- 525 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Din, Hurafe Ya Da Masal Değil Hayatın Gerçeğidir
Dinimizin kaynağı, Kur’an ayetleri ve Kur’an’daki buyrukları en güzel şekliyle uygulayan Peygamberimiz’in(sav) sünneti, sözleri, davranışları ve uygulamalarıdır. Kur’an, insanların okuyup anlamaları, ayetleri düşünmeleri, tüm evreni yoktan yaratan Yüce Allah’ı tanımaları, buyrukları öğrenmeleri ve O’na nasıl kulluk edeceklerini bilmeleri için gönderilmiştir.
Her konudaki örnek ve kıssalarla Kur’an ayetleri birer birer ve çeşitli biçimlerde açıklanmıştır. "Biz Kitap’ta hiçbir şeyi noksan bırakmadık..." (Enam Suresi, 38) ayetiyle de haber verildiği gibi Kur’an eksiksiz bir Kitaptır. Dünya hayatına ve ölümden sonraki ahiret hayatına dair pek çok detay, Kur’an’da noksansız ve en hikmetli şekilde açıklanmıştır. "Andolsun, size (bütün durumlarınızı kapsayan) zikrinizin içinde bulunduğu bir Kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız?" (Enbiya Suresi, 10) ayetiyle de bu gerçek bildirilir.
İnsanı en büyük zarara sokacak olan, eskilerden kalan kalıplaşmış bilgilere körü körüne bağlılığın din konusunda yaşanmasıdır. İnsanların büyük çoğunluğu, Allah’ın dini yerine, gelenek, adet ve atalarından kalma hatalı uygulamalarla birleştirdikleri kendi dinlerini yaşarlar.
Bu din, Kur’an’da ve Peygamberimiz’in (sav) sünnetinde yeri olmayan pek çok kuralı, yasağı ve ahlâk anlayışını da beraberinde getirir. Ve bu din anlayışı nedeniyle insanlar arasında hak dine karşı ön yargı oluşması kaçınılmaz olur.
Söz ettiğimiz kişiler, atalarının yolu dışında bir yol izlemez, atalarından kalma kitaplar dışında başka kitap okumazlar. Atalarının yolunun en doğrusu olduğuna inanır, onların yaşam tarzlarını örnek alırlar. Gittikleri yolun yanlış olduğu konusunda uyaran kişileri, “…atalarımızın taptığı şeylere tapmaktan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin şeyden kuşku verici bir tereddüt içindeyiz." (Hud Suresi, 62) ayetiyle de bildirildiği gibi kendilerinin en büyük düşmanı olarak görürler. Bu dogmatik bağlılık nedeniyle Kur’an’ın mesajını ve Allah’ın buyruklarını göz ardı ederler.
Kur’an’ı yaşamaya çağrıldıklarında yüz çeviren bu kimseler için Kur’an’a uymak, yaşadıkları dinin hak değil batıl olduğunu kabul etmeleri anlamına gelir. Yıllardır bildikleri, uydukları, yaşadıkları, değer verdikleri her şeyin büyük bir yanılgı olduğunu öğrenmek onlar için büyük bir felaket olacaktır. Bunu kabullenmek onlar için yıkım demektir.
İçinde bulundukları fikir saplantısı nedeniyle Kuran’ı dinlemez, ondan kaçarlar. Gelenek ve görenekleri, yaşam ve düşünce tarzları, hayata bakış açıları öylesine kemikleşmiştir ki, değişikliğe ya da yeniliğe asla açık değillerdir. Bu saplantıları nedeniyle gerçekler konusunda uyaran kişilere karşı saldırgan ve öfkeli davranışlar sergilerler.
Yaşadıkları bu hurafe dolu din, İslam’la henüz tanışan insan için aklının alamayacağı bir kabus olur. Dini Kur’an ve sünnet çizgisi dışında hurafelerle yorumlayan kişiler, kendi ruhlarındaki karanlığı ve şirk düşüncesini Kur’an’a ve Peygamberimizin hadislerine uygulamaya çalışırlar. Din, gerici ve tutucu bir üslup ile tanıtılamaz. Bilim ve sanat dışarıda bırakılarak, baskıyla dini tanıtmak konuyu açmaza götürür.
Kuran’da bildirilen eğitim anlayışının kapsamı oldukça geniştir. Vicdan sahibi her Müslüman, bilimsel konularda kendini geliştirmelidir. Çünkü bilim, evreni ve içindeki varlıkları incelemenin ve Allah’ın sanatındaki kusursuzluğu, yaratışındaki üstünlüğü delilleriyle açıklamanın yoludur. İnanan insanlar kişiliklerini, davranışlarını, konuşma biçimlerini Kur’an’da bildirilen üstün ahlaka yakışır bir hale getirmede gayret ettikleri kadar, bilime dair konularda da kendilerini eğitmelidirler. Anlatılan akıl dışı hurafeler değil, bilimsel gerçekler, karşılarındaki insanın alacağı tebliğde yardımcı olacaktır.
Çok sayıda insan sahip oldukları ön yargılar ve yanlış bilgilerin sonucu olarak gerçek dinden uzaklaşır. Oysa din, dünyanın en kaliteli insanının yaşadığı sistem, dindar insan da dünyanın en akıllı, basiretli, ferasetli, vicdanlı, makul düşünen ve en güvenilir insanıdır. Kur’an, dünyayı en mükemmel şekilde kullanma sanatını insana tarif eder. Kur’an’daki din, inkarcıların Kur’an hakkındaki iftirası olan -haşa- "geçmişlerin uydurma masalları " değil hayatın asıl gerçeğidir.
Fuat Türker, Haber Hilal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.