- 1126 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Durakta.
Tanrı dualarımı kabul etmiş olmalıydı ki ikimizden başka kimse kalmamıştı durakta.
Yağmur çiselemeye başladığında beş ya da altı kişiydik. Hepimizin gözü aynı yöne kilitlenmiş, sabırsız bakışlarla bizleri semtimize taşımak için durakta duracak ve her kim binecekse ona kapılarını açacak otobüsü gözlemekteydi.
Çisentilerle gelen yağmur kısa bir süre sonra iri damlalarıyla gökten akmaya başladı. Yanımda homurdanan yaşlı adam, “işte benimki geldi,” diyerek durağa yanaşmakta olan otobüse doğru hamlesini yaptı; otobüs durdu, kapıları açıldı, adam bindi, kapıları kapandı ve gitti.
Pardösümün gevşeyen kemerini yeniden bağladım. Elim ister istemez cebimdeki sigara paketini buldu. Islanmasın diye paketi cebimden çıkarmadan içinden bir sigara çektim ve ıslak dudaklarıma yerleştirdim. Saçlarımdan ve yüzümden süzülen damlalardan korumaya çalışarak yakarken, üç adım ötemde duran tıknaz adamla aramıza birinin daha geldiğini hissettim. Şemsiyeli bir kadındı. O da otobüsün geleceği yöne baktığı için yüzünü göremiyordum; ama dalgalı ve buğday rengi saçları sanki güzelliğinin habercisiydi. Avucumda korumaya aldığım sigaramdan bir nefes daha çekerek iki kez öksürdüm, bu iki yalancık öksürük elbette dikkat çekmek içindi; fakat işe yaramadı!
Bir otobüs daha hırıltılar çıkararak durdu, iki ıslak adam daha eksildi duraktan. Şemsiyeli kadından bir adım uzaklaşarak baştan aşağı incelemeye koyuldum. Çiçeklerle süslü şemsiyesi bir asma bahçe gibi kadını korumaya almıştı. O bahçeden dökülen damlacıklar ayaklarımızın altında akan suya karışıp gidiyordu. İnce belini ve o bele yakışan kalçaları da inceledikten sonra gözlerimi ayak bileklerine kadar indirdim. Müthiş, biri olmalı diye düşündüm. Birden yüzümün kızardığını hissettim. Eğer bu halimi bir yakınım görseydi ve aklımdan geçenleri bilseydi, kesinlikle benden utanırdı.
Ben de kendimden utandım ve düşüncelerimi başka yöne döndürmek için kendimi zorladım.
Yok, olmadı!
Bu kadının yüzünü görmek için bir şey sorsam, diye düşünürken bir otobüs daha durdu tam önümüzde. İçimden yalvardım, ne olur binme, ne olur yüzünü görmeden gitme!..
Binmedi, gitmedi.
Pantolonun paçaları ıslanmış bir genç kız kısa saçlarını elleriyle sıvazladıktan sonra daldı otobüsün içine.
Aklım hep kadında olduğu için, tıknaz adamın dönüp dönüp kadına baktığını geç fark ettim. Birden içimde bir kıskançlık fırtınası esti…
İşte beni benim tarafıma götürecek otobüs de yaklaştı. Eğer şemsiyeli kadın binerse bineceğim ben de, yoksa giden son otobüsün ardından bakacağım.
Binmedi.
Ben de baktım.
Belli ki otobüse binen tıknaz adam da aklını durakta bırakarak gitmişti.
Şimdi ikimiz kalmıştık.
Bir an aklımdan konuşmak, bir şey sormak geçti. Bütün cesaretimi toplayarak ağzımdaki birkaç kelimeyi sırayla çıkaracakken bir araba kaldırım kenarından akan yağmur sularını ikimizin de üzerine sıçrattı.
“Hayvan,” dedi kadın, kendini geri çekerken.
Ben de ardında haykırdım.
“O… çocuğu!..”
Kadın birden bana döndü. Bir nefeslik baktı. Önce alnıma yapışmış saçlarıma, sonra da birkaç yerden ağarmış sakalıma…
Bir tanrıçanın yüzü duruyordu karşımda. Kalbim, gem vurulmuş yaban atları gibi göğsümde zıplayıp durmaya başladı.
Gözlerinden gözlerimi ayıramadım.
Bir büyüye kapılıyordum ki sesini duydum.
“O kişinin kimin çocuğu olduğunu bilemem; ama sizin terbiyesiz biri olduğunuz kesin!”
Başımdan aşağı düşen yağmur tanelerinin her biri ateş oldu o anda.
Bir şeyler söylemek istedim, dilim dönmedi. Kadın başını çoktan çevirmişti zaten.
Durakta duramadım.
Yürürken hep şunu düşündüm.
Bir kelime, bir cümle, bazen insanı hayallerine kavuşturuyor, bazen de yıkıp geçiyor işte!
ö.n
YORUMLAR
:))çok tatlı bir hikaye. fakat kadın o sözleri sarfedecek kadar sütten çıkmış ak kaşık değil. o da refleks olarak "hayvan" dedi adama. bir kadın daha başka nasıl hakaret edebilir ki. burada "hayvan"ı hakaret olarak algılamayanlar olabilir ama kadının niyetine bakarım ben. basbayağı hakaretti. üstelik bu memlekette birine "hayvan" demek adamın söylediğiyle de aynı oranda kavga nedenidir.
dahası kadın bununla da kalmadı. bir de "terbiyesiz" dedi adama. ortalama terbiyeli bir kadının bir çırpıda bunları söylemesi kolay mı ? yani demem o ki kadının terbiye durumu adamdan daha düşündürücü..
sonundaki çelişkiye rağmen güzel öyküydü...
tebrikler..
deniz aral tarafından 12/14/2010 12:08:02 PM zamanında düzenlenmiştir.