- 1471 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TEDAVÜLDEN KALKAN PARA
TEDAVÜLDEN KALKAN PARA
Sabahın erken saatleriydi. Her zamanki gibi, kalkıp işe gitmek üzere elimi yüzümü yıkadım ve okula gitmeleri için çocukları uyandırıp, birlikte kahvaltı edelim diye çaydanlığa su doldurup ocağın üzerine bıraktım.
Sabahları iştahım olmamasına rağmen, çocukların okula aç gitmemeleri için onlarla oturdum, bir şeyler atıştırıp bir bardak çay içtikten sonra evden çıktım.
Yolda sokak köpeklerini gördüm. İnsanlara nispet yaparcasına kedilerle birlikte yiyecek bulma umudu ile çöplerin etrafında dolaşırdı, karıştırıyorlardı. Birkaç serçe de tepelerinde dönüp duruyordu.
Dolmuş durağına vardım ve ilk gelen minibüse bindim. Az ilerdeki durakta iki kadın öğretmen, bir sonraki durakta da bir kadın, hasta oğlu ve öğrenci olduğu belli olan kızı bindiler.
Yeni binen yolcular paralarını veriyorlardı.
Birden sürücünün “Bu para geçmiyor!” dediğini duydum.
Biraz önce çocukları ile binen kadına söylüyordu bunu. TL’nin tedavülden kalktığı dönemin ilk haftalarıydı. Parayı kadına geri vermişti. Araba hareket halindeydi ve bir müddet sessizlik oldu.
Derken kulakları rahatsız eden o aşağılayıcı ses yine duyuldu;
“Başka paranız yok mu? Bu para geçmiyor”
Kadın mahcup ve kısık bir sesle “Bu parayı bankada değiştirebilirsiniz” Dedi.
Adam “Başka paranız yok mu? İşim gücüm var benim, sizin paranızın peşinden mi koşacağım?” Diye söylendi.
Öğrenci olan kız çocuğu, annesinin bu şekilde azarlanmasına çok sinirlenmiş, utanmıştı. Yüzünün aldığı ifade ve değişen rengi, kızgınlığını, öfkesini, anlatmaya yetiyordu.
Hasta oğlundan ise hiç ses çıkmıyordu. O kendi derdine ve ağrılarının nasıl dineceği tasasına düşmüş, hastaneye bir an önce gitmekten başka bir şey düşünmüyordu belli ki.
Yolcular da tepki vermiyordu. Hepsinin ağzına gem vurulmuştu sanki. Duyarsız bir ifadeyle bakıyorlardı…
Yanımda oturan iki üniversite öğrencisinin tepkisizliği belki de uyku mahmurluğundandır diye düşündüm.
Benim de canım sıkılmıştı bu duruma ve kendimi toparlayıp benden sonraki durakta binen kadın öğretmenlerden birine beş lira uzattım. Çocuklu kadının iki buçuk lirası vardı, üç kişi yedi buçuk lira eder diye, paranın üstünü tamamlayıp kadına vermelerini rica ettim.
“Lütfen bunu kadına siz verir misiniz? Biz veriyoruz deyin lütfen” diye de uyardım.
Kadın, parayı uzatan öğretmene “Nereye gidiyorsunuz? ” Diye sordu.
Öğretmen “Hayır biz vermiştik paramızı, o para sizin için” Dedi.
“Ben bunu kabul edemem…”
“Biz vermedik, şu beyefendi verdi”
Kadın bana dönüp “Ağabey kabul edemem” deyince ben “Hepimizin cebinde o paradan var, lütfen alır mısınız?” Dedim ve sesimi bilerek yükseltip;
“Verin şoföre de sussun” diye devam ettim.
Diğer yolcular bu tepkimi hareketleri ile onaylıyorlardı sanki ama o ana kadar nedense kimse sesini çıkarmamıştı. Şoför de rahatsızlık verdiğini anlamıştı.
Hareketim öğrenciler ve diğer yolcularda bir burukluk yaratmış gibiydi.
Şoför cevap vermedi. İneceğim yere gelmiştim. Olaydan çok etkilemiştim.
“En azından hasta çocuğun hatırı için ses çıkarmamalıydı şoför” diye düşünüyordum.
“Müsait bir yerde durur musun?” Diye seslendim şoföre.
Kadın ineceğimi görünce bana döndü;
“Sağolun " Dedi...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.