- 526 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aiti Eştirme 40
40] Aitliğin ben niye varım? Gibisinden kendisinin iç geçiş enci yansıtışları da vardır. Bunlar yönelimce aitlik duygunuzu süreçlerler. Nedenci gibi duran bu amaççı hal fazı daaitliğin diğer bir kendinizden kaynaklı nedenidir. Bunlar bir somutluğa, bir başlangıca bir ilk olana dayanma isteğidir. Bilinmezliğin tedirgin ediciliğinden bilinir olanın, en az enerji konumlu, kararlılık düzlemine geçiş halidir.
Bir eksen etrafında, o eksene aitleşerek dönmek; bir partikül, bir elektron, bir atom bir var oluş tavrı olan devinimdir. Organik örgütlü sosyal birimlerin eksen devinim hareketinide sosyal yada toplumsak aidiyetler ortaya koyarlar. Tek farkla ki toplumsal aidiyetler sosyal aidiyetlere göre daha bilinçli ve çok değişken karekterlidirler. Sosyal tavır açık ve belli olanlara, duygularını yansıtabildiği somut olaylara; kişilerin bağlanma isteğiyle, kişiler özellikli çekikleşen duygularının algısıdır. Ki insanlar aidiyet duygusunu, böylelikle de biriktirebilmişlerdir.
Nerden gelip, nereye gidiyoruz duygusu, çok güçlü bir aidiyet duygudur. Kişilerin atalarından mirası olan, tarihi meşumluklarıyla dolu olan arkaik dünyalardı, iç yansıma algıları vardır. Bu algılar, çevrenin yeni yaşantı yapılan tecrübeleri, arkaik sanı kanı gibi hisleri ile birleşti. Birleşen yeni duygu, çok çok daha etkin, çok çok daha polar bağlarla oluşan kişi eğilimlerinin; aiti ve dini sistemlere daha çok yatkın oluşunu ortaya
Elbet bunlar, sizden kaynaklı belirenle, sosyalden ve toplumdan kaynaklı belirenin bilinçli bir üst üste bindirilmesinin devinmesini de süreç eşeceklerdi. Böylece ve zamanla, sınıflı toplumlar içinde, sınıflardan her birinin görüşlerini de ’olana razı olmaları’ etrafında uzlaştırmaya da çalışacaktı. Yine aidiyetler içinde ve yine bir aidiyetlik olan dini olguların içinde, eski ilişki düzenlerinin unutulan etnikti gelenek ve görenekleri de pek tabii ki olacaktı.
Bu ortadan kalkmış olan, eski sosyalce ve toplumsal ilişkileniş düzenlerini de, konjonktürse sosyal yapı kutsal emanetlerden sayıp, bunların saygınlaşan, düzenlemelerine kayacaktı. Tüm bunlar aidiyetlikler ve inançlar içinde örgütleşecekti. Bin yıllarla sürerek çalışan bu kimi sosyalce yapılar, çok güçlü bir aidiyeti çekim alanı olacaktılar. Öyle ki, bu tarihi basınç, sosyalci teokratik olgu ilen iç aidiyetçe algının kurallaşan anlamaları kendisini; toplumsak değişken somutluğun yerine bile, koymaya çalışacaktı.
Artık toplumsal, sosyal ilişki düzenlemesi adil ve adaletli olaraktan: sosyal birlikti kapalı aidiyet zarfı içinde nispeten çıkartılır olacaktı. Akılcı ve davranışsal eylem alanına dönüştürülecekti. Aiti eştirme ba hukuki bağlılık içinde, inanç sistemleri gibi üst yapı kurumlarını da oluşacaktı. Toplum, somut üretim yapısı ile ve somut tüketim yapısı ile pratik eylemlerini ortaya koyacaktı. Bu bağlamda da toplumsak aidiyetlik; somut ilişki düzenleri var eden bir nesnellikti. Uygulaması olan, somutlamalara gidilecekti.
Aitlikler, eylemlerden sonuçlu düşünceler edinmeyi, düşünceyi dışarıya yöneltmeyi, gerekli kılıyordu. Bu aiti yöneliş, insanların deney yapma becerisini tutum aştı. Ve eylem sonucunu tekrar beynine yansıtmayı, beynini sürekli bunlarla yormayı, rüyalarında dahi bunların, yeni yeni anlamalarının yansıtılmasını, insana zorunlu kılıyordu. Bu girişmeler elastik dönüşmelerle, işlem eşmelerdi kılmayı başardı. Böylece, kuram ve eylem etkileşmeli uygulamaların içinde, pratik kılınan bilimsel tutum aşmalar da ortaya çıkmış oldu.
Artık adalet ve hukuk, sizin ilişkileniş biçiminizin; toplumsal üretim ve örgütlenme biçiminizin, yani yönetim ve rejiminizin belli bir süreliğine güvencesi, eş deyişle teminatı olmuştur. Bunun araçları da yönetiminizin hak, hukuk ve hakkaniyet tanır oluşuydu. Yani yönetimler, hiçbir zaman yasaların üstünde olmayacaktı. Yönetenler de yasalara karşı sorumlu olacaktı. Bu ilkelerin etkinliği de yurttaşın (aiti kişilerin) duyarlı olmalarıyla olasıydı.
Yine yurttaşın demokratik yapılar içinde yapılaşır olmalarıyla mümkündü. Yine bu toplumsak tavırca ilkeleriniz ışığında kurumlarınız kurulup, eşgüdümlü çalışma işbirlikleri ortaya koyarlar. Kurumlarınız, birlikte giriş enli, araç sal sağlayıştı sekanslardır. Üstelik de, toplumun ağ yapılı karmaşıklığı ile bu güvencenizin, denetim ve oto kontrölünü hızlı sağlarsınız.
İşte başlangıcın kendilik yaşantı aştırmalarının biriktirilip tutum edilmesi ile ortaya çıkan aidiyet eşme; sosyal ve toplumsal çekim formları: süreç içinde, yine kendiliğinden ihtiyaçların giriştirmesi ile daha nesnel ve daha somut olacakla, akılcı şekilde düzenlenmiştir.
Özellikleri ile daha bir soyuttu olan inançlar, toplumsal olandan mülhemle içkin bulunurlar. Bunun yanı sıra insan gelişmesinin idealize edilebilen soyutlukları ilen de plastik eştirilirler. İnançlar toplum sal olanlara göre daha uzun sürede ve güçlüklerle, yavaş yavaş değişir olacaktı. Bu yüzden toplumsal olan aiti eşmeler; inanca dek olan, dini aitliklerden ayrılmıştır. Aiti eştirmeler, bir yanda toplum, diğer yanda halk gibi iki büyük koldan, birbirlerinin kimi araçlarını (ahlak gibi )ortak kullanıp, gelişmiştirler.
Şimdi burada bir paradoksun üzerinde durmakta yarar var. Benim düşünme mantığımda bir şey ne göklere çıkarılacak kadar diğer yüzünden kopuktur. Ne de, yerden yere geçirilecek denli diğer yüzü ile bitişiktir. Algısal olacakla izafeli olan öznel anlamalarımız, insanca duyumlanmalar olacaktan, zaman içinde yanılmalarımızın çarpıtması da olurlar.
Veya aidiyetlikler öznel olan bir kullanımın; yararı ilkesidirler. Aiti eştirmenin bunca olumlu ve olumsuz yüzü vardır. Bu bölümden sonra, aidiyet eştirmenin bir diğer yüzünü, bir bölümde olsa, şöyle bir belirtir olmakta da yarar vardır.
Önce şunu belirteyim. Başlangıç toplumunun iki çekim kutbu vardı. Biri öznel ve soyut olan inancı kutuptu. Diğeri somut ve nesnel hukuki (kuralcı) kutuptu. Birinci kutup kardeş eşmedir. Bunu da karşı gruplar arası evliliklerle sağladıkları kan yolu ile akrabalıktı. İkinci kutup ise çoban ve çiftçi kültlerin birbirlerine karşılıklı kendi ürünlerini sunmaları idi. Bu ikinci yol giderek takasa dönüşecekti. İşte toplum gidecekten bu iki öznel ve nesnel alanlar üzerinde devinip, gelişip, girişecekti.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.