Gördüm gördüğünü, gözlerin titredi bir ölünün yüreğine bastığında
Uzaktır ve soğuktur geceler oralarda üşürsün. Üstünü kalın giy sensizliğine benzemesin soğuk.
Bütün niyeleri topla eteğine bir oh ediyorsa bu sabahın sözüm yok. Sözcüklerin dili tutuluyor. Soluksuz kalıyor geceler. Gecelerin ejderhaları köşe başlarında. İhanetlerin ve korkuların tutsağıyız ne fayda. Yırtıp göğsümüzden yüreğimizi açığa çıkarma yoksuluyuz. Bütün aşklar dökülüyor üstümüzden. Yamalı yaşıyoruz hayatı, hayat içimizden geçiyor soğuk ve telaşlı.
O koca düşleri yontan ellerimize bakakaldık çaresiz. Kısacık anlarda atıştırdık sevdayı. Kaçtık kovalandık bütün limanlardan. Şimdi mülteci eskisi horlanmalara uyanıyor düşlerimiz.
Revamı okyanuslar ortasında susuz kalmak bu emekçi gözlerime, revamı bir selama muhtaçlık. Savaşlar ortasında silahsızım, sessizim. Küskünüm bütün Limalara. Her günüm sonbahar, bütün ağaçlarım güz sarısı. Nerde bulurum içime akan yangının müsebbibini?
O; diyordu ağzını kocaman ayırarak “ Bütün davranışlarımız ezberletilmiş, kurulmuş saatler gibiyiz her birimiz. Başkalarının aşklarına basarak seviyoruz, öncekilerin ağlamalarını ezberliyor, onlar gibi ağlıyoruz.”
O da benzedi gittiğinde ötekilere. dedi diğeri. Kırılgan bir kağıt gibiydi , sıcaktı yanmak için her şey vardı. Yandı…
Çöl rüzgarları esiyordu içime doğru, küller sözcüklere yapıştı havalandı…
Gördüm gördüğünü, gözlerin titredi bir ölünün yüreğine bastığında. Telaşlıydı karakollar , bir gülümsemeyle paramparça olacaktı sığındığın buzdağı. Damağını ısırarak ağladın, kanın aktı içine doğru, giderken gördüm gördüğünü…
Hatırla , ne büyük dağlara çıktık seninle, yorulduk dinlendik terledik yeni baştan . Sokaklardan gizli geçtik, şarkılarımızı sakladık diş aralarına, üstümüze düştü gökyüzü, altımızdan çekildi toprak da vazgeçmeyiz dedik .
Hala tadı var dilimde toprağına damlayan terinin. Paslı akşamlar gördüm ben senden sonra. Ekmeğimde küf , suyumda ağu. Kalkanım düştü, kırıldı kadehim. Hırsla kapıştığım akşamlara döndü şarkılar. Kanayan yanlarımızı saran türküler camdanmış meğer, eylül rüzgarlarında vuruldu düştü yere, paramparça oldu.
Düşmanı sevindiren rüzgarlar esiyor çoktan beri, içi üşüyor dostlarımın.
Uzaktır ve soğuktur geceler oralarda üşürsün. Üstünü kalın giy sensizliğine benzemesin soğuk.
Sesine hasretim sevgilim ,dostum, yoldaşım. İçim üşüyor. Mevsimler geçer acılar büyümez sonsuza kadar. Bizi böyle kuru yapraklar gibi savuran rüzgar ,yeniden ortaklaştırır adımlarımızı aynı sokaklarda. Çoktan sönmüş gözbebeklerimizdeki ışık yeniden yanar, sonra sımsıcak sarılır ellerimiz, yar deriz, yoldaş deriz halaylara dururuz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.