- 533 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
adı konulmayası fikirler
İnsanların sürekli birbirlerini etkilemek, kimin daha üstün olduğunu göstermek, belki de kendilerini olduklarından farklı göstermek için birbirlerine sürekli ele ense çekmelerine dayanamıyorum. Hayat sürekli güreşmek midir? Bu “varoluş mücadelesi” gerçekten gerekli mi? Olduğun gibi görünmek ya da göründüğün gibi olmak bir fanteziden ileri gidemeyecek mi?
Bütün meziyetlerimi takınıp kendimi görücüye çıkarmalıyım. İnsanlar beni beğenmeli. Bana değer vermeli. Belki ruhuma biraz makyaj yaparsam, biraz abartılı olursam, hak ettiğimden daha fazla değere bile sahip olabilirim. Bir ruhi hastalık hali ya da diğer bir tabirle tevazu ve alçak gönüllüğün ölmesi fakat gömülmemesi sonucu kokuşması söz konusu olsa gerek.
Bilinmek hissi bu durumu ortaya çıkaran temel etkendir. İnsanlar beni bilsin, tanısın, sevsin, hayranlık duysun, takdir etsin, örnek alsın… Bunlar gerçekten güzel şeyler ama istenilecek şeyler değiller. İnsanlar böyle düşünebilir ama insanların böyle düşünmesini istemek filmimizin koptuğu noktadır. Tevazu yapılmaz. Mütevazı olunur. Bu rolü yapılması gereken bir şey değil, insanın karakterine katması gereken bir melekedir. Bu ruh hali yalanı renklendirmekten başka bir işe yaramaz. İnsanın değerini de yükseltmez. Sadece patlayacağı güne kadar karizmasının biraz daha şişmesine sebep olur. Sonuç mukadderdir. Elbet patlayacaktır.
Beyaz yalanlar, kara yalanlar. Sonuçta hepsi sahibini sokmaya hazır bir yılandırlar. Alınacak en güzel tedbir uzak durmaktır. Hele insanın kendi şahsı hakkında yalan söylemesi. Bu yalanları ayrılmaz parçaları haline getirmesi insanımızın içinde bulunduğu mutsuzluk, umutsuzluk ve gerginliğin en önemli sebebidir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.