- 1158 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Aşk ve Dostluk Senfonisi
Gökteki yıldızlar da tutulur istersen,
İstersen, yakamozlara dokunabilirsin
Kuşlar kanat çırpar millerce uzaklara
Uzaklık kavramı da aşılır,dilersen! ..
İçimin çağlayanlarını ülkene yönelttiğimde, karabasan fırtınalarım kuşatır çevreni. Ellerimdeki kır çiçekleri ve gönlümün yıkık duvarlarında asılı silüetini rüyalarına salıp, bitimsiz öpüşlerim sana ulaşınca, usumda saklı duran sözcükler çıkar kozasından.
Mevsimler tüm acımasızlığıyla bir yıldıza doğru hızla yol alırken, senin içinin girdapları da anladım ki, boşuna çağlamış. Gözünün önündeki uykusuzluk halkaları, saçlarının kıvrımlarındaki yakamoz ışıltıları ve kalbinin en ücralarındaki sevgisizlik boşlukları benim de ülkeme uğradı, neylersin.
Kuşların kanatlarına her mesaj bağlayıp sana gönderdiğimde yüzündeki kırılgan tebessümler bana ulaşır güzelim. Hiç sormasan, hiç nasılsın demesen de uğrarım arada bir yüreğine. Yıldızlar göklerde yer değiştirirken, uzaklıklarına aldırmam hiç. Gözlerinin kutsal ütopyasına sırt dönmek, o gözlerin kilometrelerinden yıllardır uzak durmanın anlaşılmazlığında kalamazsın sen. Ben yakamozların altında bir kez bile olsun dertleşmedim kendimle. Kendimi her sorgulayışımda bir mutluluk salıncağında sallandım, kimi zaman ellerimi kanatan geçmiş urganlarında mutluluk buldum, kimi zaman o salıncağın üzerinde el salladım yıldızlara.
Zaferler kazanılmak içindir anlayacağın. Ancak, her kazanılan zaferde yalnızlık vardır. Acılar kanatınca yüreğini, toprağa gömdüğün baltaları çıkarmak gelir içinden. Bir zamanlar yüreğini dağlayan nice sevdalar gelince usuna, burkulan yüreğinin sulara dökülen saydam kabukları masum nilüferlere ulaşmak ister. Dalgalar denizlerin hiddetinden oluşur anlayacağın. Fırtınalar sadece yönünü tayin eder ve köpüklerini masum kayalara yönlendirir.
Umarsız sevdalar bozuk para gibidir güzelim. Bazen kullanırsın onu aşkı satın alırken. Gönlünün tuvalinden gülümseyen resmin ucuz boyaların eseriyse eğer, her yağmur yağdığında korkularına da katlanmalısın. Rüzgarın yağmurla işbirliği yaptığı karanlık gecelerde içinin sızılarına boşvermeyi bilmedikçe hiçbir zaman sığınacak bir liman, hiçbir zaman konaklayacak bir bakir kuytu da bulamazsın.
Akrebin yelkovanı delice kovaladığı şu anlaşılmaz zaman kulvarlarında milimetrik hesaplarla geçirme gününü. Çocuklar fışkın gibi boy atarken her saniye ve her dakikada, günlerin uçarı kanatlarında sen ve ben yıldızlara yolculuğa çıkıyoruz istemeden. Mevsimler bir öncekinden farklı, yağmurlar şiddetini ayarlayamaz oldu. Karların nereye ne zaman yağacağını bile kestirmek zorlaştı anlayacağın. Kutuplarda bir günlüğüne açan kardelenler şimdi menekşelerle dostluk kurmanın mutluluğunda ve bu dünya tüm anlaşılmazlığıyla dönmekte güzelim.
Senin için buncadır harcadığım zamana yanıp yakılışım gerçek değil. Dizelerden çıkıp şiirden şiire koşuşturan telaşlı sesimi arıyorum. Rengini bulamayan mevsimlerim utangaç köpüklere karışıyor. Acımın katarları geçiyor her aşka yanıp yakıldığımda. İnsanlar yürüyor hayatla ölümün ince çizgisinde. Kimi cesur, kimi intikam alıyor geçmişinden, kimi diyetini ödüyor bu hayatın ve dillerdeki türküleri duvarda unutulan sazın tellerini titretiyor.
Neresinden tutarsan tut, elinde dağılıp kaybolan pamuk iplikleriyle bağlayamazsın hayatı ne yapsan. Kırılan ışık huzmeleriyle güneşe kafa tutamazsın. Kimselere söyleyemediğin, kimselerle paylaşamadığın dertlerinin kilometrelerinde bir sen yürür, bir sen adımlarsın şu koca dünyanın kirli kaldırımlarını. Umut pazarlarında satın almaya çalıştığın şeylerin değeri günden güne artıyor şimdi. İhanet, kalıbı dökülmemiş kirli bir çıkındır. İçerisinde yaşamın en iğrenç katıkları taşınır. Aşk ve dostluk ise yüreğin en gizemli kuytularında açan, ismi henüz konulmamış rengârenk bir çiçektir.
Selahattin Yetgin