- 572 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
AH O MASALLAR…
O masallar ve Türk filmleri nedeniyle değil mi ki hayatımızın rehin kalışı…
Hep iyiler kazanacak sandık... Hep doğrular... Dürüstler... Namuslular... Ve de hep mutlu sonlanır, sevenler mutlaka kavuşur, aşk hep galip gelir sandık.
Öptüğümüz her kurbağa prens ya da prenses olur sandık, tam tersine, her bir öptüğümüz kurbağaya döndü ve biz prens, prenses sandıklarımızı öptüğümüzle kaldık...
Öperse bir prens, uyanırız sandık derin uykudan, ya da bir prensi öpersek uyandırabiliriz... Veya bir prensesi…
Öpüşmelerin boşunalışlığında acısına ulaştık uyanışların…
Diğer tekini bekledik hep pabucumuzun, ayağımıza uygun olanını ve onu getiren prensle tamamlanacağını yarımlığımızın…
Ya da elimizde pabuç tekiyle dolaştık, belki bir gün birine uyar sandık, uymadı, bütünlenemedik ve hep yarım kaldık…
Atın beyaz renklisi yokmuş meğer, tıpkı prenslerin de onları bekleyen prenseslerin de olmadığı gibi... Oysa biz, prenslikle tariflenen o zarif ve yüreği aşkla insanlık sarmalı, kadir kıymet bilir, vefalı, şefkatli, dürüst ve asla yalan dolanla işi olmayan beyefendi erkekleri düşleyip bekledik hep boş yere, ya da o duru ve tertemiz yürekli, safiyane aşklarla bezeli prensesleri...
Polyannaya öykünüp en kötünde bile şükretmeyi öğrendik başımıza gelenlerin ve hep iyi bir yan aradık en kötülerde bile…
Hesapsız kitapsızdır sandık aşkları, tıpkı dostluklar, arkadaşlıklar gibi…
Karşılıksız da sevilir, sevilebilir ve devasalaşır sandık o sevdaları…
Var sandık onları ya da onlar gibileri, rastlarız bir gün bir yerlerde sandık…
Aldandık… Hem de kötü, hem de feci şekilde aldandık…
Sahtekârlarmış meğer kazananlar, şerefsizler, riyakârlar, yalancılar, talancılar, ahlaksızlar…
Dürüstlermiş hep kaybedenler; doğrular, mertler, yalan söylemeyenler, inananlar, güvenenler ve yüreğini tüm çıplaklığıyla ortaya koyup sevenler… Hesapsız kitapsız, dupduru, tertemiz sevenlermiş hep kaybedenler…
Üstelik her gittikleri köyden kovulurlarmış, o köyden o köye savrulur, hiçbir köyde yer edinemezlermiş kendileri gibilerin olduğu bir iki köy dışında…
Kavalcılar götürmezlermiş fareleri takıp da peşlerine, köylere taşırlarmış buldukları her bir fareyi tam tersine…
Boşuna ağlamışız ve inanmışız, her gözyaşı ve acıyı boşuna gerçek sanmışız Kemalettin Tuğcunun her bir satırında boğularak…
Anladık, anladık ama iş de işten geçti...
Yaşanacak pek de bir ömür kalmadı geriye...
Velhasılı masallarla, yalanlarla, umunduruşlarla harcadılar çocukluk ve gençliğimizi...
Hayatımızı daha doğrusu!!!
p.r.alkan
YORUMLAR
Günaydın perihan hanım harika bir yazı.Ama çocukluklarda hayalleri süsleyen masallar hepimizi aldattı ama adı üzeride değilmi ...Ama bir de tv ve radyolardaki arkası yarın proğramları vardı kaçırmadan dinlediğimiz...
Ben de saatin yeri yanlış olanlara bir yazı kaleme aldım umarım beğenirsiniz.Bir dostumu ziyaret ettiydim de.
NEDENSE BAKANLIĞIMIZIN YANLIŞLIKLARI ÇOK DÜZELMEDİ BİR TÜRLÜ...
Belki de kızımız için kadro verirlermi dedik 4 .yıl oldu.Mantık yine ters.
arkadaşları da var 4 kişiler boştalar.Seramik malzemelerinin merkezi kaolinin yeri avanos,1 öğretmen var.KPSS PUANI 73.TABAN PUANI 70.Alesi 74 kadro yok.Çocuklarımız boşuna mı okudular...
DİĞER BRANŞLARA da atanmak için bekleyenler var.Yazık...
Talim terbiye kurulunun eksikliklerini YAZARMISINIZ, sizinde kaleminiz güçlüdür...
teknolojik tasarım a yan branşıda açmadılar...
Matematikden,fizikten,biyorlijeden bekleyenler kısa hizmet içi kursları ile yetiştirilse idi birikmeler olmazdı.Birde emekliliği gelenler neden olmuyorki.Yaşı bekliyorlar...
2011 Yeni yılınızı tebrik ediyoruz.Kapadokyadan selamlarımızla.Yeşilay ve sigarayla savaşanlar...