BİR GÜN BENİ ÖZLERSEN BÖLÜM 16
Bölüm 16
“Melek şimdi işimize bakıyoruz”
Eski kazakları çıkarıp yenilerini dolaba yerleştirdiler. Valizi sonuna kadar boşaltmıştı. Melek içini dışını temizledi.
Ayşe gülüyordu
“Ne gülüyorsun?”
“Hiç, ben senin ne için öyle yaptığını biliyorum”
“Bak Melek, sen o,l Kamuran olsun, aradığınızı bulamazsınız boşuna uğraşmayın”
“Ay şuna bak ne arayalım kız”
“Melek boşuna saklama, ikiniz de tetiktesiniz biliyorum. Benim içtiğim ilaçları arıyorsunuz ama boşuna, size sabredin diyorum, beni anlamak istemiyorsunuz” işleri bitmişti.
“Bu senin kuruntun, niye senin içtiğin ilaçları arayalım ki? Sana da iyilik yaramıyor, ben gidiyorum”
Gülerek ayrıldı Melek.
Ayşe, eski eşyaları valize yerleştirdi, ortalığı toparladı, sonra kız evine gitti “ bakalım ne yapıyorlar” diye.
Ayşe’yi görünce “hoş geldin” dediler.
Nine, dede biraz huysuzdular. “bu ne hazırlık? Ne gereği var. Bir söz demi ne olacak, mayısta çok erken” diye söyleniyorlardı.
Ayşe yanlarına oturdu Dilinin döndüğünce bu iki ihtiyarla konuştu.
“Ne olacaksa olsun bitsin, uzarsa gelip gidilecek. Hem masraf, hem de laf olur, söz olur, en iyi iş çabuk olan iştir”
Ayşe’yi çok seviyorlardı. “Eh, sen istedin, senin dediğin olsun bakalım. Senin için laf etmeyeceğiz”
Ayşe, kızı annesini alıp, kendi evine getirdi Aldıklarını gösterdi. Kızı giydirdi, elbise tam gelmişti.
“Ayşe Hanım, sana ne diyeyim, sadece dua et, sadece dua et”
“Biliyorsun bütün dualarımız sana. Haydi bakalım, akşam oluyor, işimiz çok. İkram ne yapacaksınız ?”
“Bir şeyler hazırladık”
“Çok insan çağırdınız mı?”
“Eh, akrabalar, yakın komşular, nişan dedin ya bir daha yapmayız”
“Düğüne de az var. İyi, ben sonra gelirim, kız burada giyinsin. Evdekiler görmesin sürpriz yapalım”
Anlaştılar. Ayakkabılardan biri tam gelmişti.
“Diğer iki ayakkabıyı, köyde iki kız var, onlara verelim”
Akşam olmuştu. Kız evine misafirler gelmeye başlamıştı. İhtiyarlar bir odaya oturdu. Gençler bir odaya toplandı. Ayşe geç gitti. Kızı giydirmiş birazcıkta süslemişti çok güzel olmuştu. Ayşe de, ilk defa kendine böyle ihtimam göstermiş, Kamuran’ın beğendiği buluz ile pantolonu giymiş, kıyafetine uygun küpe ve aksesuar takmıştı. Çok hafif makyaj yapmış ve saçını toplamıştı.
Nişan olacak kız çok heyecanlıydı. Ayşe’yi öyle görünce “amanın ne kadar güzelsin” demekten kendini alamadı. İlk defa böyle bir Ayşe görüyordu. Ayşe gülerek “ sende güzelsin, haydi gidelim herkes geldi “
Kamuran meleklerle gitmişti. Ela da buradaydı, nişan için gelmişti. Hafta sonları gidiyor, pazartesi geliyordu. Bu gün pazardan gelmişti. Köy nişanı nasıl oluyor diye merak ediyordu. Misafirlerle birlikte kız evindeydi. Ayşe ve kız gelince herkes şaşırdı, tanımakta güçlük çektiler. “”Siz ne oldunuz böyle” diye. Ayşe’yi tanımak mümkün değildi. Şimdiye kadar gördükleri mütevazı kız gitmiş, son derece zarif, şık ve çok güzel bir kız gelmişti. Kamuran gözlerini alamıyordu. Büyükler konuşmaya başlamışlardı. ALLAH’IN emri koyulmuş, istemeler bitmişti. Şerbetler içileceği zaman pasta geldi. Herkes şaşkın. Ayşe muhtarı çağırdı “bak baba” deyip yüzükleri verdi. “ bunlar takılacak” Muhtar Ayşe’ye bakıp
“ Nasıl olacak”
“Ben oğlanla kızı ortaya getireceğim, sende yüzükleri takacaksın, Bak pasta geldi, bu şehir işi olacak, çocuklar pasta kesecek”
“Eh kızım, sen ne dersen o olur” sonra Ayşe’ye bakıp “sen ne oldun böyle?” demeden edemedi.
Ayşe gülümsedi Kamuran’a, oğlanı getir diye işaret etti. Kendide, kızı alıp ihtiyarların odasına girdiler. Herkes şaşkındı “bu ne?” diye birbirilerine bakıyorlardı.
Muhtar
“Sayın misafirler Ayşe kızımızın isteği üzere, kızımız ve oğlumuza nişan yüzüklerini takacağım.”
Tepsiye konulan yüzüklerin birini oğlana, birini kıza taktı.
“ Hayırlı olsun, Allah tamamını getirsin” diye dualar ederek kurdeleyi kesti. Ayşe de, kızın kulağına küpeleri taktı. Tebrik etti, garsonlar pastayı getirmişti, üç katlı büyük bir pasta idi. Çok güzel süslenmişti. Pastayı Ayşe ve Kamuran’ın yardımı ile kestiler alkışlar arsında. Pasta kalktı, gençler el öptü. Ayşe pastanın yanına gitmişti, Kadir’de bol bol resimler çekmiş gece güzel geçmişti. Herkes Ayşe’ye gıpta ile bakıyor, dualar ediyordu. İlk defa böyle bir nişan olmuştu. Nişanlılarsa ayrı mutluydu;
Ayşe ye
“ALLAH ne muradın varsa versin” diyorlar. Ayşe’de k gülümsüyor “amin” diyordu.
Bir ara Ela’ya dönüp;
“ Nasıl buldun köy nişanını?” diye sordu.
“Eh güzel oldu” kıskançlığı belliydi.
Kamuran’sa gözlerini Ayşe den ayıramıyor devamlı onu izliyordu. Geç vakit her kes dağılmış, Ayşe, Kamuran ile kalmıştı.
N ve dede “ sen ne yaptın kız? Bize, köyde laf mı ettircen” diye söyleniyorlardı.
“Kimse laf edemez, keşke bizimde böyle olsa derler”
Yaşlı insanlar bu hazır cevap kıza kızamıyorlardı. Anne baba ise çok mutlu ve sevinçli idiler.
Ayşe ye “ senin hakkını nasıl ödeyeceğiz?” diye sorup duruyorlardı.
Ayşe gülümseyerek “ bir çay demleyin içelim ödenir” deyince hemen çayı koydular.
Kamuran “ bu çay nerden çıktı?” gibi baktı.
“İçim üşüdü, ısınayım diye, şimdi evde soğuktur.
“Evet, bu gece üşüdün, üstün ince” deyip yeleğini çıkardı Ayşe ye giydirirken “bunu daha önce yapmalıydım” diye söylendi.
“Sağ ol “
Sobaya odun atıp, biraz daha oturdular.
Ayşe “ artık benim görevim bitti. Bundan sonrası sizin ama eşyalar bana ait. Evine göre alınacak. siz çeyiz olarak yapabildiğinizi yapın”
Kızın babası ;
“Ayşe Hanım, nasıl eşya” dedi.
“Bakın yatak odası, oturma odası ve salon yani büyük eşyalar bana ait. Siz yorgan, yataklarını yaparsınız”
“Aman kızım” dedi nine “ burada mobilyamı var?”
“Olacak ninem olacak, ben, bu çocukları çok seviyorum. Ev bitsin hepsi olacak. siz merak etmeyin tamamı, anlaştık mı?”
“Sen bilirsin” dedi. “ Sen nasıl dersen, bu gece bizi gene şaşırttın”
“Hiç önemli değil. Şimdi bize müsaade, artık gidelim. Bundan sonra benim işlerim çok. Karneler yazılacak, iki hafta var tatile. ” Gelemem ama bir şey ihtiyaç olursa yine konuşuruz “
İyi geceler dileyip yola çıktılar. Eve yaklaşınca Kadir Bey kapıda karşıladı;
“Yenimi geliyorsunuz?”
“Evet” dedi. Ayşe üşümüştü konuşamadı.
“Girin, içersi sıcak”
“Girersem çıkamam, bu gece çok üşüdüm”
“Burada yat” dedi Melek, kapıdan bakıp “hadi hadi içeri, hasta olacaksın”
Girdiler, saat bire geliyordu.
“Of” dedi Ayşe “yarın okul var, saatte geç oldu”
“Olsun, dersler bitti, karne yazacaksın” dedi Kadir bey. “Onu da yazarsın sıkma canını . Aferin kız, çok güzel nişan yaptın, dostlar sevindi, düşmanlar çatladı”
“Kimmiş düşmanlar? Hepsi güldü.
Kamuran “ ben gidiyorum” diye ayağa kalktı.
Melek, Ayşe’ye “ sen kal, sobanın yanında yat, gitme soğuk eve, sana pijama vereyim”
“Eh kaldım, evim çok soğuktur şimdi”
Kamuran’ı uğurlayıp, Melek’in verdiği pijamaları giydi. Bol gelmişti, haline güldüler. Kadir bey yatmış, Melek de, Ayşe’nin yatağını hazırlamıştı, sonra yanına oturdu.
“Kız sen neymişsin de biz bilmiyormuşuz “
Neyi bilmiyormuşsunuz?”
“Bu gece gökteki ay gibiydin, güzelliğin aydınlattı ortalığı “
“Atma, ben aynı Ayşe’yim, sadece kıyafet değişti”
“Biliyor musun, bazıları senden gözlerini ayıramadı “
“Kimmiş onlar?”
“Birisi sevgiden, birisi ise hasetten”
Ayşe gülümsedi “ hadi ben yatıyorum, yoruldum, sabah görüşürüz”
Ayşecik o gece çok mutlu uyudu.“Birilerini daha sevindirdim ya, bu bana yeter.
O günden sonra bir arya gelemediler. Ayşe not vereceğim, karne yazacağım diye epey uğraştı. Çocuklar küçük, onları kırmak istemiyor ama iyi not verip de şımarmalarını da istemiyordu. Kamuran ile de az görüşmüştü. Bir hafta sonunda beraber diler. Sonra yine işine dalmıştı. Okulun kapandığı gün gidiyordu, biletini aldırmıştı, gece yolculuğu yapacaktı. “Sabah İstanbul’dayım” diyordu. Günü biraz okulda, biraz evi toplamakla geçirdi. Hiç eşya götürmüyordu. Akşamüzeri Kamuran, Kadir, Melek götürdüler garaja. Tanıdıklara Allah’a ısmarladık demişti. Muhtar ağlamış “ biz sensiz ne yapacağız?” demişti. Yaşlı adama sarılıp” iki hafta çabuk geçer” Garajda Melek de sarılmış “sensiz geçmez bu iki hafta” Kadir bey de “seni özleyeceğiz Ayşecik” diye sarılmıştı. Kamuran’a elini uzattı hoşça kal diye. Kamuran tuttuğu eli bırakmadı “ sensiz bu günler geçmez bizi unutma olur mu ?”
“Yok unutmam”
Kamuran iyice sarıldı Ayşe’ye kulağına yavaşça “seni seviyorum” dedi .
Ayşe gözlerine baktı. “İyi günler dostum, can arkadaşım, hoşça kal” gözleri dolu dolu bindi otobüse el salladı
Otobüs hareket etti, Ayşe o zaman başladı ağlamaya.
“Beni seviyorsun iyi de, benim sevmeye hakkım yok ki” seni sevmeye hakkım yok ki”
YORUMLAR
Burada olmadığım için bundan önce yayınlamış olduğunuz bölümleri okuma olanağı bulamadım. Ama bu bölümü okuduğumda Ayşe neden böyle düşünüyor? Bu köye nasıl geldi? Eda neden Ayşe'yi kıskanıyor? Ayşe'nin idealleri neler öğrenme gereği duydum ve bunları zaman buldukça diğer bölümlerini okuyarak bulmaya çalışacağım.
Hikaye çok güzel. Anlatım diliniz sade ve okuyucuyu bağlıyor kendine.
Kutluyorum kaleminizi ve sevgiler yüreğinize