HAYAT OKULU BÜTÜNLEME SINAVI
Hayat okulunda okuduğumuz sınıflar yükseldikçe sınavda sorulan sorular da aynı doğrultuda zorlaşıyormuş. Bu sonuca vardığım zaman sınıfta kalmak için vakit çok geç olmuştu, çaresizce sınav kâğıdını önüme çektim ve tek soruluk sınav kâğıdının tam puan değerindeki tek sorusunu okumaya başladım:
“Hedeflere ulaşmak insanı mutlu ede(bili)r mi?”
Oku dostum, yaz dostum… Bir kere öğrenci olarak gelmişsin sen bu dünyaya, öğretmenini ikna edecek cevabı bulmak umuduyla kelimelerle birlikte oynadığın oyuna başlayabilirsin artık…//…//
İnsanoğlu, hayatın kritik dönemlerine uyum sağlamakla görevlendirilmiş bir canlı türüdür, belirlenmiş görevleri vardır: Doğar, büyür, ölür… Hayata uyum sağlama aşamalarında defalarca dengesini kaybedip tekrar dengeye kavuşur ki aslında bu durum onun genel bünyesinde bir dengesizliğe sebep olur…
Ömrünün yarısını eğitim(!)-öğretim kurumlarında geçirirken ilk defa farkına varır kendisine hedefler koyması gerektiğinin… Bir sonraki eğitim kurumunun en iyisine ve kendisine en uygun olanına(!) ulaşmaktır belirlenen ilk hedefler ki bunlar okullardaki rehberlik servislerinin bir işlev kolunu oluşturmaktadır zaten…
Hayattaki ilk önemli hedefine ulaşır insanoğlu ya da ulaştırılır bir şekilde… Hedefe ulaşmanın oldukça kısa süren mutluluğunda kendisine yeni hedefler koymanın daha çok mutluluk getireceği konusunda inandırır kendisini ve yeni bir hedef listesi hazırlar hemen. Bir sonraki eğitim-öğretim kurumu kalmadığı vakit, olduğu konumdan daha yükseklere ya da daha az sayıda insanın ulaştığı yüksekliğe ulaşırsa mutlu olabileceğini umut eder ilk olarak…
Ne demişler: “Bir dilek tutarken dikkat edin; çünkü gerçekleşebilir…” Ne demişlerse doğru demişlerin ışığında yine ulaşır hedefine insanoğlu, ancak beklediği mutluluk daha çalmamıştır ruhunun bekleyen kapısını…
Yükselecek yer kalmadığı zamana denk gelir insanoğlunun hedefleriyle uyuşmayan ancak çoğu kişinin “Bu teklifi nasıl reddedebildin?” sorusuna karşılık gelen teklifleri elinin tersi diye tabir ettiğimiz hareketle itivermesi. Belki o zaman doymak bilmeyen ruhumu doyururum mutluluğa diye düşünmesinin de sonuçsuz kalacağını öğrendiği zaman tekrardan koyulur yeni hedefler listesi hazırlamaya… Ne demişti rehberlik servisindeki, hayatında bir çiziklik iz bırakan öğretmen: “Mutlaka hedefleri olmalı her insanın bu dünyada, yoksa başarılı olamaz, dolayısıyla mutlu da olamaz…” Vardır söyleyenin bir bildiği, artık yeni hedefler türetmeli…
Farklı alanlarda ulaşılması çok zor hedefler koyulursa belki mutluluğu bulabilirdi insanoğlu hedefine ulaştığında… Bir şiir yarışmasında birinci seçilecek şiiri yazmış olmak, herhangi birisinin kahramanı olmak, ruh ikizini bulup mutlu bir evlilik yapmak, hiç tahmin edilmeyen bir gruba başkanlık yapmak, iletişim kurulması bile hayal olan bir kişiyle sıkı dost olmak, beklenmeyen bir görüşmeye katılımcı olmak, sözünün dinlenmesi gereken insanlara kendi sözünü dinletmek, bir hayat kurtarmak, buraya kadarmış denilen bir tehlikeden paçayı kurtarmak, imkansız olaylar için ikna edilmesi imkansız kişileri ikna etmek vb…………
İnsanoğlundan bahsediyoruz sonuçta, hayat mücadelesi uğruna dengesini kaybeden insanoğlundan… İnanması güç de olsa, bir paragraf değil de on paragraf ulaşılması zor hedef de yazsak yine de hepsine bir şekilde ulaşıyor insanoğlu…
Öğrenmesi gerçekten çok uzun zaman almış da olsa sonunda kendini gerçekleştirmeyi başaran insanoğlu bir sonuca ulaşıyor hayatta ve şöyle yazıyor önündeki sınav kâğıdına:
Gerçekleştirdiğimde mutlu olabilirim düşüncesiyle kendime onlarca hedef cümlesi hazırladım hayatım boyunca… Hedeflerime ulaştığım zaman, “bu kadar çabuk ulaşabildiğime göre kendime basit hedefler seçiyorum” düşüncesiyle imkânsız hedefler belirleme girişiminde bulundum. Şans faktörünü çantamın içine saklayarak çıktığım hayat yolunda, hazırladığım imkânsız hedefler de bir bir gerçekleşmeye başladığı zaman fark ettim düşündüklerimin yanında düşünmediklerimin bile gerçekleştiğini…
Hedeflerin tükenmeye başladığı zamanda başladım insanları gözlemlemeye… Farklı alanlarda gerçekleştirilen hedeflere sahip olmak büyüdü de büyüdü insanların gözünde. Ortaya çıkarılan ürünler ya da gerçekleştirilen eylemler alışkanlığın verdiği kısır döngüyle sürekli ve üst perdeden övülmeye başlandı insanlar tarafından. Bu durumun mutluluk getirmesi beklenirken beklenen olmadı yine… “İnsanların benim yaptıklarımı beğenmesinden çok beni acımasızca eleştirmelerini beklerdim.” diye düşünen bir insan belirdi bünyemde…
Mutlu olmayı ümit ederken, dileklerimin ve hedeflerimin gerçekleşmesiydi aslında beni mutsuzluğa sürükleyen… Şimdi ise her şeyin anlamsız geldiği dönemdeyim belki de, bütün bu olanlara sesimi çıkarmama sebebim ise yeni bir hedefimin daha gerçekleşecek olmasından doğan korkumdur…//…//
İnsanlar vardır hayattan beklentileri olan; hayatlar vardır insanlardan beklentileri olan… Her iki durumda da mutluluğa ulaşmak oldukça zordur aslında, çünkü beklenti dâhil edilmiştir bir kere işin içine… Başarının elde edilmesi ne yazık ki insanı mutluluk sonucuna ulaştırmıyordu. Mutluluk, ulaşılması güç olan hedeflere ulaşamamak ancak ulaşma umuduyla yaşamaktı aslında…Soru: “Hedeflere ulaşmak insanı mutlu ede(bili)r mi?”
Yanıt: Hayır’a çok yakın bir seviyede beliren belirsizlik durumu…
Pelin…
(2010)
YORUMLAR
Güzel felsefik bir çalışma. Dil ve anlatım son derece güzel. Bu anlamda özenle çalışmanızdan anladığım odur ki tam bir yazın aşığısınız. Sanırım hiç bir çalışmanızda daha az bir özenle karşılaşmayacağız. Tebrik ediyorum bu başarılı çalışmanızı. Saygımla...
pelin
Beğenmeniz beni çok mutlu etti...
Hayat- hedef ve sonuç...
Asla sonu gelmez soru ve cevaplar.
Hayat sınavlardan ibaretse zaten soruları da muhakkak olacaktır.
Cevapları ise içimizde gizlidir aslında da biz, bize öğretilenleri yaşadığımız için biraz geç keşfederiz cevabı. O zaman da iş işten geçmiştir çoktan.
Mutluluk mu?
Nefes alıp verebilmemiz bile bir mutluluk sebebi aslında, ama biz farkında değilizdir.
Güzel bir çalışmaydı.
Tebrikler...
pelin
Haklısınız aslında, mutluluk elimizi uzattığımız zaman yakalayabileceğimiz uzaklıkta, sorun bizim o eli bir türlü uzatamayışımızda...
Çok teşekkür ederim güzel ve etkili yorumunuz için...
" Soru: “Hedeflere ulaşmak insanı mutlu ede(bili)r mi?”
Yanıt: Hayır’a çok yakın bir seviyede beliren belirsizlik durumu…"
İnsanları mutolu edeyim derken içindeki çocuğun saçları tek tek dökülür... Sonrası yüreğine yağan karların onu unuttuğunun verdiği üşümüşlüklerdir...
Çare... Mutluluğu bütünü ile keşfetmek hem kendine hem insanlara yağdıracak gücü keşfetmek...
Bugün okuduğum en güzel çalışmalardan ikincisiydi...
Tebrikler...
pelin
Keşke mutlu olmayı en başından öğrenebilseydik...
Ve keşke hayatta hiç keşkeler olmasaydı...
Güzel, anlamlı ve etkili yorumunuz için çok teşekkür ederim...
Mehtap ALTAN
Kimbilir...
sevgiler...