ŞAİRİN EVİ
Büyük ve ölümsüz usta şair Yunus Emre, şiirlerinde hayat felsefesini çok anlamlı bir şekilde yorumlayarak insanlığa ışık tutmuştur:
“Yalancı dünyaya konup göçenler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Üzerinde türlü otlar bitenler
Ne söylerler ne bir haber verirler.
Kiminin başında biter ağaçlar
Kiminin başında sararır otlar
Kimi ma’sûm kimi güzel yiğitler
Ne söylerler ne bir haber verirler.”
“Yalancı dünyaya konup göçenler “söylemeseler ve haber vermeseler de, ölmez eserler bırakanlar hep yaşarlar gönüllerde,dillerde ve eserlerde.
”Açın pencereleri açın
Akdeniz’de sabah oluyor”, diyen ve şiir sanatının deniz kıyısındaki sesi olarak değerlendirilen şair Ece Ayhan, 1931 ‘de Datça’da doğdu.Orta öğretimini Ankara’da tamamlayarak Siyasal Bilimler Fakültesinden mezun oldu. Bir süre kaymakamlık görevinden sonra 1954 yılında “Türk Şiiri “dergisinde şiirleri yayımlanmaya başladı. Kendine özgü konuları ,dili ve anlatımı ile Türk edebiyatının 1956-57 yıllarında “İkinci Yeni” akımının önde gelen isimleri arasında yer aldı.2002 yılında aramızdan ayrıldı.
Şair Ece Ayhan’ın çocukluğunun geçtiği ve belirli dönemlerde yaşadığı Eceabat’taki evi gazete haberlerine göre yıkılıp gitmiş.
Şairin mezarının bulunduğu Çanakkale ili Eceabat ilçesi Yalova Köyü muhtarı çalışmış çabalamış ilgililere durumu yazmış ,anlatmışsa da bir çözüm bulunamamış.
Şairin evi yıkılman onarılıp korunsa ve müze haline getirilse ne güzel olurdu.
Her yere para bulan ilgililer şairin evine onarım parası bulamamışlar.Şairden ve şiir sanatına gönül verenlerden utansınlar.Şair ölse bile şiirleri ayakta selamlar insanlığı.Şair ölmez ,evi yıkılsa da şair yıkılmaz.
Ne yazık ki ülkemiz de şair,yazar, ressam,müzisyen, ozan ve halk sanatçılarının evleri ihmal edilir. Birkaç örnek dışında bu konu kendi haline bırakılmıştır.
Şairler,yazarlar, tüm sanatçılar doğdukları ve yaşadıkları köy, kasaba ve kentlerin temsilcileri,övünç kaynakları,kimlikleri, kalıcı kültür değerleridir. Resmi ve özel kurumlar bu değerleri korumalıdır.Özellikle yerel yönetimler yörelerindeki bu kültür kaynaklarına sahip çıkmalıdırlar. Evlerini müzeye dönüştürmeli, isimleri yollara,paklara,okullara,kültür yapılarına verilmelidir.Ünlü sanatçılar kentlere onur,gurur ve ün katarlar.
Türk Cumhuriyetlerinde ve topluluklarında bu konuya özel değer verildiğine yakından tanık oldum.Örnek bir davranış olarak kendilerini kutladım.
Ünlü şair Şemsi Belli bir şiirinde şöyle diyor:
“Dedem bu toprakta yatar hemşerim
Dedeme “Hasan Ağa “ derlerdi
Ben de bu topraklarda büyüdüm
Benim derdim bu toprakların derdi.”
Doğdukları toprakların gurur ve onurları olan ve doğduğu topraklara vurgun şairlerin,yazarların,sanatçıların evlerini koruyamayanlar,o evleri şairlere yakışır bir şekilde müze ve kültür , sanat ,edebiyat evi olarak değerlendiremeyenler ellerini şakaklarına koyarak düşünmeli,düşünmeli ve göz yaşı dökmeliler. Her ne kadar eserleri yaşasa da şair, yazarlar ve sanatçılar, esas olarak evleri öldükleri zaman ölürler bence.
YAHYA AKSOY
YORUMLAR
çok değerli bir yazı yine çıkmış kaleminizden. insanoğlu unutmayı pek sever...kimilerinin ya öldükten sonra kıymeti artar, kimilerinin ise hiç...düşündüren ve gerçeklerle yüzleştiren bir yazıydı.
bu değerli yazınızdan dolayı sizi kutluyorum. saygılarımla.
ipekyolu
ilgi ve katkılarınıza çok teşekkür ederim.
Bu yazıyı tüm şairlere adadım.
saygılar,başarılar.