- 407 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Uzun soluklu adımlarım!
Başımı aldım gidiyorum
Hesap etmediğim bir istikamete doğru yöneliyorum
Hazanlaşan ağaçların altından ve terki mekân edilen sokaklardan
O kadar sakin ve fakir ki
Kim ve kimseler yok, terk edilmişlik yüreğimi dağlıyor
Gözlerim buğulanıyor ve kalbimin burukluğu nüksediyor derinliğimde
Etrafa bakınıyorum
Yapraktan yoksun dallar üzerinde kuşları fark ediyorum
Hiç ses çıkartmadan ve dalgın bakışlardan serencamlarını anlıyorum
Yalnızlığa adımlayarak
Kalbi hissedişlerimle nihayetimi sorgulayarak gidiyordum
Hareketsiz yatan kediyi fark ettim ve eğilerek onun geçmişine gittim
Sokaklar ağlıyordu
Duvarlar yas içinde hicrana yaslanıyor ve boş bakıyorlardı
Üzerlerinde ne bir çocuk ve ne de bir oynaşan hayvan vardı yalnızdı
Evlerin perdeleri
Alel usul duruyor ve hüznü bariz bir şekilde haykırıyordu
İnsanlar yoksa ve hatta bir canlı bulunmuyorsa anlamsız kalıyorlardı
Anlamak için merak
Akıl için idrak, kul için mutlak olan kalbi itminanlık ve inançtı
Kitabı celille hikâye edilen nesillerin ve evrenselliğe amade sezişlerin
İnsan kimliğinde
Kin ve nefretin, marazlar içinde gerçekleşmeyen hissedişlerin
Ancak iyilik ve hoş görünün, müsamaha içinde kenetlenecek elbirliğin
Göçüp giden nesillerin
Ön yargısız nefeslerin ve kelamı kemaliyet içinde zikretmenin
Hasretiydi andığım ve kültürel erozyondan en bariz korku okunuyordu
Örf ve ananelerimiz
Küreselleşme vaadiyle terk ettirilen en değerli faziletlerimiz
Mürebbi kimliğinde gezinen ve kalbi boşluk içinde nefeslenen hüznümüz
Mustafa CİLASUN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.