KURNALAR ve TURNALAR
Halk kültürümüzde sembol olmuş kaynaklar vardır.Bunların türkülerimize yansımış en önemli olanları kurnalar ve turnalar.
Hasretin,özlemin,sevginin,aşkın,haberin, kalbin sesi ve sembolü olarak kullanılan sözcükler, şiirleri, türküleri ve öyküleri donatarak insandan insana taşırlar.
Dağ başlarında ve yamaçlarında derin toprak altındaki su kaynaklarından çıkarılan ve gürül gürül,şırıl şırıl bir kurnadan akan soğuk sular koyunlara,kuzulara,çobanlara,yolculara ve doğa ile insana sevdalı olanlara serinlik verirler.
Ozanların , “Bu çeşme ne güzelmiş su içecek tası yok
Kırma insan kalbini yapacak ustası yok “ diye dillendirdikleri çoban çeşmeleri yol kenarlarında akar da akar.
Bingöl yaylasında koyun sürülerini otlatan çobanlara “gönlünü yayla eden “ünlü şair Kemalettin Kâmu çobanları düşünürken ,başka bir ünlü şairimiz Cahit Külebi de bir avuç suyu ile insanı serinleten Erzurum yakınlarında Kop Dağı başında bulunan ve serçe parmak kalınlığında akan çeşmeyi şiirine taşır.Çeşmenin dili şairin dili olur. Yıllar önce ben de Kop Dağı’ndaki çeşmeden içtim ve serinleyerek şairi düşündüm.
“Kop Dağı’nda bir çeşme var
Serçe parmak kalınlığında suyu
Akar da akar….”
Çeşmeler yolculara ve çobanlara serinlik verirken, şairlere de ilham kaynağı olurlar.
Kurnalardan akan sular temizliği, sadeliği, duruluğu,serinliği sağlarken , ressamlara, şairlere duygu kaynağı olmaya devam eder.
Şelaleler yükseklerden çağlayarak inerken insan benliğindeki yorgunluğu, durgunluğu,hasreti,ilhamı ve özlemi de berberinde taşırlar.
Bir zamanlar Üniversite yıllarımda okul arkadaşlarımızla birlikte Tortum Şelalesi’ne yaptığımız gezi sırasında gürül gürül çağlayarak etrafındaki bütün canlı cansız ne varsa serinleterek ıslatan şelaleyi göstererek ;
Oturun bir şelale başına yorgunluğunuz çıksın ve dünyanız değişsin, demiştim.
Turnalar da öyle, liderleri önderlinde değişik yerlere katar katar uçan turnalar mevsimlerin değişeceğini haber verirken,bir yandan da gönüllerin sesine elçi olurlar.
Gönül çağrılarını mektup olarak kanatlarına yada gagalarına alarak uzaklara taşırlar.
Hasret gidermek için gelecek mektubu yada yolcuyu getirmekte geciken kara tren için söylenen ,” Kara tren gelmez mola,
Gurbet ele yar yolladım
Mektubunu salmaz mola ?” diye seslenen türkülerin yerini,
“Uçun kuşlar uçun doğduğum yere,
Anadan,babadan ,yardan bir haber yok mu? Diyen seslenen türküler alır.
Halk ozanlarımızın türkülerinde ve destanlarında yer alan TURNALAR yolcu kervanları yerine sembol olurlar ve Tarihi Kral Yolu’nu ve Tarihi İpek Yolu’nu dolaşırlar.
Si-An’dan Tiran’a TARİHİ İPEK YOLU kitabımda bütününe yer verdiğim TURNA TÜRKÜSÜ’nden kısa bir alıntı bile bunu çok anlamlı olarak anlamaktadır.
“Üç turna kaldırdım Yozgat dağından
İzin aldım paşasından ,beyinden
Kerkenez belinden Çavuş Köyü’nden
Ilıca hamama konun turnalar
Gemerek’ten kalkınca uğrun düz yazı
Önünüze gelir de Mudras’ın boğazı
Aşörme yoçlu da Kaynar’ın düzü
Bir gece Kaynar’da kalın turnalar…”
Ne yazık ki !son yıllarda kurnalar akmaz,turnalar uçmaz oldular.
YAHYA AKSOY