- 458 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aiti Eştirme 45
45-] Ve de bu halksak olacakla toplumla uyuşmazlıkları ’koy insan hakları içine’, demedi sorumsuzluk mantığı ile hem kör dövüşü yapmaktalar, hem kayıkçı dövüşü yapmaktadırlar. Üstelikte sapla samanı da, alabildiğine karıştıran "Tamekse at sepete" mantığı uygularlar. Etininse olacaktan inanç olacaktan, ne varsa, demokrasi içine, insan hakları içine atarlar. Halbuki insanların etniklik ve inançları olduğu için değil de, toplumlar olduğu için insanların sağlık, sigorta, eğitim vs. gibi karşılanır hakları vardırlar.
Toplumların bunları sağlayamadığı dönemlerde, bunlar hemen hemen hiç yoktu. Ama insanların etnikti inanç anlayışları hep vardı. Oysa etnik yapılar ya da inançlar; toplum olduğu için toplum için de var olan bir insan hakkı değildirler.
Bunlar, uygarlık var eden insanlığın, etkin eylemli süreç eşmeleri boyunca kullanımdı, gelip geçici bir yol durumudurlar. Çoğu sosyal haklar genelci insan hakları içinde bulunursa da, bu öznel kişisel sosyal grup hakları genelci bir hak gibi toplum alanın kullanım içinde sağlayıştı haklar düzeyinde görülmez. Kişinin de bu özeline, müdahil olmadıklarınca karışılmaz.
Böylesi toplumlar sözde öyle bir demokratik yapı içindedirler ki, buralarda toplumsal kültür yerine, halksak popüler kültürler yeğlenir. Ve aşırı etnik yapı içinde, aidiyetti tutumlu, özgürlükler (!)içinde olurlar. Öyle demokratiktirler (!) ki bir halk etnikçi yapı olan feodal yaşam, vahşice ve alabildiğine özgürlükle demokrasi içinde sürer! Feodalizm düzlemine denk olan töreler, gelenekler, hatta bunları halk bilincine mıhtı çakılmayla kazıyan TV dizilerini endamı aks ettirirdeler! Bunlardan sözde kimlikler oluşturulmaya başlarlar!
İşte bu ülkelerin sorunu demokrasi değil demokrasi izliksizliktir. Demokrasi olmayanı, demokrasi gibi görüp sağlamaktır. Demokrasi olanı ise keenlem yekûn mesabesinde göstermektir. Böyle olunca, o toplumun siyasi korkuları da başlayacaktır. Böyle etnik feodal yapılara, toplum; korkularından dolayı yatırım da götüremez. Ve bir kısır çembere girilir tabi. Böylesi etnik yapı, daha da atomiğe ayrışan, etnik kültür(!) hakları da isteyecektir. Sormak lazım, etnikti, aşireti aile boyu kültürdü de, bu insanlığın toplumsal kültürleri ne? Evrensel kültürleri ne?
Bir adım ilerlemenin sonrası ve gereği, ikinci üçüncü adımdır. Yani toplumlar ata soy oluşun etnik aidiyet yapılarını süreçle aşmışlar. Ve bugünkü bilinen toplumsal yapı aidiyetliğine gelmişler. Halkları bu tür aidiyetlikle, buradan da Yunus Emre oratoryosunu dinleyen, Sabastiyan Bach konçertosundan hiç değilse haberlidirler.
Oysa böyle etnik ayrışan ve daha da etnik diyen halklar; 13 yaşın bir evlilik yaşı olmayıp da, daha henüz 22’li yaşlara değin, bir eğitim yaşı hakkı olduğunu, asla bilmezler. Bu inançlarının ve etnikçi kültür anlayışlarının gereğidir. Toplumsal kültürlerinde bunlar yoktur. Ama bu türden demokratik(!) etnik haklarını, töre sarmalı içinde doya doya, yaşarlar!
Burada en büyük gaf toplumundur. Böyle topluların demokrasi işlememiş, demokrasisi tersten işlemiştir. Hiç demokrasi kavramı içinde olmayan bir halksak yaşayış, demokrasi gibi işletilerek, kişisel olanlara, zümreye, oligarşik yapının hırs ve tamahlarına, toplumun girişmesi heba edilmiştir. Ya da yine demokratik siyasi yükümlülüğünü işletemeyen siyasi güçler, toplumu ırkçı yapı ile sürece sokma gayretine götürmüştürler.
Mevcut topumların bir özelliği olan üretimsek başarı ve rekabetçi olma yapıcılıktı tutumlarını hala, ırki özelliğe indirgeyen gericiliklerin rekabet ve yarışı olan kısır çekişmeler düzeyine düşürmüşlerdir. Hatta insanları vatan haini sayacak kadar da bilinç dışılıkla davranmışlardır. Başarıda, başarısızlıkta, uygarlıl da, ırkın değil, toplumun gücüdür. Toplumsa üretimsek olacakla öznel uzman emekle ve nesnel teknolojik bilgiye dek olanların ilişkileşilen örgütlenmedir.
Görülüyor ki böylesi toplumların sorunu, etnik kültürün demokratik açılımı (!) değildir. Aksine halkı etnik, feodal, gerici ve ayrımcı kültürler içinde uzun süredir, fazlası ile yaşatır olmalarıdır. Sorun çağı ve toplumu, toplumsal bilinci, toplumun aidiyetliğini, evrensel aidiyetten olunuşu kavrayamamaları sorunudur.
Değilse kişiler evinde özel yaşam alanında ata soyuna, mum diksin, istediği kadar ibadet etsin, istediği dilini kullansın. Ama toplumsal olanında bilincinde olsunlar. Sözün gelişi 13’lük kız ile evlenilebilir diye cevher yumurtlamasın! 15 yaşındakine devlet evlenme hakkı versin gibiden gerici etnik baz içindeki tutumları, topluma, bunlar bizim kültürümüz de vardır diyecekle dayatmasınlar.
Güncel toplumun kültürü içinde, eğer 13 yaş eğitim çağı oluşuyla, bir insan hakkı ise, bizim kültürde, bizim inancın içinde 13’lüklerle evlenilir, bu âdeti sünnettir; bu insan hakkı ve insanın evlenme özgürlüğüdür gibi disipliner olmayan; toplumsal, bilimsel, içermeleri olmayan, hastalıklı ifrazları fikirdi diye başlatılan bir evlilik yaşı, asla tartışılır bile olmamalıdır.
Bu kişinin, yani 13 yaşındakinin bu yaşta evliliğinin değil, eğitim hakkının sağlanması, demokrasinin gereğidir. Sözde bazı profesörler bile, bunun bir kadimi kelam kültürümüz olduğunu, savunabilmektedirler! Sormak lazım insan yemekte bir zamanlar bizim (genelde insanlıktı)kültürümüzdü! Şimdi biz, kültürümüzdü diyerek insan yiyelim mi?
Sonuç olaraktan, aidiyet olgusunun, kişilere kazandırdığı meşruiyetiler vardır. Bu meşruiyetiler içinde, halk onaylı yapabildikleriyle, cahil ve kendini bilmezlikler güruhunun, güruh aşışlarlan kutsalın siperi içinde, canilik yapmaktalar ve kutsalı cinayetlerine de, sanal bir gerekçe yapabilmektedirler.
Böylece ikiyüzlü olacaktan da kutsalın ardına gizlenmeyi, sanal, ucubedi vehimlerine de, tutamak yapa bilmektedirler. Bir çeşit çarpık algılardan, kafadan yaratılan sanal put algılarla, kişiler donatılmışlardır.
Şifrelenmiş sözcüklerle, güruhları aktif eştirip harekete geçirirler. Harekete geçişle güruhun yaptıkları sanki bir meşrulukmuş gibi algılanır. Güruhun coşkusu, kendisini toplumsal ittifakın meşru kurumları yerine koyacak denli kıytırıktır.
Ve güruhun bu eğilimi, genellik psikopat davranışına dönüşebilme olasılığını her zaman taşır. Ve bunlar kullanılabilir, manipüle edilir de, olabilmektedirler. Ne yazık ki, her halkın bu tür acınası dram durumları vardır. Bir toplumda, belli zekâ seviyesinin altıdakilerden oluştu hareketle yapılan vahşeti üslenecek sosyal kültür eğitimli güruhtu failleri, her daim olacaktır!
Sürecek
Bayram Kaya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.