- 906 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bigâne / Ahmet Kaya'yı Anlayabilenler
’Kimileri hep suçluyor,kimileri sorguluyor...
Yaralı yüreğime, kara çalıyor.
İhanet zincirini tutan utansın
Dönüp arkasına bakan utansın
Dost diye bağrıma bastığım insanlar
Arkamı dönünce vuran utansın
Durmadan hep soruyorlar, aç bırakıp gülüyorlar
Emekleyen yüreğime, usta diyorlar
Usta değil acemi bir işçiyim
Onurlu bir kavganın neferiyim
Dostun dostu düşmanımın eceliyim ben
Bilip de söylemeyen diller utansın’
Gülü dikeniyle neden sevemez ki insan. Diken değil midir gülün her sancısına şahit olan, acıyan, bazen acıtan ama her zaman -istenmemesine karşın- yine ona hep dost olan. Dikenleri vardı, sivriydi dili, belki kaktüs çiçeği gibi savunmasızlığındandı dikenleri… Herkes göremedi…
Oysa şimdi her Kasım da, her ezgisinde, her yitirilen soluklar da, bir iç geçirişle ve hasretle onu dinleyen, onu anan, onu yadeden biz değil miyiz? Anıyoruz evet, peki anlıyor muyuz? Hak vermek şurada dursun, ‘neden, neden, neden’ diye kendisi de soruyor ya hani, peki neden kıymetini bilemiyoruz yaşarken, gitmeden, yitmeden hemen az evvel; kıymetini, değerleri!
Yargılarımızdan ve yargılamaktan vazgeçmeyi ne zaman öğreneceğiz? ‘Çok uzakta bir yer’ vardı, gitmek istediğinde gidemedi belki, istemediği zaman gönderildi sürgüne… Yalnızca bize armağan ettikleriyle yetinemedik, neden sonra başladık yerden yere vurmaya, kınamaya… Kim ak-tı ki bu alemde, kim inandıkları uğruna gitmeyi becerebildi, bir uçurtmanın kuyruğunda, tellere takılıp!
‘Bilmediğimiz bir şeyler’ söyledi, bu dünyanın cefası bize dar geldi. Aklımızdaki prangalar devreye girdi, biz kirlettik belki de herşeyi… Herkesin içinden tuttuğu bir türküsü vardı, O’nun söylediği… Bunu kim inkar edebilir, utanarak dinliyorsa gizli gizli, deşifre edemiyorsa neyi benimsediğini, dile getiremeyenler utanmalı, asıl riyakarlık bu değil mi?
Birileri çıkar bazen, kimilerinin yapamadığını yapar. Din, dil, ırk gözetmek hangi insafa sığar! O bu ülkeyi çok sevdi, bilmese de o ülke de onu… Cehalet mi diyorlar adına, vicdan mı, barbarlık mı, hainlik mi, gaddarlık mı? Umrum da bile değil! Tüm kalbimle basıyorum bağrıma. Sahipleniyorum. Anla(ya)mayanlara affola; ben ne kürdüm, ne ermeni, ne komünist, ne solcu, ne sağcı, ne bölücü, ne yıkıcı… İnsanım ben, insandan somut, ruhumu soyutladım kinden. İnsanım, insanca sevdim ve benimsedim O’nu… Beni bağlamaz sağı-solu, ne düşündüğü, neye yakın/neye uzak olduğu.
İnsan kaç ezgi de yiter, kaç ezgi de ölür, kaç ezgi de doğar yeniden, elle gösterilecek, kulağınızı okşayacak kaç ezgi var… Ben söyleyim; öyle az(lar) ki… İnsanlar adını dahi telaffuz edemediği, sözlerini dahi anlamadığı, gerçek mana da YABANCI! bir çok insanı bu kadar sahiplenirken, O’nun neden sevildiğini anlamak bu kadar zor mu? O’nu dinlemiyorlarsa, anlayanları anla(ya)mamak elbette kaçınılmazdı. Anlamak için önce biraz yapıcı olmalı.
Herkes düşüncesinde özgür değil miydi bu ülkede, şimdi değişen ne? Devrimler çoktan yapıldı, arayan aradığını buldu, bulanlar bulamayan insanlar için oturup ağlamalı mı veya bulamayanlar bulanlar için fesatlanmalı mı? Bulanlar bulamayanlara anlatsın ama doğruyu/yanlışı karşısındakinin insafına bıraksın n’olur… Kime göre doğru, kime göre yanlış sözgelimi yargılar! Ve artık olmayan bir insanı söyleyin kim yargılar!
İnanın aynı anda sevmek zor değil Ahmet Kaya’yı, Fatih Kısaparmak ile birlikte. Nazım Hikmet’i Necip Fazıl’la aynı anda okumanın zor olmadığı gibi… Başka dinden, ırktan, mezhepden olanı sevmek zor değil! Sizin gibi olup, size bir şey katmayan, sıradan herkes kadar sıradan bir hal aslında bu da…
‘İstediğimiz derya da bir damla’ derken biliyordu belki de yıllar sonra; hala yıllarca dinleneceğini, belki herkesten de çok! ’Ben yandım, siz yanmayın’ derken bilmiyordu ama, birilerinin de onunla birlikte O’nun kadar yanacağını O’na… ‘Gazete de çıkan üç satır yazıyla’ göçtü birgün. Bıraktığı müziğin tınısında kalmışçasına gözleri, uzak, çok uzak bir yerin uzaklığının acısıyla… ’Göğsüm daralıyor, yüreğim kanıyor’. Keşke diyorum; ’olmasaydı sonu böyle!’...
fulya/aralık2010
Bigâne / Ahmet Kaya'yı Anlayabilenler Yazısına Yorum Yap
"Bigâne / Ahmet Kaya'yı Anlayabilenler" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Gül dikenleri olmazsa açamaz, gonca bağlayamaz, güller olmazsa bülbüller susar,baykuşlar öter.
Bu ülkede hayallerinde sebep idam edilenler oldu...
Ve hesap tutturmak için darağacında can veren çocuklar geldi geçti bu memleketin bahçelerinden...
Sevgiyi bile böldüler bu topraklarda..
Aşkı katlettiler..
Hoşgörüyü kirletip bir köşeye atılmış mahalle güzelleri gibi istedikleri gibi kullandılar bu goğrafyada...
Susturulmak istenen yasak ezgiler çalındı avaz avaz yasak bölgelerden uzak gönüllerde..
Saygı ile...