Nasıl Okumalıyız Sorusuna Cevap Arayışı
Okumak eylemi, hurufattan teşkil olunmuş resimdeki renkleri, menevişleri beyin ve dil ile seslendirmektir. Bu ses, kubbede bir hoş seda olarak kaldığı, insanı olumlu manada zenginleştirdiği zaman değerli olur. Okuyucu da bu sesin müptelası olduğu ölçüde kıymet-i harbiye kazanır, iyi okur, yahut kitap kurdu gibi sanla anılmaya başlar…
İyi okurun özelliklerinden biri de seçiciliktir. Dili güzel kullanan, anlatımı sağlam olan yazarların aşinasıdır o. Yazarın dünyasına tüm benliği ile girer. Okurken önünde farklı pencereler açılır,cümlelere yeni yorumlar kazandırır. O cümlelerden mülhem yeni cümleler kurar, satır aralarına not düşer. Ben olsaydım şöyle derdim diyebilir yerine göre.
Gel gör ki okuma gibi kutsal bir eyleme “ Ali topu tut./ Koş Ali koş okula koş./ Ali ata bak. Ata baktım Oya ” tarzı telaşlı, atlı otlu cümlelerle başlayanlarda okuma zevki ne kadar gelişir… Bir parça hecelemeyi öğrendikten sonra, “Karga karga gak dedi, çık şu dala bak dedi. Çıktım baktım O dala bu karga ne budala.”gibi kargaya da olsa hakaret içeren tekerleme ezberleyen çocuktan gelecekte iyi bir okur olmasını beklemek ne denli gerçekçi olur.
Estetik kaygının olmadığı yerde güzellik neşvünema bulmaz. Bir yerde temelin bu kaygıyla atılması bireylerin iyi okur olmasına kapı açacaktır. Kişilerde okuma sevgisini geliştirmek istiyorsak işe okuma kitaplarından başlamak gerekir. Oraya konulan metinler ve cümleler daha özenli seçilmeli. Daha işin başında gönüller ve gözler eğitilmeli ki sonuçtan kimse şikayetçi olmasın. Bırakın karga ne yaparsa yapsın. O da Allah’ın yarattığı bir kuş. Bence hakaret edilmeyi hak etmiyor. Kitaplara ille de kuş koyacaksanız kuğu, güvercin, tavus kuşu koyun. Güzel içerikli cümleler öğretin çocuklara…
Kaldı ki bizim türkülerimizde bile, “ Evlerinin önü bulgur kazanı/ Herkes sever okuyanı yazanı/kimse sevmez meyhanede gezeni” ve “ Dersini almış da ediyor ezber/ Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler aman” diye içine sevgi harmanlanarak okumanın bir başka anlamına vurgu yapılır. O halde bizim özümüzde küllenmiş de olsa okuma sevgisi vardır. Bunun şuurunda olmalı, nefesimizi biraz toplayıp o küle üfleme yüce gönüllüğünü gösterebilmeliyiz.
Yukarıda ifade ettiğimiz aksak ve eksik yönlerimizi tamir edebilirsek, nasıl okuyacağımız sorusuna daha sarih ve etkili cevap bulma şansımız olacaktır. Aksi takdirde kendimizin söyleyip dinlediği bir türkü olarak kalacaktır yaptığımız öneriler. Birileri de hep sizin bu işi kıvırmanız için “Kırk fırın ekmek yemeniz gerek.”diye alay etmeye devam edecektir…
Ankara, 22.12.2010 İ.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.