullanılır.Bu konuda şöyle bir halk şiiri vardır,İstanbul’a çalışmaya gidip de dönmeyen sevgilisi,ne geri geldiği ne de bir haber verdiği için yavuklusu ona kızar,ilenir ve:
<<Ahrette de İstanbul yok gaçasın
Yalan gerçek defterini açarsın
Galata Köprüsünü sanıp Sırat’ı
Başın döne aşşağıya uçasın...>>
deyiverir.
Çok şaşırır,ummadığımız bir şeyle karşılaşırsak,sanki<<Başımızdan aşağıya kaynar sular dökülür>>gibi olur.Dostlarımıza<<Başımdan neler geçti bir bilsen>>diye dert yanar,eğer çok çile çekmişsek:<<Başıma gelen pişmiş tavuğun başına gelmemiştir>>diye yakınırız.
<<Al eline kalemi
Yaz başına geleni>>diye şiirsel bir deyim vardır bu konuda<<Peki>>yerine<<Başüstüne>>denir kimi yerlerde.Şair Nedim yazdığı<<Müstezat>>ta sevgilisine:
<<Sen kim gelesin meclise bir yer mibulunmaz
Baş üzre yerin var>>diye seslenir...
Bir şeye kızınca<<Başımıza cinler,periler üşüşür>>,ağaç kesmenin çok kötü bir şey olduğunu belirtmek ,için:<<Yaş kesen baş keser>>deriz.
Eskiden savaşlarda<<Baş kesmek>>yiğitlikti.Baş kesip ,kan dökmeyeni yiğitten saymazlardı.Bunun için cesur gençler bu yolda başlarını esirgemezler,en önde savaşıp,en başta çarpışarak<<Serdengeçti>>olurlardı.Kimi gençler de sevgilileri için yaparlardı bu işi.
<<Arabaya taş koydum
Ben bu yola baş koydum
Seni gelecek diye
Sağ yanımı boş koydum>>
türküsü belki de böyle gençlerin hislerine tercüman olmaktadır...
Birisiyle aynı duruma,aynı seviye gelmek:<<Başa baş>>olmak diye tanımlanır.Gemiler<<Baştan kara>>iseler,durumları fenadır,artık içindekiler<<Başının çaresine>> bakmalıdırlar.
Başımız sık sık ağrır.<<Baş ağrısı>>oldu mu bir kişide,artık alt üst olur onun her işi...Onun için onun yanında fazla çene çalıp<<Baş ağrıtma>>malıdır.Hele<<Başım ağrıyor>>dedi mi karısı:
<<Oy başına kurban olayım
Varayım çarşıya gideyim
Başına ilaç alatım>>
deyip hemen toz olmalıdır oradan koca,yokas kendi başı da ağrıyabilir,<<Başa gelen çekilir>>derler ama<<Baş ağrısı>>çekilmez....<<Başgöz>>etmişlerdir bir kere ikinizi,başka çare yok,<<İşim başından aşkın>>deyip ilgisiz davranmayın sakın ha...Yoksa eşiniz:<<Ah,benim başımı yaktılar>>der yakınır sizden,komşular bire bin katarlar,<<Başı gülmedi tazenin>>diye dedikodu ederler,sağda solda,<<Başınıza kakarlar>>her şeyi...
Neyse şakayı bırakalım da biraz daha ciddi konulara değinelim...
Dilimizde<<Başlık,başucu,başına buyruk,başlangıç,işin başı,ustabaşı,başlamak...>>gibi deyimler vardır,başla ilgili.<<Kuşbaşı et>vardır,<<Koyun başı ,öküz başı,devenin başı vardır>>Rolün en önemlisine:<<Başrol>>,artistin en iyisine:<<Baş artist>>deriz.Baştan türemiş<<Başakan,başbakan,başbuğ,baş muavin,baş yardımcı>>sözlerini de çok kullanırız.
<<Başından büyük işlere girme>>,<<Kel başa şimşir tarak>>,<<Balık baştan kokar>>,<<Ne gelirse başa gelir>>,<<Başa gelen çekilir>> gibi atasözü ve deyimlerimiz vardır,başımıza kötü bir şey gelmesini önlemek için,öğüt mahiyetinde...
Başı ayağı çıplak kişilere:<<Yalın ayak,başı kabak>>deriz.İhtiyara:<<Yaşlı başlı>>gözüyle bakarız,<<Yaşını başını almış>>deriz.<<Başımıza bir iş açılmasın>>diyedua ederiz Tanrıya.Başına şapka,kasket vesaire gibi başlıklar giymeden dolaşanlara <<Başı açık>>geziyor deriz.Bir yakını ölenleri <<Başın sağ olsun>>diye teselli ederiz.Aklımda kaldığına göre,Tevfik Fikret’in bir şiirinse:<<Baştan ayağı çıplak>>deyimi geçiyormuş,müstehcen bulmuşlar,o da:<<Başı ve ayağı çıplak>>olarak değiştirmiş...Şimdiki halimize bakıyorum da bu işe gülmek mi ağlamak mı lazımibir türlü kestiremiyorum doğrusu...
Kimisi uysaldır,dalkavuktur insanların,her şeye<<Baş sallar>>,<<Olur>>der ya da karışmaz.Ama kimi de <<Baş eğmez>>.Baki gibi:
<<Baş eğmeziz edaniye dünya-yı dun için
Allahadır tevekkülümüz,itimadımız>>
<<Baş kaldırdı>>diye tarihte böyle davranan çok kimseler başından olmuş,başları kesilmiştir hepsinin.Ok yaydan çıktıktan sonra<<Başını alıp gitmek>>mümkün değildir artık,ya serden geçeceksin ya yardan...
Kaygusuz Abdal’a göre:
<<Bu adem dedikleri
El ayakla baş değil
Adem manaya derler
Suret ile kaş değil>>dir.
Tevfik Fikret:<<Devenin Başı>>şiirinde:temsili istiare yaparak:
<<Vaktiyle büyük bir devenin bir başı varmış...
Başsız deve olmaz ya,masal,neyse;bütün gün
Yaz kıi,bu beyinsiz,bu çürük baş
Çöl,kır,tepe,dağ,taş,
Biçareyi bihude sürükler ve yorarmış...>>
diye başlar söze.<<Allah kimseyi düşürüp kuyruğa baktırmasın>>diye ekledikten sonra şiirini:<<Haksızlık eden başları bir gün..koparırlar.>>diye bitirir.
<<Eğilmez başın gibi
Gökler bulutlu efem
Dağlar yoldaşın gibi
Sana ne mutlu efem>>
diye seslenir.
Ahmet Haşim;çirkin olduğu için başını hiç sevmez:<<Başım>>şiirinde:
<<Bilhaber göğdeme gelmiş konmuş
Müteheyyic,mütekallis bir baş;
Ayırır sanki bu baştan etimi,
Ömr-ü ehrama muadil bir yaş!>>
diye başlar...Tanrıya:
<<Ah Yarabbi,nasıl birleşti
Bu çetin başla bu suçsuz bedenim?>>
diye sorduktan sonra da başını ifrite benzetir’...
Fuzuli,ünlü<Su Kasidesi>>nde:
<<Hak-i payine yetem der ömrlerlerdir muttasıl
Başını taştan taşa vurup gezer avare su>>
diyerek<<Hüsnü Talil >>sanatı yapar ve taşlık yerlerde akan suyun Hz. Muhammedin ayağına erişmek için uğraştığını bu uğurda erişmek için uğraştığını,bu uğurda başını taştan taşa vurduğunu belirtir.
Şimdi gelin,bir de <<Baş>>la aynı anlamda olan <<Kafa>>yla ilgilenelim...Birisi desteksiz atar,çam devirirse:<<Kafa göz yardı>>deriz.Akıllılar bizce<<Çok kafalı>>dırlar,akılsızlar ise <<Kafasız>>...Birisi atıp tutarsa:<<Kafa ütüledi>>,eğer onun yerli yersiz sözlerinden bunaldıysak,<<Kafam kazan gibi oldu>>deriz.Eğer birisinin kafası boş ,hiçbir şeyden haber yoksa,ahmaksa,onun için:<<Nato kafa nato mermer>>deyimini kullanırız.Nüfus kağıdına:<<Kafa koçanı>>,<<Kafa kağıdı>>diyemler vardır.Kafasını insanlıkla ilgili bilgilerle doldurmayan,hayvan gibi sadece yiyip içmek için düşünen kişilerle:<<Kafa kalın,beyin boş;tut kulağından çifte koş>>diye eğlenir,alay ederiz.Modern bir yazara göre de:<<Başarılı insan,başkalarının kafasına attığı taşları,alıp sağlam temelli bina inşa etmesini bilendir>>....
Bu konuda iki fıkrayla konumu bitirmek istiyorum:<<Dağdan koca bir kaya kopmuş ve dağın yamacında öylece asılı kalmış,etrafına birikmişler,<<Düşer mi düşmez mi?><diye tartışırlarken içlerinden birisi kayanın yanına sokulmuş ve kafasını kayanın altına zar zor sokmuş.<<Ne yapıyorsun yahu?>>diye çekmişler geriye...Bir de bakmışlar ki adamın kafası yok...<<Bu adamın kafası var mıydı,yok muydu?>>diye tartışmaya başlamışlar bu sefer de...Derken onların konuşmalarına şahit olan ve o sırada oradan geçmekte olan bir yaşlı başlı kişi:<<Niye boşuboşuna çene patlatıp duruyorsunuz yahu>>demiş.<<Adamda kafa olsaydı başını hiç o kayanın altına sokar mıydı?>>
İkincicisi de şu:<<Adamın birinin kafası portatifmiş,istediği zamançıkarıp takabilirmiş yani...Bir gün kafasını sökmüş ve berbere:<<Şunu traş ediver,benim işim var,görüp geleyim,sonra alırım>>demiş.Ama bir daha kafasını bıraktığı berberin semtine bile uğramamış...Berber bir beklemiş iki beklemiş...sonunda adamın bir akrabasını görünce:<<Söyleyin şu adama yahu,kafasını bıraktı bir daha almaya gelmedi,alsın götürsün şunu>>demiş.Akraba ,bıyık altından gülerek:<<Öyleyse daha çok bekeyeceksin sen onu...O,partiye girdi,siyasete atıldı.Artık kafaya ihtiyacı yok!>>deyivermiş....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.