ŞİİR… HERKESE
ŞİİR… HERKESE
(Ne Ararsan Bulunur Derde Devadan Gayrı)
Değerli Okuyucular;
Günümüzde şiir seven insan ne yazık ki çok çok azaldı. Teknolojik gelişmeler o kadar hayatımızı istila etti ki; kim bilgisayardan, “VCD, CD Player ” den, İnternetten, TV’den cep telefonundan, arabadan vb… başını kaldırıp da şiir okuyacak, şiir dinleyecek?!
Bu sayıda sizlere daha değişik bir üslupla yazmak istiyorum.
Bilmem başarabilecek miyim, bu yazımı bir ilaç kutusundan çıkan prospektüs (kullanma kılavuzu) gibi hazırlamayı düşündüm bakalım beğenecek misiniz?
Lutfen sizler de öyle okumaya çalışınız.
İçindekiler
Şiirin içinde her türden kelime bulunur. Buna rağmen yine de şiirin kendine has bir dili vardır. Yalnız kelimeleri istediğiniz yere koyarak yazdığınız her metin şiir olmaz.
Konusuna, şekline, biçimine, üslubuna, şairine, yazıldığı zamana göre şiir çeşitleri varsa da bunların hepsi sonuçta kelimelerle yazılmışlardır.
Kısacası şiir kelime demektir, dil demektir.
Saklama Koşulları
Şiiri saklamak son derece basittir.
Yazarak bir özel defterde saklayabilirsiniz.
Kitapta saklayabilirsiniz.
Elektronik aygıtların hafızasında ( Bilgisayar Hard Diski gibi) saklayabilirsiniz. Ezberleyip kendi hafızanızda saklayabilirsiniz. Her halükarda kısa aralıklarla, -en az
haftada bir olmalı- bakıp okumalısınız aksi halde bir fayda sağlamaz.
Tarih boyunca en sık kullanılan saklama yöntemi olarak ezberlemek benimsenmiştir.
Ezberleyerek saklamanın kolaylığından olsa gerek halk şiirimizde hece vezinli şiirler daha uzun süreli olarak saklanabilmişlerdir. Yunus’un, Karac’oğlan’ın, vb.. yüzyıllardır capcanlı yaşamalarının sebebi bu saklama metodunda aranmalıdır.
Âcizane bizim de tavsiyemiz, sevdiğiniz şiirleri ezberleyerek saklamanızdır, vesselam!
Etkileri
Şiir, uygun dozda, uygun zaman ve mekânda alınırsa son derece etkili bir ilaçtır. Tecrübeyle sabittir ki;
İlanı-ı Aşk etmekte kullanılacak en etkili yöntemlerden biridir. İnanmayan denesin demeyeceğim, denemeden önce Kemal Sunal’ın Tosun Paşa filmini izlesin yeterlidir!
Siyasi amaçlı kullanılmaya son derece müsait olup, büyük kalabalıkları coşturmaya bire birdir. Her türlü siyasi gruba hitabeden çok çeşitli şiirler vardır, evelallah!...
Ayrılık acısına, hasret belasına, sevda ateşine, gurbet sızısına iyi gelir.
Sevince, sevilince, mutluluğu, huzuru yakaladığınızı anladığınız anlarda son derece faydalıdır.
Ve dahi ölüm acısına, sevip-sevilmemek korkusuna, her türlü özlemli takılma arzusu-na şiir iyi gelir, gayet etkilidir, efendim!
Birleşimleri
Kelime, cümle, ahenkli ses ve konu bütünlüğünden müteşekkildir.
Her ne kadar son yüz yıldır şiirde konu bütünlüğü olmadığını savuna şairler çıkmış avur zuvur etmişlerse de bunların yazdıkları şeylerin şiir olmadığını söylemek haksızlık olmaz sanırım.
Çünkü, bu tür şiirlerde ahenkli ses yoktur. Her isteyen aklına eseni söylemiştir şiir di-ye ama tutmamıştır. Ezberlenememiş, saklanamamış kısa zamanda bozulup heba olmuşlardır pek çoğu.
Ayrıca şiir öyle bir sanat eseridir ki ayakta kalmak için başka hiçbir sanat dalına muh-taç değildir, olmamalıdır!. Ama bu tür şiirler ya müzik, ya meşhur bir tiyatrocunun okumasıy-la ayakta durmaya, unutulmamaya çalışmaktadır ki bu durum şiirin tabiatına aykırıdır.
Öneriler
Dost ger zehri mar içse olur ab-ı hayat
Hasmı su içse döner elbet zehr-i mara su.
Yukarıdaki dizelerde deniliyor ki eğer dostu yanılsa da yılanın zehrini içse, o zehir dostluğundan dolayı o kişiye zarar vermez. Onun için bir ölümsüzlük suyuna dönüp, ebedi hayat sürmesine sebep olur! Ama eğer düşmanları su içerse deva umarak, o su, onlar için yılan zehri oluverir de hasmını öldürür!
İşte, şiire tam da bu pencereden bakmalıdır.
Şiire dost olmalıyız ki bizim için bir ölümsüzlük bahşetsin, bize hayat versin!
Siz, hayat süren leşler sizi kim diriltecek!
İhtarıyla, gaflet uykusundan uyanalım, hayat bulalım.
Ama eğer şiire hasım kesilirsek, şiir de nedir ki dersek o zaman şiir bizim için bir ilaç olmaktan çok öldürücü bir zehir etkisi yapar.
Kısacası şiiri seversek faydası kesindir.
Şiiri sevmezsek, şiirin bize kazandıracağı hiçbir şey olamaz!
Belirtiler
Şiiri sevdiğinizin belirtileri; sulu, cıvık şakaları yavaş yavaş da olsa terk etmenizden, takım tutmaktan vazgeçerek elinizde şiir kitapları tutmanızdan, ileri safhalarda da kişilere de-ğil düşüncelere, fikirlere kafa tutmanızdan belli olur!
Şiir okuduğunuzun belirtileri; daha düzgün, süslü, usturuplu cümlelerle konuşmaya başlamanızdan, yeri ve zamanı gelmedikçe konuşmaya girmeyip her lafa maydanoz olmadığı-nızdan, konuşunca etkili konuştuğunuzdan, kısa ve kesin cümlelerle meramınızı anlatmaya çalıştığınızdan, az ve öz konuşmalarınızdan belli olur!
Şiir yazdığınızın belirtileri ise; vahimdir dostum!
Bir kere, insanların yüzlerine bakmaktan bile sıkılırsınız biiiir!
Utangaçlığınız o kadar ilerler ki, uzun süre başınızı dik tutup gezemezsiniz ikiii!
Sizi bu halde görenler hemen size bir yafta yapıştırırlar; “aşık mıdır ne?” üüüç!
Bütün bu olanlara nispet siz de aşk şiirleri yazar uzun süre bunları defterinizin arasında saklarsınız. Kimseye göstermek istemezsiniz! Ama hareketleriniz, sözleriniz, bakışlarınız he-men daima sizi ele verir ve bir gün ortaya çıkar: “Ben şairim!” dersiniz.
Artık belirti filan kalmamıştır! Siz açık düştünüz, yandınız dostum!
Gayrı sizi şiir paklamaz biliniz ve de inanınız;
Aşık RUHSATİ’nin şu türküsünü dilinizden düşürmemenizi tavsiye ederim size:
Daha senden gayrı âşık mı yoktur
Nedir bu telaşın vay deli gönül?
Hele düşün devri Âdem’den beri
Neler gelmiş geçmiş say deli gönül!
................
................
Gördüm iki kişi mezar eşiyor
Gam kasavet gelmiş boydan aşıyor
Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor
Gel de bu rüyayı yor deli gönül!
.................
Alınacak Dozaj
Ha! Bu dozaj meselesi mühimdir!
Eğer şiir sevmenin, şiir okumanın dozajını fazla kaçırırsanız yazma illetine duçar olur-sunuz ki, çaresi Lokman Hekim’de de bulunmaz.
Seviyorsanız az sevin! Şöyleee, kıyısından, köşesinden, kenarından yöresinden hafta-da, ayda, yılda bir!... o kadar! Kâfidir efendim!
Okuyacaksanız, dinlenmek amacıyla olsun! Günün hay - huyundan, hayatın telaşından uzaklaşmak için, fazla değil, birkaç günde birkaç şiir okuyup yatın, uyuyun!
Uyuyabilirseniz helaliniz var!!!
Yazmak için dozaj tavsiye edilmez!
Zira, yazmak dozaj aşımına tabiidir!
Talimat – Sınırlamalar
Her ne kadar piyasadaki bütün türleri için sınırlamalar yok dense de bu doğru değildir. Yayınevleri ve şairler şiir kitaplarının satılmadığını bildiklerinden böyle derler. Yani “şiirde sınırlılık söz konusu değildir” lafı tamamen ticari kaygılarla söylenmiş olmalıdır, zannımca.
Ha, şuna açıklık getirelim; yazmakta sınırlılık yoktur, kubbeden habbeye her şey şiire konu edilebilir.
Ama okumakta belirli sınırlamalar vardır elbet, olmalıdır.
On iki yaşın altındakiler ders kitaplarındaki şiirlerle yetinmelidirler, fazlası kafa karı-şıklığı, sonraki yıllarda ukalalık, edepsizlik, gevezelik, terbiyesizlik, haddini bilmemezlik gibi marazlara sebep olabilir!
13-16 yaş tıfılları, yurt sevgisi, tabiat, gurbet, hasretlik şiirleri okuyarak edebiyatımızın güzel şiirlerini tanımaya kapı aralamalıdırlar. Ayrıca kahramanlık, yiğitlik, destansı şiir örnek-lerinin en güzel okunacağı çağlar bu yaş grubunda bulunulan çağlardır, kaçırılmamalıdır.
17 sinden sonra her isteyen her tür şiiri okumakta serbesttir, bir şartla ki okudukları şeyler gerçekten şiir olmalıdır!
Gerçek şiirin ne olduğunu bulmakta herkes serbest olmakla beraber yukarıda birle-şimleri bölümünde okuyucuya yardımcı olabilmek için bazı ipuçları verilmiştir.
Kadın erkek ayrımı olmamasına rağmen, hamile bayanların her konuda dikkat etmeleri gerektiğinden, şiirle ilgilerini de genel dikkat çerçevesinde değerlendirmeleri önerilir. Bu söz-lerimizden hamilelere bir uyarı kastı çıkarılmamalıdır; klinik olarak tespit edilmiş bir mahsuru yoktur şiirin. Hamileliğin her döneminde gönül rahatlığı ile şiir alınabilir, dozaj hatırlatmaları-na dikkat etmek koşuluyla!
Ayrıca kadın ve erkelerde erginlik döneminin de şiirle haşir neşir olmaya engel bir hal olmadığı tespit edile gelmiştir öteden beri.
Bunama ve yaşlılık belirtileri görülenlerde ise şiirin kuvvetli bir tedavi edici olduğu her zaman akılda tutulmalıdır.
Tedbirler, Önlemler
Şu sayacağımız beş sınıf insan şiirden şiddetle uzak durmalıdır:
1- Kafaları kazan kadar olup, beyinleri yumurta kadar olanlar; onlar kendilerini bilir!
2- Heybetli vücutlarının gölgesinden dahi korkan yüreksizler; onlar da kendilerini
bilir! Benim tarif etmeme gerek yok!
3- Dünyaya yemek, içmek, gezmek, eğlenmek, süslenmek, gösteriş yapmak, hava at-
mak için geldiğini zanneden zavallılar ki, onları terzileri, kuaförleri, en çok da aynaları bilir!
4- Dünyaya hep kazanmak, hep almak, asla vermemek için geldiğini sanan ahmaklar;
bunları çevrenize baktığınızda hırslarından, kazanmaya karşı zaaflarından siz de bilirsiniz!
5- Yukarıda saydığım ve sayamadığım pek çok nedenle insanlıktan çıkmış insancık-
lar; ki onları ben bilirim, şiirden kesinlikle uzak durmalıdırlar!
İstenmeyen terslikler olursa
İstenmeyen, beklenmeyen hallerde ya şiirin şairine, bu mümkün değilse şiirden anla-yan bir dosta müracaat edilmelidir! Şiirin şairine başvurmanız pek tavsiye edilmez çünkü şairi tanımak sizi hayal kırıklığına düşürebilir. Şair de sizin gibi etten kemikten bir insandır niha-yet! Siz en iyisi bir bilen dosta arkadaşa başvurun, derim!
Yan Etkileri
Hemen her yaştaki okuyucular için yan etkiler ihtiva etmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu yan etkileri şöyle sıralayabiliriz:
Uykusuzluk, can sıkıntısı, baş ağrısı, ayağa kalkma tiki, saç yolma, tırnak yeme, ayrıca konusuna göre aşırı sevinç veya üzüntüden mütevellit yılgınlık, çılgınlık, bıkkınlık, kırgınlık, hususen yorgunluk, dalgınlık, solgunluk gibi ruh hallerinin görülmesi mümkündür.
Hayal görme ve hayal görmenin ileri safhaları olan halüsinasyon görme bozukluğuna sebeb olabilir. Vatka ki, Mecnun’un çölde Leyla’yı gördüğünü sanması bir şiir halüsinasyonu-dur, tarihi belgelerle sabittir.
Unutkanlık ve yanılgı en önemli yan etkileridir.
Ticari Şekli
Türkiye’de şiir para etmez!. Hiç ticari hayal kurmayın!. Ayrıca pek çok şair aç alavan yaşayıp, perişan ölmüştür. Şair heykeli görürseniz yanılmayın!.
Denmiştir ki:
Şairin;
Yaşarken tuz bulunmazdı aşına
Ölünce bir mermer dikerler başına!
Muttalip TAŞ