- 1439 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
s ö z c e
Sözcükler; aynı dili konuşan bireyler arasında, sesli ve yazılı yegâne iletişim araçlarıdır. Olası bir devrim hayaliyle yaşamının son çeyrek kırıntılarını tüketen bir yoldaşın eserinde; lider öznenin peşine takılan tümceler, sokaklarda barikat kurup, şehir meydanını Molotof kokteylleri ile yangın yerine çevirirken, ömrünü günahlarla tüketip sonunda tövbekâr olan takıntılı bir zındığın elinde ise, aynı tümceler, kutsi bir öznenin peşinde halkalanarak dünyanın en büyük tarikatına taş çıkartırcasına ilahiler dinletebilir sizlere.
Sözcükler masumdur, doyumsuzdur ve zil zurna açtır. İsterseniz onları çırılçıplak soyar, vatan caddesinin her iki kanadına fahişeler gibi dizerek, İstanbul trafiğini yerle bir edersiniz. Veya samuray kılıcı gibi keskin kaleminizle onların içini oyar, içine komplo teorileri koyar ve ne idüğü belirsiz çakma bir öznenin ardında paralı asker gibi toplayarak, bir ülkeyi bile yıkabilirsiniz. Belki en kötüsü de bu masum sözcüklerden oluşan tümcelere; hayali tanık, müfteri gibi kullanımların yanında, bir katalizör görevi de yüklerseniz, bir toplumu atomlarına kadar parçalayabilirsiniz. Hele hele tümcelerden birer silah üretip sözcükleri kurşun gibi kullanmak hiç te zor değildir ve yaptığınız bu araçlarla sadece ülkeyi değil tüm dünyanın sokaklarını kan gölüne çevirebilirsiniz.
Edebiyat sanatı bizlere bu kadar kötü davranma özgürlüğünü tanımamalı veya bu saldırı mekanizmalarının özgürlük kavramından çıkarılmasının tam zamanıdır diye düşünüyorum. Bir insanın bir insanı karalama, kötüleme, izzeti nefsiyle oynama, öldürme, ayrıştırma, başkalaştırma, çalma veya soyma özgürlüğü asla olamaz.
Eğer tıp dili, hukuk dili ve din dili diye kutsi ve menfi menfaatların peşine takılıp, sözcüklerin üzerine sarık ve altınada İskoç eteği giydirirseniz, bizim hoşgörülü insanımız tuhaf karşılamaz yine de bağrına basar ama; tıbbi, dini, yasama otoritelerle halk arasında iletişim sağlayacak yalan yanlış tercümanlık sektörü oluşturur ve giderleri de yoksul halka ödetir ve bununla kalmaz idari otoriteyle halk arasında iletişimi yok edersiniz.
Orta bir sıralarında fizik öğretmenim bana karbon monoksiti anlattıktan 10 yıl sonra ancak uyanabilmiş ve kendisine; “Neden bu terimi bize ezberlettiniz hocam? Eğer bize anlatırken tek oksijenli karbon deseydiniz kıyamet mi kopar?” demiştim. Geçenlerde de Tekirdağ Alışveriş Merkezine gittiğimde halk tuvalet kapılarının önünde yığılmış bekliyordu. Çünkü tuvalet kapısının ön yüzünde; “İtiniz” anlamına gelen, İngilizce “PUSH” ibaresi yer alıyordu. Eğer bir sömürge devleti gibi genel alışveriş merkezlerinde tuvalet kapılarının bir tarafına “PUSH” diğer tarafına “PULL” yazarsanız ne mi olur?
Millet altına işer.
Biz ne kadar art niyetli ve peşin hükümlü olursak olalım. Kelimeler halkımızın yüreği kadar masumdur.
Sevgili köşe yazarları!
Sözcüklerle istediğiniz kadar oynayın! Ama elinizi vicdanınıza koyarak, havasını soluduğunuz, suyunu içip ekmeğini yediğiniz bu ülkenin insanlarının yürekleriyle oynamayın!
Sevgilerimle.
C.Çalık
YORUMLAR
Biz ne kadar art niyetli ve peşin hükümlü olursak olalım. Kelimeler halkımızın yüreği kadar masumdur.
Sevgili köşe yazarları!
Sözcüklerle istediğiniz kadar oynayın! Ama elinizi vicdanınıza koyarak, havasını soluduğunuz, suyunu içip ekmeğini yediğiniz bu ülkenin insanlarının yürekleriyle oynamayın!
söz burada bitiyor....bu güzel makalesiyle şahsen benim hislerime tecüman olmuş....sağolasın usta kalem
Sevgili köşe yazarları!
Sözcüklerle istediğiniz kadar oynayın! Ama elinizi vicdanınıza koyarak, havasını soluduğunuz, suyunu içip ekmeğini yediğiniz bu ülkenin insanlarının yürekleriyle oynamayın!
Anlamlı bir makaleydi ağabey!
"Güzel dil,Türkçe bize;başka dil gece bize!.."
Tebrikler.
Selamlar,Tekirdağ'a...