- 1387 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
KADIKÖY'ÜN KÖPEKLERİ !
Erol Bey, ellili yaşlarda, İstanbul’un köylerinden birinde oturan, köye yakın olan ilçedeki bir devlet kuruluşundan kısa süre önce emekli olmuş biriydi.
Eşi de bir köylü kadını idi. Kısa süre öncesine kadar bir kaç baş sığırları vardı. Eşi Nazmiye bakardı sığırlara. Sattıkları süt, buzağı ve kasaplık hayvanlar geçimlerine bir nebze katkı sağlıyordu.
Bir oğulları ile bir de kızlarını evlendirmişlerdi. Sanayinin, fabrikalaşmanın köylere kadar uzanmasının bir sonucu olarak, özellikle İstanbul’un bir çok köyünde olduğu gibi, onların köyünde de hayvancılık ve tarım bitmeye başlamıştı. Sonunda Erol Bey de sığırlarını satıp, ahırına kilit vurmak zorunda kalmıştı.
Düşük dereceli memurluktan emekli olduğu için, aldığı maaşla geçim zorluğu çekmeye başladılar. Evlendirdikleri çocuklarının maddi olarak pek de faydaları olmuyordu onlara. Herkes, kendi açısından geçim zorluğu çekmekteydi. Bu, aslında yalnız onların değil, tüm ülkenin sorunu haline gelmişti. Çünkü, ekonomik kriz vardı.
Çocuklarıyla sohbetlerinde, iş aradığını, çalışmak zorunda olduğunu anlattı Erol Bey. Hep birlikte, ellili yaşlarda, emekli bir memurun ne iş yapabileceğini araştırmaya başladılar. Bir gün oğlu, bir gazete ilanı getirdi.
’ Baba, senin bu yaşta yapabileceğin en uygun iş budur !’ deyip, Kadıköy’deki bir emlakçının eleman arayan ilanını gösterdi.
’ Bilmem, yapabilir miyim acaba ? ’dedi adam.
’ Yaparsın baba, yaparsın ! ’deyip cesaret verdi oğlu.
Ertesi gün telefon edilip görüşme için randevu alındı. Kadıköy’ün, Bağdat caddesi civarında, sahile yakın, zengin semtlerinden biriydi emlak bürosunun olduğu yer.
Tam saatinde yetişti randevusuna. Kırk- elli metrekarelik bir büro. İçeride altı adet masa. Hepsinde birer bilgisayar ve telefon. Arkada, hafif bir setle bölünmüş ayrı bir masa. Masası, koltuğu diğerlerine göre daha lüks. Tüm elemanlar takım elbiseli, gravatlı. Genci de var yaşlısı da. Bir tanesi genç, sarışın bir bayan.
Patron, altmış yaşın üzerinde, kısa boylu, göbekli ve kel. İş görüşmesi için geldiğini söylediğinde direkt patronu tarif ettiler. Ceketinin düğmelerini ilikleyip öyle gitti patronun yanına.
’ Efendim, ben Erol Sarı. Dün telefon etmiştim. ’
’ Evet hatırladım. Lütfen oturun.’
Yavaşça oturdu koltuğa.
’ Efendim ben emekli bir memurum. Malum, emekli maaşları düşük, geçim zor. Yeniden çalışmak zorundayım. Bu işi hiç yapmadım ; nedir, nasıldır bilmiyorum doğrusu.’
’ Önemli değil. Öğrenirsiniz. Yeter ki, niyet edin, cesaret edin. ’
’ Biraz anlatır mısınız lütfen ! Nedir benden istediğiniz ? Ne yapmam gerekiyor ? ’
’ Kolay, kolay. Sabahleyin dokuzdan önce geliyorsunuz. Size bir defter ve bir kalem veriyoruz. Etraftaki sokak ve caddeleri dolaşıp, kiralık-satılık daire ve dükkanlar buluyorsunuz. Bulduğunuz yerlerin tam adreslerini ve ilanlardaki telefon numaralarını yazıp dönüyorsunuz. Her hün yaklaşık iki saat bu amaçla piyasada oluyorsunuz yani. ’
’ Zor değilmiş gerçekten. Dolaşmayı, yürümeyi severim ben. ’
Boş olan tek masayı işaret edip ;
’ Şu masa sizin. Bilgisayar kullanabildiğinizi söylemiştiniz. ’
’ Evet evet. Yeterince kullanabilirim. ’
’Döndüğünüzde, ilanlardaki telefon numaralarını arayıp görüşüyorsunuz. İlk iş olarak, ilgili yerin özelliklerini ve şartlarını, fiatını öğreneceksiniz. Görmek ve müşteri taşımak için izin isteyeceksiniz. Sonra da Ayşe hanımla birlikte gidilecek, resimleri çekilecek, kartı açılacak ve internette kendi sitemize, üyesi olduğumuz sitelere girilecek. Resim çekme ve internete girme işlemlerinin çoğunu Zeynep Hanım yapar zaten. ’
’ Peki ama ayıptır söylemesi ; ben bu işten ne kadar ücret alacağım ? ’
’ Çok sabırsızsınız ! İşiniz bu kadar değil aslında ama madem merak ettiniz ; ücreti de konuşalım. ’
’ Özür dilerim. Merakımı mazur görün lütfen. ’
’ Tamam. Bakın Erol Bey ; emlakçılıkta genelde prim sistemi uygulanır. ’
’ Nasıl yani ? ’
’ Sabredin anlatacağım. Biz kiralıklarda en az bir kira karşılığı komisyon alırız. Satılıklarda da alıcıdan ve satıcıdan yüzde üç. Kiralıklar değil ama satılıklar çok güzel para bırakır. Yani asıl önceliğimiz satılık yapmaktır. Herkes, bulduğu yer kiraya verilip ya da satıldığında, komisyondan belli bir yüzdelik alır. ’
’ Ya iş olmazsa ? Ben çok zor durumda kalırım o zaman. Köyden buraya geleceğim. Yol param da olacak. Maaş verseniz de ben ne alacağımı bilsem olmaz mı ? ’
Hafif gülümsedi adam.
’ Yapmayın Erol Bey ! İş olmasa biz nasıl geçiniriz ? Bu dükkan nasıl ayakta kalır ? ’
’ Ben buna cesaret edemem. Mutlaka bir maaşım olmalı benim. ’
Bir süre düşündü adam. Bir kaç defa başını sağa sola çevirirken Erol Bey; sabırsızlıkla, kendisine ufak da olsa bir maaşın teklif edilmesi için, içinden dua ediyordu.
’ Peki Erol Bey, size sekiz yüz lira maaş verelim !’ dediğinde çok sevindi adam.
’ Tamam, olur, çok teşekkür ederim !’ deyip eline uzandı adamın. Adam, kıs kıs güldü içinden.
’ Bakın Erol Bey ; bu maaş çıplaktır. Bizden sigorta, yemek ve yol parası falan istemeyeceksiniz. Üstelik, bir süre de deneme süreniz olacak. Eğer, işimize yaramayacağınızı görürsek, yollarımız ayrılır. Darılma gücenme olmasın !’
’ Siz merak etmeyin efendim. ’
’ Anlaştık o zaman. Yarın sabah gelin iş başı yapın. ’
Gülerek kalktı yerinden Erol Bey. Adamın elini iki eliyle birden sıkıp ;
’ Teşekkür ederim efendim. Çok teşekkür ederim.’
Kapıdan çıkarken arkasını dönüp, diğer elemanlara seslendi bu defa :
’ İyi günler arkadaşlar ! Yarın görüşmek üzere.
(Devam edecek )
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Fikret kardeşim güzel bir seriyi başından yakaladım . Çok mutluyum. Takipteyim..
Selamlarımla...
Fikret TEZEL
Yeni bir seri başlamış, hayırlı olsun.
Emlakçilerde çeşitli dümenler dönüyor.Haydi hayırlısı, okumak keyifli olacağa benziyor.
Tebrikler, selam ve saygılar.
Fikret TEZEL
Yeni öykünüz hayırlı olsun. Anlatım diliniz çok güzel. Merakla bekleyeceğim. Bakalım ne olacak? Teşekkürler paylaşımınız için. Saygılarımla...
Fikret TEZEL
Sayın Tezal...
Bakın ne kadar ortak derdimiz,sıkıntımız varmış.
Aaslında ben bir yazı yazacaktım dürüst esnaf nasıl olmaz başlığıyla..
Siz derdime ,içimdeki isyana tercüman oldunuz.
Ben bu emlakçılarla tanışmadan -tabii ki hepsinden söz etmiyoruz,işini gayet dürüst yürütenler de var- ofislerine bakıp imrenirdim.
Ben İstanbul Başakşehir'de oturuyorum.
Adapazarı depreminin olduğu yıl Başakşehşrde oturan bir arkadaşım vasıtasıyla buraya taşındım.
Evi satın aldığım şahıs bir doktordu ve dindar bir insandı.
Emlakçıların haksız para kazandığını düşünüp uzak durmuş onlardan.Cama küçük bir kağıt asmış. Sahibinden satılık " demiş. Bizim arkadaş da onu tanıyor vesselam aldık evi uygun fiyata. Çok uygun hem de.
Bizim bir mühendis arkadaşımız ev satın almış Emlakçı vasıtasıyla. O zamanın parası Yüz kırk yedi milyar vermiş.
hatta emlakçı telefonda konuşturmuş evin sahibiyle almak isteyen arkadaşımı.
Adan Nuh demiş Peygamber dememiş ,sonunda arkadaş almış dediği fiyattan.
Bir kaç gün sonra emlakçıya gitmiş komisyonu ödemek için.
Ofiste başka biri varmış.Ben ortağıyım şimdi gelir demiş.Ofisi de gördüm büyük ve pahallı bir Kabe resmi,bir yanda Besmele vs.
O sırada telefon çalmış, emlakçı kaldırmış "Ooo Hacı abi , tamam abi sen hesaba bak yatırdım bugün, tam Yüz kırk milyar olacak" demiş.
Adam Konya'dan arıyor. Sonradan öğrenmiş ki telefonla görüştüğü kişi emlakçının adamı.
Yedi milyar lira fazla ödemiş. Komisyon da cabası.
Benim de bir evim vardı
Satalımyazlık alalım dedik.
Tanıdık bir arkadaşa gittik.
Müşteri buldu. Bana iki milyar fazla söyledik sakın aşağıya inme , adam bizim tanıdık,komisyon alamıyoruz.Mecburen emeğimizin karşılığını alalım dedi.
ben de olur dedim.
Araştırdım . Satın alacak adamı tanımıyorlar.
Adamdan da komisyon artı fazladan para alacaklar.
ben de satmadım.
Adamlar satacakları evin bir alt veua üst dairesinde oturana biraz para veriyorlar.
Camına bir afiş yapıştırıyorlar.
Alttaki asıl atılık olan,üstteki dümen. Alta fiyat soruyorsunuz örneğin Yüz bin lira diyor. Üste çıkıyorsunuz Yüz yirmi beş bin lira.
Alttakini hemen alıyorsunuz ucuz diye.
valla daha ne dümenleri var şaşırdım.
Eminim öteki tarafta şeytan bile şaşıracak Emlakçıların dümenlerine.
Bir de bizim burada hemen hepsi ....
Allah'tan bulsunlar.
Konuyu iyi tespit etmişsiniz..tebrik eder saygılar sunarım
Fikret TEZEL
Ayhan Abinin yorumuna çok güldüm. Ve çok da merak ettim o emlakçıyı:)
Yeniden bir öykü dizisiyle karşımızdasınız. Başalngıç olarak son derece başarılı buldum öyküyü. Dhasını devamında söyleyeceğim inşallah.
NOT: Emlakçılardan nefret ediyorum:) Ama ön yargılı olmayacağıma söz veriyorum:)
Fikret TEZEL
Fikret TEZEL
Emlakçının eline düştüğüne göre yandı valla. Bizim sitede bir emlakçı var,bir ayağının üzerinde bin yalanla topaç gibi dönüyor...
Bu seriyi baştan takip edecem.
Güzeldi.
Selamlar...