ENGELLİNİN ENGELLERİ…
‘’Türkiye’de nüfusun yüzde 12.29′u yani 8,5 milyon kişi engelli diyorlar.
Erkeklerde bu oran 11.10, kadınlarda 13.45 imiş . Kadınların engeli daha çok. Bence kadınların yüzde doksan beşi engelli.
Engel nasıl bir şeydir. Atların haradan, tavukların kümeslerden kaçmasını; kadınların başını açmasını ve de insanlık hak ve özgürlüklerini kullanmasını engelleyen engeller de var.
Ben bir engelliyim.
Engelli olmadığını savunan engellilerden ne haber.
Tek idealim okumaktı, öyle çok istiyordum ki. İsteğim oldu ve okula başladım, Çok mutluydum, çünkü okul bana engel değildi. İlkokulu başarıyla bitirdim, ortaokulu da taşımalı, başka bir köyde okudum. Bu arada köy okullarında herhangi bir sorunla karşılaşmadım. Sıra liseye geldi, yakınlarda lise olmayışından şehre taşındık. Liseyle beraber engeller de karşıma çıkmaya başladı. Şehirlerde gerçekleştirilen altyapı yatırımlarının hiçbirinde engellilere yönelik düzenleme yoktu. Dört katlı okulumda asansör yoktu. Üç yıl boyunca üçüncü katın merdivenlerini her gün arşınladım. Liseyi başarıyla bitirdim. Kendime güvenim gittikçe artıyordu, normal insanlardan farklı olmayacağım hayallerimle avunuyordum.
Çok mutluydum, gidebileceğim yere kadar gidecektim, ÖSS sınavlarına girdim. İsteğim, yaşadığım şehirde bir bölüm kazanmak ve evimde, ailemin yanında okumaktı. Olmadı, puanım başka şehirlerdeki üniversitelere yetiyordu. Maddi imkânsızlık nedeniyle tercih yapmadım, üniversiteye gidemedim.
Çaresizce eve kapanıp kaldım, ne gündüzler bitmek biliyordu, ne geceler. Sokağa çıkmak istemiyordum, insanların bana acıyarak bakmaları katlanılmaz acı veriyordu.
Zaman içinde, üniversite bitiren engelli arkadaşlarımın da benden farksız olduklarını gördüm. Her türlü engeli aşıp, servet dökerek okuyan arkadaşlarım da iş bulamayıp benim gibi eve kapanıp kalmışlardı.
Bir televizyonda <engelliler engel tanımaz> adı altında programlar yapılıyordu. Engelli kardeşimiz tekerlekli sandalyede, ailesi de yanında. Annesi gururla;
’’ oğlum iki üniversite bitirdi”. Diyor.
Sunucu alkışlıyor ve diyor ki;
‘’ engelli engel tanımıyor, işte örneği”.
O tür programları izlerken o gösterinin gösterişten ibaret olduğunun, sonunun gelmeyeceğinin bilincinde oluyorum. Kaç üniversite bitirirsen bitir, iş baş vurularında kendi engelliliğinden büyük engellere takılıyorsun. Devlet engellilere iş olanakları sağlamış deniyor, karşılaştığım engellere, gördüğüm engellilere bakınca; “hani nerde” diyorum kendi kendime.
Olmuyor işte, bütün söylemlere rağmen olmuyor. İş de yok, yaşam alanlarında kolaylıklar da yok. Kim suçlu bilemiyorum. Asıl suçlu engelli yaratılış olmalı. İnsanlar içine düştükleri dünya gailesinden kafasını kaldırıp, insan olduklarını, en mükemmelinin bile nice engelleri olduğunu düşünemiyorlar.
Yine de pes etmedim, devamlı düşündüm, ideallerimi gerçekleştirmenin yollarını aradım. KPS sınavlarına girdim, Güzel de puan aldım.
Her baş vurduğum yerde, ‘’ Devletimiz engellilere maaş veriyor, ne yapacaksın çalışmayı, al maaşı otur ye’’ dediler. Kimileri de ‘’ bize meydancı/ayak işlerinde çalışacak adam lazım, sen de bunu yapamazsın’’ deyip savuşturdu. Çoğu aynı düşüncedeydi, ‘’git kendini engelli maaşına bağlat’’ dediler.
Kime gideceksin, derdini nasıl anlatacaksın. Kimi makam derdinde, kimi korkunç bir yarış içinde. İnsan denen yaratık, artık kendisi engelli olmuş. Öyle engeller ki benimkinin katbekat fazlası.
Dinlemiyorlar, anlamıyorlar.
Yiyip içip oturmak, tipik hayvan tanımı bu. Oysa ben bir insanım, kabul edilmek istiyorum, çalışmak, katkı yapmak, emeğimle yaşamak istiyorum. Onlar benim kişiliğimden, onlar benim içimdeki azimden habersizler. Amacım para değildi, amacım işe yaramak, paradan çok topluma karışmak, ben de varım demekti.
Devlet bana para değil, iş versin isterdim. Hayatımı kazanmak, topluma karışmak isterdim. Ancak bu şekilde kendi engelimi aşabilirdim. Maaşa bağlanan engelli, bir kenara itiliyor, insan gibi yaşamaktan habersiz kendi içine kapanıp kalıyor, yine topluma çıkamıyor. Yine sosyalleşemiyor, yine itilip kakılıyor.
Diyeceksiniz ki engeli olmayan normal insanlar da işsiz, ama her yere gidiyor, topluma çıkabiliyor, sosyal yönlerini geliştirebiliyorlar. Engelsiz insanlar için dağ başı bağ olabilir.
İki büyük derdim var. Birincisi işe yaradığımı ispat etme şansı verilmiyor yani adamdan sayılmıyorum.
İkincisi çevre, ortam, yaşam alanlarının düzenlenmesinde, engelliler yok sayıldığı için yaşamsal faaliyetlerimden mahrum kalıyorum.
Ve soruyorum:
Biz var mıyız..?
Ülkemde söylendiği gibi engelliler var sayılıyor mu..?
Ve soruyorum:
Engelliler kimlerdir ülkemde..?
Engelsizler kimlerdir ülkemde...?
Ve sormaktan vazgeçiyorum…
Aynurca
ENGELLİNİN ENGELLERİ… Yazısına Yorum Yap
"ENGELLİNİN ENGELLERİ…" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.