- 2261 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Görmeyen, Duymayan , az konuşan ama cesur yürek : Helen Keller!in Hikayesi
KÖR VE SAĞIR OLMASINA RAĞMEN DOKUNARAK KOKLAYARAK DÜNYAYI KEŞFEDEN KADIN.: HELEN KELLER
27. Haziran.1880 tarihinde Alabama’da bir gazete editörünün kızı gelir dünyaya. Adını Helen koyar babası. Helen sağlıklı ve sağlam bir çocuk olarak dünyaya gelmiş ve 19 aylıkken yürümeye ve hatta konuşmaya bile başlamıştır. Ama Helen’in geçirdiği ateşli bir hastalık onun görme, işitme ve buna bağlı olarak konuşma güçlerini kaybetmesine sebep oldu. Adeta karanlığa ve sessizliğe gömülen bir dünyaya dalmıştı Helen.
Helen görme ve duyma yeteneklerini kaybetmesine rağmen diğer koklama ve dokunma yeteneklerini kullanmaktan başka çare olmadığını anlayarak bitmek tükenmek bilmeyen azimle koklayarak ve dokunarak insanları, canlıları ve hayatı anlamaya çalıştı. Bu da ona yaşama sevinci verdi.
Zamanla inek sağma , hamur yoğurma gibi yeteneklerini de keşfetti. 7 yaşına geldiğinde kendini işaretlerle anlatmayı başarmış, 60 a yakın işaret ile ailesi ile anlaşmaya başlamıştı. İnsanların zamanla konuştuklarını, onların dudaklarına dokunarak fark etti ama ne onların konuştuklarını anladı ne de kendisi konuşabiliyordu.İnsanları anlamak , onlarla konuşmak istiyor ama konuşamayınca sinirlenerek çevresindeki eşyaları kırıyordu. Kendisinin farklı olduğunu daha 5 yaşında iken öğrenmişti. Diğer İnsanlardan daha yaramaz ve zeki bir insanın duyamamasının , görememesinin ve konuşamamanın zorluğunu varın siz anlayın.
Helen eğitim çağına geldiği zaman ailesi onun eğitim almasını istedi. Körler okuluna başvurduklarında okul onlara az gören fakir olması sebebi ile zorluklarla mücadele etmesini bilen Anne Sullivan’ ı Helen’in eğitimine görevlendirdi.
Anne Sullivan , öncelikle Helen’in kontrolsüz davranışlarının kontrol altına alınmasını , böylece insanlarla iletişim kurması ile davranışlarını düzeleceğine inanmaktaydı. Hemen harekete geçerek Helen’i sevgi ile kontrolsüz davranışlarından kurtararak eğitmeye başladı. Okulda öğrendiği işaret dili ve barille alfabesini Helen’e öğretmeye başladı. Artık Helen ve Anne her yerde beraberdiler. Anne Helen’in gözü kulağı ve sesi olmuştu. Helen’e nesneleri öğretmek için eline yazılar yazarak nesnelere dokunmasını ve böylece onların ne olduğunu algılamasına yardımcı oluyordu. Suyu öğretmek için suya dokunmasını, toprağı öğretmek için toprağa dokunmasını sağladı. Böylece engelli birey için özel eğitim ve sabrın ne kadar önemli olduğunu da Helen ile Anne topluma öğretmiş oluyorlardı. Helen öğrendiği her kelime ile adeta mutlu oluyor, öğrendiği her kelime ve nesne onun insanlarla daha rahat iletişim kurmasına sebep oluyordu.
Helen önce körler okuluna , sonra sağırlar okuluna gitti. Bu okullarda Anne her zaman yanında olarak onun gelişmesine yardımcı oldu. Sağırlar okulunda tercümanlığını yaptı. Öğretmenlerin anlattıklarını Helen’in ellerine çizerek , dokunarak, koklayarak anlamasını sağladı. Körler alfabesine yazdı Helen bunları okuyarak öğrendi. O kadar öğrenmeye hevesli , istekli ve arzuluydu ki, Helen öğrendiklerini anlatmaya da başlamıştı. Hatta Körler Alfabesi ile hayatını bile yazdı. Doğuştan ve çok küçük yaşta sağır olanların çok zor öğreneceği konuşmayı öğrenmeyi de başarmıştı Helen.
1904 te kolejden okulun tarihinde ilk kör ve sağır öğrenci olarak mezun olmuş ve yaşadıklarını da “hayatımın hikayesi” adı ile kitaplaştırmış, bu kitabın satışından elde edilen gelirle kendisine ev bile almıştı.
Helen’in okul hayatından öğrendiklerimiz eğitimin göz , kulak ile değil de azimle , sevgi ile , bitmeyen bir sabırla olacağını göstermektedir. Helen Keller’in başarısı okul imkanı bulamayan insanların örnek alacağı bir hayat hikayesidir.
Helen okuldan mezun olduktan sonra hayatını engellilerin eğitimine, hayatı sevmelerine, eğitimle neler başaracaklarına örnek olmuştu.”Eğitim her engeli aşar” düşüncesi ile bu sefer engellileri eğitmeye onların hayata tutunması için kolları sıvadı.
Helen, hayatta adaletsizliklerin farkındaydı. Körlük ve sağırlığa sebep olan hastalıkların başında fakirliğin olduğunu ve engellilerin eğitimle bu zorlukları aşacağına, kadınların iş yaşamında esildiklerine kadar çeşitli konularda kadınların bilinçlenmesi gerektiğini anlatan çalışmalar yaptı. Bu konularda konferanslar verdi. Helen Keller Felsefe alanında doktora yapacak kadar eğitimini devam ettirdi. Kadın ve engelli hakları için deniz aşırı çalışmalarda bulundu.
Helen Keller, 50 yıl boyunca kendisinden ayrılmayan ve destek olan Anne Sullivan’a çok şey borçluydu. 1954 te hayatı film oldu. 1960 da hayat mücadelesi beyaz perdeye aktarıldı. Amerikan büyük ödülünü aldı
Körler alfabesi ile 11 kitaba imza attı ve konuşma ve işaret dili ile Amarika ve davet edildiği ülkelerde konferanslar verdi. Bu konferanslarda geniş kitleleri etkiledi.
Binlerde sağır ve körün hayata tutunmasına ve onların yaşama sevincine vesile oldu..88 yıllık hayatında sayısız başarılara imza atan Helen Keller 1968 yılında aramızdan ayrıldığı zaman onbinlerce insan onu uğurladılar ve ölümünden bu yana 43 yıl geçmesine rağmen mücadelesi ve hayata tutunması halen kör ve sağırlar ile sağlam insanlar arasında anlatılmakta bir efsane gibi daha yıllarca anlatılacağa benzemektedir.
Dünyada sağlam bir isim ve silinmez izler bırakmak her zaman engellilerin hedefi olmalı Helen Keller gibi..
TURAN YALÇIN-TOKAT
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.