- 832 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Gaybın Anahtarları
Gaybe dair bilgi, Allah’ın sonsuz ilminin önemli örneklerindendir. Yaşamını Allah’ın hoşnutluğu üzerine kuran müminlerin en önemli özelliklerinden biri, Allah’ın Kur’an’da bildirdiği gayb haberlerine içten iman etmeleridir. Yüce Allah, birçok Kur’an ayetinde gaybı bilenin, yalnızca Kendisi olduğunu haber verir.
O, gaybı bilendir. Kendi gaybını (görülmez bilgi hazinesini) kimseye açık tutmaz (ona muttali kılmaz.) (Cin Suresi, 26)
Cin Suresinin devam eden ayetinde ise "Ancak elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu (seçtikleri kimseler) başka. Çünkü O, bunun önüne ve arkasına izleyici (gözetleyici)ler dizer." (Cin Suresi, 27) ifadesiyle Allah, elçileri ve peygamberlerinden seçtiklerine gaybı açabileceğini bildirir.
Bilginin tek sahibi Yüce Allah’tır. Kur’an’ın "…Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok…" (Bakara Suresi, 32) ayetinde bildirdiği üzere O, kullarına, bilgisinin dilediği kadarını açar.
Geçmişte yaşananlar da gelecekte yaşanacaklar da Allah Katında saklı olan bilgilerdir. Ancak Allah’ın, Kendi gayb bilgilerinden bazılarını, elçileri aracılığıyla insanlara bildirdiğini haber veren birçok Kur’an ayeti vardır. Örneğin Allah Kur’an’da, Peygamberimiz(sav)’e hitap eder ve geçmişe yönelik bilgiler verir:
"Bunlar: Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları sen ve kavmin bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz (güzel olan) sonuç takva sahiplerinindir." (Hud Suresi, 49)
Kur’an ayetlerinde Yüce Allah, Peygamberimiz (sav)’e gelecekte yaşanacak olan bazı olayları da bildirir. Örneğin Fetih Suresi’nde Mekke’nin fethini, Rum Suresi’nde Rumların putperestlere karşı kazanacakları zaferi haber verir. Rum Suresi’ndeki gayb haberi oldukça kapsamlıdır. Ayetlerde, birkaç yıl sonra yapılacak savaşın zamanını verilir; dünyanın en alçak yerinde ifadesiyle savaşın yapılacağı yer dahi bildirilir. Ayrıca Allah, Rum ordusunun galip geleceğini ve kazanılacak zaferi müjdeler:
Rum (orduları) yenilgiye uğradı. Yakın bir yerde. Ama onlar, yenilgilerinden sonra yeneceklerdir. Birkaç yıl içinde. Bundan önce de, sonra da emir Allah’ındır. Ve o gün mü’minler sevineceklerdir. (Rum Suresi, 2, 3, 4)
Peygamberimiz (sav)’in, kıyamet alametleri ve ahir zaman konulardaki hadisleri de Allah’ın ona bildirdiği geleceğe dair gayb bilgileridir.
Peygamberlere ve diğer bazı salih müminlere gayba ait bilgiler verildiğini Kur’an ayetlerinde görürüz. Örneğin "Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrandıkları zaman, Biz ona (şöyle) vahyettik: "Andolsun, sen onlara kendileri, farkında değilken bu yaptıklarını haber vereceksin." (Yusuf Suresi, 15) ayetiyle, kardeşlerinin tuzaklarının boşa çıkacağı Hz. Yusuf’a bildirilir.
Hz. Musa’nın annesine ise "... Onu emzir, şayet onun için korkacak olursan, onu suya bırak, korkma ve üzülme; çünkü onu Biz sana tekrar geri vereceğiz ve onu gönderilen (elçilerden) kılacağız" diye vahyettik (bildirdik). (Kasas Suresi, 7)ayetiyle suya bıraktığı çocuğunun yaşayacağı ve peygamber olacağı haber verilir.
Kur’an ayetlerinde, Hz. İsa’nın sözleriyle Allah’ın ona da gaybdan bilgi verdiğini görürüz. "... Yediklerinizi ve biriktirdiklerinizi size haber veririm. Şüphesiz, eğer inanmışsanız bunda sizin için kesin bir ayet vardır." (Ali İmran Suresi, 49)
Hz. İsa ayrıca Kur’an ayetlerinde, kendisinden yıllarca sonra gelecek olan Peygamberimizi(sav) müjdeler.
Hani Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, sizin için Allah’tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi "Ahmed" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince: "Bu, açıkça bir büyüdür" dediler. (Saff Suresi, 6)
Kur’an’dan, Hz. Yusuf’un da Allah’ın dilemesiyle bazı bilgilere sahip olduğunu anlarız. Dedi ki: " Size rızıklanacağınız bir yemek gelecek olsa, ben mutlaka size daha gelmeden önce onun ne olduğunu haber veririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Doğrusu ben, Allah’a iman etmeyen, ahireti de tanımayanların ta kendileri olan bir topluluğun dinini terk ettim." (Yusuf Suresi, 37) Ayetteki ifadeyle, Hz. Yusuf’un bildikleri, Rabb’inin ona öğrettikleridir.
Allah, Kur’an’da, "Rabbim, Sen bana mülkten (bir pay ve onu yönetme imkanını) verdin, sözlerin yorumundan (bir bilgi) öğrettin. Göklerin ve yerin Yaratıcısı, dünyada ve ahirette benim velim Sensin. Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat." (Yusuf Suresi, 101) ayetiyle Hz. Yusuf’un duasını haber verir ve ardından Peygamberimiz(sav)’e seslenir:
Bu, sana (ey Muhammed) vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa onlar, (Yusuf’un kardeşleri) o hileli-düzeni kurarlarken, yapacakları işe topluca karar verdikleri zaman sen yanlarında değildin. (Yusuf Suresi, 102)
Tahrim Suresi’nde ise Peygamberimiz(sav)’e bir başka gayb haberi şöyle verilir:
Hani Peygamber, eşlerinden bazılarına gizli bir söz söylemişti. Derken o (eşlerinden biri), bunu haber verip Allah da ona bunu açığa vurunca, O da (Peygamber) bir kısmını açıklamış bir kısmını (söylemekten) vazgeçmişti. Sonunda haberi verince (eşi) demişti ki: "Bunu sana kim haber verdi?" O da: "Bana bilen, (herşeyden) haberdar olan (Allah) haber verdi" demişti. (Tahrim Suresi, 3)
Allah’ın kendilerine özel ilim verdiği insanlar, Allah’ın dilemesiyle geçmişe ve geleceğe dair haber verebilirler. Bu kişiler ilimleri vesilesiyle olayların iç yüzünü görür ve farklı sonuçlar çıkarabilirler. Örneğin Kur’an’da, Hz. Musa’nın kendisine ilminden öğretmesi için tabi olduğu ilim sahibi kişinin kıssası anlatılır. Hz. Hızır olduğu kabul edilen bu kişi, Allah’ın izniyle olayların iç yüzünü ve sonuçlarını bilebilecek ilme sahiptir. Birlikte yaptıkları yolculukta, olaylar karşısında Hz. Musa’ya da şaşırtıcı gelen tedbirler almış; davranışlar sergilemiştir.
Söz ettiğimiz kişiler kuşkusuz falcılar ve kahinler değildir. Gelecekten veya geçmişten haber verdikleri iddiasındaki bu kimseler gaybı bilemezler. İman etmeyen cinlerden haber alan bu kimselerin söyledikleri yalnızca zan ve tahmindir. Cinler gaybı bilemezler; gayb konusunda insanlar gibi, Allah’ın bildirdiği dışında bir bilgileri yoktur. Cinlerin, Hz. Süleyman’ın öldüğünü anlayamamaları bunun kanıtıdır:
"Böylece onun (Süleyman’ın) ölümüne karar verdiğimiz zaman, ölümünü, onlara, asasını yemekte olan bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi. Artık o, yere yıkılıp-düşünce, açıkça ortaya çıktı ki, şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı böylesine aşağılanıcı bir azap içinde kalıp-yaşamazlardı." (Sebe Suresi, 14)
Kısacası Allah, bizim geçmiş ve gelecek olarak adlandırdığımız olay ve bilgilerin bazılarını, dilediği zaman dilediği kişiye vererek, gaybın bir kısmını insanlar için bilinir hale getirir. (Kuşkusuz doğrusunu Rabb’im bilir.)
Gaybe iman, önemli bir mümin özelliğidir. Acizliklerinin ve Allah’ın kontrolünde olduklarının bilincindeki müminler, kavrayamadıkları ve kendileri için gayb olan gerçeklere de iman ederler. Kader her insan için gayb bilgisidir. Ancak Allah, inanan insanlar için en güzel ve en hayırlı olanı yaratır. Allah, kusursuz yarattığı kadere iman eden kulları için gaybdan cennetini vaad eder:
"Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunanlar (onların dışındadır); işte bunlar, cennete girecekler ve hiçbir şeyle zulme uğratılmayacaklar. Adn cennetleri (onlarındır) ki, Rahman (olan Allah, onu) Kendi kullarına gaybtan vadetmiştir. Şüphesiz O’nun va’di yerine gelecektir." (Meryem Suresi, 60-61)
Fuat Türker, Haber Vaktim