Zaman Ýçinde Etimolojik Yolculuk
Ýçindeyken deðerini bilemediðimiz; dýþýnda kaldýðýmýzda içini özlemlerimizle, piþmanlýklarýmýzla doldurduðumuz ve bir daha sahip olamayacaðýmýzý bildiðimiz “zaman”… Geçtikçe deðiþen ve deðiþtiren “zaman”ýn içinde, bizler için ‘olmazsa olmaz’ kelimelerimizin hâli nicedir? Gelin, birkaçýnýn zaman içerisindeki seyrine bir bakalým!..
“Askerlikte en yüksek rütbe” için kullanýlan mareþal (mariscalcus) kelimesi bir zamanlar Latincede “at bakýcýsý, nalbant” anlamýnda kullanýlýyordu.
Arapçada çocuk anlamýnda kullanýlan veled ( › velet) kelimesi dilimizde zaman içerisinde olumsuz bir anlam kazanmýþken bu kelimenin çoðul hâli olan evlad ( › evlat) çoðul anlamýný kaybederek “çocuk” anlamýnda kullanýlagelmiþtir.
Eski Türkçede “fena, kötü, periþan” anlamýnda kullanýlan yavuz (yabýz › yavuz) kelimesi zaman içerisinde olumsuz anlamlarýný kaybedip 17. yy.dan itibaren “iyi, güçlü, güzel” anlamlarýný kazanmýþtýr.
Alkýþ kelimesi eskiden “dua, takdis etme” anlamlarýna gelen bir kelimedir.
Sakýn(mak) kelimesi, eskiden “düþün(mek)” anlamýna geliyordu. Zaten bu kelimenin kökü “hesap etmek, saymak” anlamlarýný karþýlayan sa(mak) fiilidir.
Bugün kullandýðýmýz “hile” sözcüðü yerine eskiden al sözcüðü, cennet yerine uçmak, “cehennem” yerine tamu, “günah” yerine yazuk, “akýl” yerine ukuþ, “hemen” yerine terkin, “insan” yerine ir, “iþaret” yerine belgü kelimesi kullanýlýrdý; ama bunlar zaman içerisinde unutuldu.
“Çapkýn” kelimesi, Eski Türkçe döneminde “koþ(mak)” anlamýna gelen çap(mak) fiilinden türemiþtir. Çapkýn da aslýnda “çok koþan” anlamýndadýr.
“Öðrenci, öðretmen” gibi kelimeler, Eski Türkçe dönemindeki ö(mek) fiilinden türemiþtir. Artýk tek baþýna kullanýlmayan bu sözcük “düþün(mek)” anlamýna gelir.
Eskiden “kutu” anlamýna gelen kiz kelimesi, ses deðiþimine uðrayarak “gizli” kelimesini oluþturmuþtur. Kizle(mek) › gizle(mek): kutuya koy(mak) yani sakla(mak) demektir.
Pekmez ile bekçi sözcükleri, ayný kökten geliyor olabilir mi? Eski Türkçede “saðlam, kuvvetli, katý” anlamlarýna gelen berk sözcüðü söz konusu sözcüklerin köküdür. Berkimez › pekmez = katýlaþmaz anlamýndadýr ki pekmezin özelliðini içerir. “-ci” ekini alan “berk” sözcüðündeki “r” sesinin de düþmesi sonucu “bir yeri saðlam tutan, bekleyen” anlamýnda bekçi kelimesi türemiþtir. “Pekiþtirmek, beklemek” sözcükleri de ayný kökten türemiþtir. “Pek” sözcüðü ise “berk” sözcüðünün zaman içerisinde hem anlam hem de þekil deðiþikliðine uðramýþ hâlinden baþka bir þey deðildir.
“Yap(mak)” sözcüðünün bugünkü anlamýnýn yaný sýra eskiden “ört(mek)” anlamý da vardý. Bugünkü “yapýþ(mak)” sözcüðü, bu fiile getirilen iþteþlik ekiyle oluþmuþtur ki “karþýlýklý olarak birbirini örtmek” anlamýný taþýr.
Eski Türkçede kullanýlan iki ayrý “týn” sözcüðü vardýr: Bunlardan biri “nefes almak, durmak” anlamýndadýr ve bugünkü “dinlen(mek)” sözcüðünün köküdür. Diðeri ise “ses” anlamýna gelir ki, bugün “ses al(mak), iþit(mek)” anlamýna gelen “dinle(mek)” sözcüðünün köküdür.
Bundan yüzyýllar önce “canlý olmak, yaþamak” anlamýnda kullanýlan “tir(mek)” fiilini zamanla unutmuþ olsak da o, bugünkü “diri (tirig › tiri › diri)” kelimesinin içinde varlýðýný gizliden gizliye sürdürmektedir. Týpký bir zamanlar “usta, mahir” anlamýný karþýlayan “uz” sözcüðünün “uzman” sözcüðünde; “haberci, sözcü, elçi” anlamlarýný karþýlayan “savcý” sözcüðünün -anlam daralmasýna uðrayarak da olsa- “savcý” sözcüðünde; “asker” anlamýný karþýlayan “sü” sözcüðünün “subaþý, subay, süvari” sözcüklerinde varlýðýný devam ettirmesi gibi…
Görüyoruz ki, kimi sözcükler geçen zamana karþý koyamamýþ, yok olmuþ; kimi ölmemiþ, ama benliðini de koruyamamýþ; kimi hayata tutunmanýn yolunu baþkalarýna hayat vermekte bulmuþ, sahneden çekilerek derinlere gizlenmiþ…
Peki sizin geçen zamana karþý bir planýnýz var mý?.. Eski zamanlarýn deyiþiyle: Sizing keçken ödke karþý bir sakýþýngýz bar mý?
SÝBEL AKBULUT
YORUMLAR
En sevdiðim en merak ettiðim alandýr etimoloji. Sözcüklerin giizemli dünyasýnda yolculuk, onlarýn geçmiþi kökeni hep her zaman merak ederim.
Teþekkürler