- 971 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
DÜNYA KÜLTÜREL TIKANMA MI YAŞIYOR?
Bugün sevgili IRIZA arkadaşımız bir yazı eklemiş: Sokak Edebiyatı.
Sonuna da bir not düşmüş: “Yeniden düzenlediğim bir öykü... Malumunuz konu sıkıntısı çekiyorum... Lütfen idare edin ama lütfen...” demiş.
Bir an düşündüm; çok haklı. Öyle bir an geliyor ki, tıkanıyorsunuz. Ne yazacağınızı şaşırıyorsunuz.
Kaldı ki bizler, henüz emekleme döneminde olan, Yazar statüsüne erişememiş, amatörleriz. Yazı yazmanın işiniz olduğunu, bu işten para kazandığınızı düşünün. Ne kadar zor! Sürekli konu bulmak zorundasınız.
Duyguları yazdın. Hayatı yazdın. Çocuktum dedin, yetişkindim dedin, olgunlaştım dedin.
Bitti.
Ne yapacaksın? Yaz yaz bitmeyecek tek konu var: Siyaset. Eh! Doğal olarak tıkandığımız noktada hepimiz, bir şekilde, siyaseti gündeme getiriyoruz. O da daha çok tıkanıklık yaratmaktan başka bir işe yaramıyor.
Aslında dünya çapında bir kültür tıkanması yaşanıyor.
Yeni bir Beethoven, Mozart duymuyoruz. Suna Kan gibi bir virtüöz çıkmadı, ne zamandır. Bir Fahir Atakoğlu yetişmedi. Ya da Charles Dickens, Shakespeare, Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp seviyesinde bir yazarla tanışmadık, hanidir. Leyla Gencer’in yerine bir yenisi gelmedi.
Dinlediğimiz şarkılar, eski şarkıların yeni versiyonları ya da yeniden gündeme gelmeleri.
Dizilerde de durum aynı. Sürekli uyarlamalar izliyoruz.
Karadağlar: Karamazof Kardeşler uyarlaması.
Elveda Rumeli: Damdaki Kemancı dan esinlenmişti.
Daha pek çok örnek bulabiliriz ama gerekmiyor, bence.
Neden?
Maddeleşmemizin bir sonucu olabilir mi?
Etrafımızda olan, bitene duyarsızlaşmamız olabilir mi?
Öylesine kendi içimize dönük yaşıyoruz ki… Olabilir mi?
Ya da…
Beni ısırmayan yılan, bin yıl yaşasın… Olabilir mi?
Aman! Herkes batırırken ben mi kurtaracağım dünyayı? Mı acaba?
Yoksa…
Üretmek yerine üretileni eleştirme ukalalığımız olabilir mi?
Hadi valla, şöyle bir dürüstçe düşünün. Bakın bunun arkasında hiçbir ard niyet yok. Düşünün sadece.
Dizileri eleştiriyoruz.
-Hiç dizi çektiniz mi?
-Hayır!
-Hiç senaryo yazdınız mı?
-Hayır!
-Bir senaryo için araştırma yaptınız mı?
-Hayır!
-Eleştirirken tarafsız mısınız?
-Hayır!
-Hangi özelliğinizden dolayı eleştirme hakkını kendinizde buluyorsunuz?
-Bilmem?
-E?
-E işte…
Sürekli eleştiriyorsunuz, değil mi? Ben de aynı şeyi yapıyorum, merak etmeyin.
İspatı da bu yazı.
-Üret Eser!
-Tıkandım arkadaşlar…
Siyaset mi yazsam acaba? Dermişim…
Şaka, şaka…
Eser Akpınar
09.01.2011
İzmir
YORUMLAR
Sevgili Eser, bazen kalem bize öyle bir küser ki, işte o vakit kalem küstü demeyiz de, sustu deriz. Sanki konuşan kalemmiş gibi. Senin dediğin gibi, ya konu bitiyor biz tıkanıyoruz, ya da yazdıklarımız bize yavan geliyor yazmaya ara veriyoruz. Ne dersen de oluyor işte bir şeyler.
sevgimle...
ben daah farklı bakıyorum olaya..
artık medyatik iletişim o kadar fazla ki, insanlar her yeniliğe çok çabuk ulaşabiliyor..
ve bu nedenle bir sürü yazar, çizer ortaya çıkıyor ve bir o kadar da konu tabi..
hani eskisi gibi az ve öz değil hiç bir etkinlik ve etkinliği yapan kişi sayısı..
hoş bir irdeleme düşmüş sayfaya Eser arkadaşımın kaleminden.
sevgi ile öpüyorum.
güzel bir konuya değinmiş....eser hanım ...haklısın bazen tıkanıyor insan....birde çok sık yazmak olayı var....uluorta rastgele....başla bitir....bizler köşe yazarı değilizki her gün yayına verelim....yandaş ol....muhalefet ol yağdanlıkları çalıştır iki süsle bir karala ver yayına edebiyat defterinde amatör bizler biraz daha üzerinde çalışsak.... biraz bekletip sonra yayına versek zamanımızda yozlaşmanın ve erozyonun en üst noktalarını yaşıyoruz....çıkar peşindeyiz kaliteyi unutup her şeyi cukkalamak istiyoruz....yalakalar....dalkavuklar sırada.... her an çoğalıyorlar...çin malı gibi.....neyde kalite varki.... yazılan eserlere bakarsak hepsi günü kurtarmanın peşinde..şişirilmiş balon..şu yeni yazılan eserlere bakıyorumda.... eskilerin bir paragrafı bile olamazlar...duyarlı kalemini kutluyorum....saygılar eser kardeş....
haklısın canım. Üretilmiyor. Şimdi senarhyolar dediğin gibi klasiklere kadar indi. Yozlaşmanın be hazıra kaçmanın belirtileri. Bence en büyük faktör de sanata ve sanatçıya verilen değerin işareti. Kitap bastırmak çok zor. Ben araştırdım yayınevleri kendin karşılarsan basıyorlar. Bunların içinde kendimi bile saymıyorum fakat kimbili,r ne kadar değerli eserler ve insanlar var. Emeğin karşılığı yok. Parayı verirsen hemen basıyorlar o kısmı daha trajedik. Yine çok konuştum. Güzel bir konu canım. Tebrikler. Sevgilerimle