ANKARA’DA KAR (Sokak Lambasına Bakarak Karın Halen Yağıp Yağmadığını Kontrol Eden Çocuğun Gözlerindeki Işıltı)
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
ANKARA’DA KAR
(Sokak Lambasına Bakarak Karın Halen Yağıp Yağmadığını Kontrol Eden Çocuğun Gözlerindeki Işıltı)
Nasıl ölümsüzleştirilebilirdi ki…
Bir akşam vakti, ayazda buz tutmuş bir demir soğukluğundaki Ankara’da, Ankara’ya lapa lapa kar yağması?
İsyan derecesindeki soğuğun içinde, denizlerin en derinlerinde saklanan inci-mercan taneleri hesabına gizlenmiş yumuşacık sıcaklığı keşfe çıkmak…
Hiç acele etmeden, hayatın anlamını çoktan bulmuş bir derviş sakinliğinde, olanca erdemiyle sokak lambalarının puslu ışığı altında, yere doğru yavaş yavaş yol alan o kocaman kar tanelerinin ruhlara salıverdiği o sarhoş edici tütsüyü koklamak…
Kar tanelerinin, taş betonların üzerinde sırt sırta verip, biricik hayatlarını ve eşsiz desenlerini feda ederek, Ankara’ya gelinliğini giydirmek, Ankara’yı gönül evimize girdirmek ve nihayet sevdirmek için harcadıkları çaba…
Arka planlarındaki karamsar devlet binalarının kasvetine inat, halen yeşil kalmak için çırpınan ağaçları süsleyen o buzlu nar taneciklerinin, o yeşilin üstünde sebatla tutunarak biz insanlara göz kırpmaları…
Allah’ın verdiği ve büyüklüğünün gölgesi bu harf işaretlerinin üzerinde seçilemez kar nimetinin, ruhların çıkarıldığı diyarı hatırlatırcasına bilinçlerin en altına gönderdiği mesajlar…
Hiçbir ayrım yapmadan iyinin de; kötünün de, zenginin de yoksulunda; X partili, Y partili, esmer, beyaz, kızgın, somurtkan, hırsız, Melek kalpli, Yusuf yüzlü, sevgili, seyyah, avare, berduş… ayırdetmeksizin herkesin kişisel ve küresel dünyasını tertemizleme görevini böylesine iştahla ifa eden bu küçük kar perilerini selamlamak…
Güvenparkının, bütün otobüs duraklarının ve durdurak bilmez koşuşturmanın öylesine sessiz ve sakinleşmesini temin eden; Ankaralılara da kendi evlerinde, sevdiklerinin yanında ve belki de bir bardak çay eşliğinde, en doğal varlıklar familyası çocuklarının sevinçle dışarıdaki sokak lambalarına bakarak karın halen yağıp yağmadığını kontrol eden gözlerinin ışıltısı altında kısa bir huzur molası verdiren bu mübarek neden…
O masumun pırıltılı bakışlarına takılan, ufuk çizgisinden bile uzak diyarlardan gelen, eteklerinin ışıl ışıl dalgalanması eşliğinde, etrafında uçarak kendisine refakat eden onlarca kristal renginde kar kuşlarıyla birlikte süzülen Kar Prensesi…
Böylesine tezatkar bir güzellik,
Kulakları cızlatıp dizleri sızlatsa da, yine de öylesine sevimli bir özellik…
En temel hayat kaynağının böyle yüce bir sanatla sunulması…
Nihai ve Gerçek Sani’nin fırçası….
Ankara’ya kar yağması,
Neyle anlatılabilirdi ki,
Yazmaktan başka?
8358131220102255
Tunç AY
YORUMLAR
Yıllar önce “Sokak Lambasına Bakarak Karın Halen Yağıp Yağmadığını Kontrol Eden Çocuğun” yaşlarında iken “Bir akşam vakti, ayazda buz tutmuş bir demir soğukluğundaki İstanbul’da” hava kararandan gün ağarana dek hep dışarıyı yoklardım perdeyi aralayarak, her tuvalete kalktığımda, yağıyor mu yağmıyor mu diye.
Yağıyor mu ? Değme keyfime.
O çocuğun gözlerindeki ışıltı kadar olmasa da dudaklarım da hınzırca bir tebessüm peyda olurdu. O zamanlarda “kar” beyaz, beyaz yağar tıpkı yağdığı gibi beyaz, beyaz erirdi.
Aradan yıllaaar geçti. Kar gene beyaz, beyaz yağıyor yağdığında. Heyhat; artık beyaz, beyaz erimiyor canına yandığım. Beyaz kristaller öğlene varmadan kör kahverengilere ve ertesinde kara bir zulme dönüşüyor.
Şimdilerde “Bir akşam vakti, ayazda buz tutmuş bir demir soğukluğundaki İstanbul’da” akşam olunca ben gene camdan bakıyorum geçmişten kalan alışkanlık işte, yağıyor mu, yağmıyor mu diye.
Yağmıyor mu ? Değme keyfime
Yatağıma dönerken, kızım soruyor , gözlerinde emre amade bir ışıltı ile “yağıyor mu baba” diye
Biliyorum üzülecek, yüzümde sahte bir üzüntü “yağmıyor” diyorum. Gecenin karanlığında dudaklarımdaki hınzır tebessümü fark edemiyor
Tebrikler
Selamlar, saygılar
sokak lambasının ışığı altında hiç durmadan yağan karı seyretmek değil çocukların bizleri bile içine alan sihri ile adeta civiler cama... Eminim Ankara da daha bir muhteşemdir kar sevdiklerinle sıcacık bir odada yağışını pencereden izlemek... bembeyz saflığı ile kirlenmiş dünyaya inat varlığını hissettirmesi...kutlarım saygılarımla...
TunçAY
teşekkürler..
edebiyatla kalın...
TunçAY
teşekkürler,
edebiyatla kalın..
geçerken kapımdan gri bir yalnızlık
kar çarşafını serdi önüme ,kapattı herşeyin üstünü
o an çoğuldum bakarken taneciklere
geldiler ve düşlerimi süslediler
gri bir yalnızlıktan geçerken
şiirsel bir ankara sabahı / kutlarım
TunçAY
geçerken kapımdan gri bir yalnızlık
kar çarşafını serdi önüme ,kapattı herşeyin üstünü
o an çoğuldum bakarken taneciklere
geldiler ve düşlerimi süslediler
gri bir yalnızlıktan geçerken
_________________
belki de bu yüzden, çocukluğumuza geri çapırdığı için...
Doğamıza,
aslımıza...
yorumunuz için teşekkürler,
edebiyatla kalın.
bu soğuk Ankara günlerinde ne kadar da sıcacık ve güzel geldi bu yazı...
götürdü okul yıllarına. pencerelere çıkıp çıkıp çocuk gözlerle baktığımız sokak lambarına. hani birazcık açılsa düşen kar tanelerinin araları, yavaşlasa nasıl korkardı çocuk yüreğimiz duracak olmasından ve eriyip kaybolmasından.
bütün gece sokak lambalarına bakıp okuların tatil olmasını beklemekle geçen geceleri hatırlattı.
Ankara'ya kar yağması böyle anlatılabilirdi...
okuttuysa kendini ve dokunduysa bir yerlerimize kutladım kalemi.
teşekkürler.. tebrikler...
...
"O masumun pırıltılı bakışlarına takılan, ufuk çizgisinden bile uzak diyarlardan gelen, eteklerinin ışıl ışıl dalgalanması eşliğinde, etrafında uçarak kendisine refakat eden onlarca kristal renginde kar kuşlarıyla birlikte süzülen Kar Prensesi…"
...
"En temel hayat kaynağının böyle yüce bir sanatla sunulması…
Nihai ve Gerçek Sani’nin fırçası…."
...
"(Sokak Lambasına Bakarak Karın Halen Yağıp Yağmadığını Kontrol Eden Çocuğun Gözlerindeki Işıltı)
Nasıl ölümsüzleştirilebilirdi ki…"
işte böyle harika bir yazıyla...:))
iyi ki varsın edebi şans ...
sen hep yaz bizler okuyalım...
kar ; yaratıcının muhteşem sanat eseri...
ancak incelendiğinde farkedilir
kar taneleri birbirlerinden farklı sanki ince hesaplı bilgisayar ölçülü gibi kusursuz bir simetriye sahip olduğu...
"Tüm su moleküllerinin yapısı temelde aynı olmasına rağmen bu moleküller bazen birbirinden farklılaşabilirler. Oluşan her 5000 su molekülünden birinde hidrojen atomu yerine bir doteryum atomu bulunabilir. Ve her 500 molekülün birinde 16 kütle numaralı oksijen yerine 18 kütle numaralı oksijen bulunabilmektedir. Bu farklılık, biraraya gelerek kristalleşen buzlar arasında bir kombinasyonun meydana gelmesine neden olur. Çünkü tek bir kar tanesinde 1018 su molekülü bulunmaktadır. Su moleküllerinin yukarıda anlattığımız farklılaşmaları nedeni ile tek bir kar tanesini meydana getiren moleküllerin 1015 tanesi diğerlerinden farklı olacaktır. Bu hesaba göre, iki kar tanesinin tamamen aynı düzenlemeye ve şekle sahip olması 1024′de bir ihtimaldir. Ve böyle bir ihtimalin, evrenin başlangıcından bu yana gerçekleşmiş olma olasılığı sıfırdır."
kar üzerine yapılan bir araştırma da bu sonucu doğrulamakta...
"Kuzey Ontario, Alaska, Vermont, Michigan’da üst yarımada da ve aynı bölgedeki sıradağlarda ayrıca Nevada California Dağlarına düşen farklı kar tanelirinin gerçek kar kristalleri toplandı.
Toplanan bu kar taneleri elektron mikroskopu ile incelendi ve görüntüleri çekildi.
Çekilen görüntüler müthiş bir sırrı ortaya çıkardı.Her bir kar tanesinin şekli, deseni ve ebatları birbirinden farklı çıktı.
Tekrar tekrar yapılan bu araştırmadan sonra Enstitü yayınladığı bir bilimsel makale ile bulgularını ve araştırmada elde ettiği görüntüleri yayınladı.
Bir kar tanesinin şeklinin o an havada oluşan ısıya göre farklı görüntüler verdiği anlatılan makalede, “Hiç bir kar tanesinin ebat ve görüntüsü tıpkı insanın parmak izi gibi birbirine benzememektedir.Bu mucizevi bir gerçektir.” denildi."
kutladım hayata kattığın eşsiz kar prensesi güzellikleri kar prensi..:)
sevgim saygımla hep...
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ tarafından 12/14/2010 1:41:24 PM zamanında düzenlenmiştir.