- 683 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
EKONOMİDEKİ BATIŞIN SEBEPLERİ YANLIŞ POLİTİKALAR
EKONOMİDEKİ BATIŞIN SEBEPLERİ YANLIŞ POLİTİKALAR
İlk önce vatanıma ve siz sevgili okurlarıma yeniden kavuştuğum için ne kadar mutlu olduğumu belirtmek istiyorum. Henüz daha bu dört aylık ayrılığım sırasında KKTC’de neler olup bittiğini tam olarak inceleyebilmiş değilim ama geldiğim günden itibaren dikkatimi çeken bir konu var ki buna değinmeden edemeyeceğim.
Pahalılık ve bu pahalılığa oranla yerinde sayan asgari ücretle maaşlarda ki düşüş. Market sahipleri satışların düştüğünden yakınıyor. Piyasayı ucuzlattıklarından buna rağmen hala satışların düşmeye devam ettiğinden bahsediyorlar. Vatandaşın ucuz bulduğu Güneyden almayı tercih ettiğini söylüyorlar.
Vatandaş daha doğrusu Güney’e geçebilen ayrıcalıklı vatandaş niçin Güney’i tercih ediyor acaba. Çünkü Güney de mallar hem ucuz, hem de çok çeşit var. Üstelikte lüks markalar AB standartlarında bir piyasa söz konusu. Doğal olarak vatandaş az parayla bu lükse sahip olmak için Güney’i tercih edecektir.
Şimdi gelelim bizim piyasamızda ki bu durgunluğun sebebine, daha doğrusu satışların düşmesinin sebebine. Önce şöyle bu günkü ekonomik durumumuzu gözden geçirelim. KKTC ne kadar üreten bir memleket? Ne üretmekteyiz? Hangi endüstriye sahibiz? Tarım da, hayvancılıkta ne kadar yeterliyiz? İthalat ve ihracat nerede, hangi boyutta? Kısacası kendi kendimize yetebiliyor muyuz?
Bir zamanlar KKTC de Plastik boru sanayii vardı. Sanayi Holding denilen çok çeşitli üretim yapan bir kuruluşumuz vardı. Uçsuz bucaksız Narenciye bahçelerimiz vardı. Patates üretiminde iç piyasa ve ihracata da yetecek kadar üretimimiz vardı. Bunlara ne oldu. Sanayi Holding neden kapandı? Plastik boru sanayi neden kapasitesini düşürdü. Tarımda neden geriledik. En önemli ihracat ürünümüz olan narenciye bahçeleri neden kurutuldu.
Şimdi hep birden okurlarımın Ambargolar yüzünden dediğini duyar gibiyim. İşte ben buna inanmıyorum sayın okurlarım. Eğer bu batışın sebebi ambargolar ise, bu denli ambargo altında ezilen bir ülke nasıl oluyor da son model arabaların satıldığı galerilerle doluyor. Nasıl oluyor da dünya da piyasaya sürülen elektronik cihazların en çok satıldığı yer oluyor. Demek ki ambargolar bu sektörü etkilemiyor. Demek ki suç ambargolarda değilmiş. Asıl suç yanlış politika yürüten hükümetlerdeymiş.
Bu gün bu kemer sıkma politikasının sebebi olarak ne gösteriliyor Türkiye Hükümetinin para musluklarının ağzını kapattığı söyleniyor. Ya da daha az akıttığı ifade ediliyor. Tamam, Türkiye bize yardımı normal bir seviyeye indirdi diyelim. Doğrusu da bu olmalı zaten.
Eğer biz bir devletsek, kendi bütçemiz, kendi ekonomimiz varsa bir başka devlete sırtımızı dayamadan kendi yağımızla kendimiz kavrulmalıyız. Yetişemediğimiz yerde de dış borca gidebiliriz. Bakın borç diyorum. Bağış demiyorum. Ekonomimizi düzelttikten sonra da bu borcumuzu kapatabilmeliydik. Hadi Türkiye Anavatanımızdır. O bize borç vermez yardımda bulunur diyelim ve bu yardımları gerektiği zamanlarda alalım ama tüm bütçemizi de bu yardımlar üzerine dayandırmayalım. Bizler burada devletçilik oyunu oynamıyoruz. Bir devletiz. Evcilik oyunu oynayan çocuklar gibi evciliğimizin ihtiyacı olan ana maddeleri annemizin evinden getirip, kendi evimizi kurup, daha sonra da bu evde aile oluşturarak oynadığımız oyunlar değil bu. Yeri geldi mi devlet olduğumuzu, bayrağımızdan sınırlarımızdan bağımsızlığımızdan söz etmeyi biliyoruz da niçin bir devlet olarak kendi ekonomimizi geliştirip vatandaşımızın refah düzeyini arttıramıyoruz. İthalatta delebildiğimiz ambargoyu, niçin ihracatta da delemiyoruz. Delmesine deleriz de nedendir bilmiyorum, hükümet edenlerin bu konuda pek bir sıkıntıları yok gibi. Nasıl olsa biliyorlar ki Türkiye imdatlarına yetişecek. Fakat şunu da iyi bilmeli bu hükümet edenler ya da kendilerini devletçilik oyunu oynadıklarını sananlar, bu yardımlar ila nahiyene devam etmeyecektir. Birileri gelip, bu sorumsuzca harcamalara bir son verecektir. Bu son veriş belki siyasi olacaktır. Belki de bir ihtar mahiyetinde olacaktır ama olacaktır. İşte o zaman iç piyasasını kalkındıramamış, ekonomisini güçlendirememiş, üretimden çok tüketime yönelmiş, hala kendi ayakları üzerinde durmayı becerememiş bir ülke olarak feryat etmeye başlarız.
Asgari ücreti arttırmamanın, maaşlardan kesinti yapmanın bu çöküşü durdurmayacağını, aksine daha da hızlandıracağını bilmesi lazım bizi yönetenlerin. Yeni yatırımlar, yeni dış pazarlar bulmalıyız. İhracat yapabilecek ürünlerimizi üreten sektörleri yeniden canlandırıp, AB dışında da başka pazarlara yönlenmeliyiz. Kısacası bu devleti birkaç kişinin tekelinden çıkarıp, gerçek anlamda devlet haline getirmeliyiz. Devleti o birkaç kişi değil, tüm vatandaşlar kalkındırmalıdır. O bir kaç kişi devleti değil kendini kalkındırmaktadır. Onlar kalkındıkça da devletin asli unsurları olan vatandaş batmaktadır.
Ayla BERKİN
05.01.2011
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.