En son ne zaman ?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yine bir bayram sabahı…
O’nun sesinin rengi, bir geçmiş zaman şarkısı gibi kulaklarında hâlâ. Gözlerinde uzaklara dair yağmur bulutları ve ismi, aklını işgal etmekte…
Ağır gelen yalnızlık değil! Ağır gelen; o kadife yumuşaklığındaki buseden sonra, ruhunun dudaklarında kalışı.
Bugün bayramın üçüncü günüydü. İlk iki gün, başını yastıktan kaldıramayacak kadar hastaydın. Sanki şarkılar susmuştu. Sanki çocuktun da; uçurtman elinden uçmuştu. Yinede her iç çekişinde düşürmedin dilinden adını. Üşüyordun ve içeride:
İçini ısıtan bir tek O’nun hayali…
Bir duada şöyle geçiyordu: “hasta olup el ayak önüne düştüğümüzde bizlere iki gün yatak, üçüncü gün ölümü nasip eyle!”
Üçüncü gün geldi fakat ölümle değil yaşamla… Erkenden kalktın, saçlarını fönledin makyajını yaptın. Giyindin. Reel dostluklardan
kendini arındırmıştın fakat bu kez sanal dostunla buluşup Eyüp Sultan’a gidecektin. Tam evden çıkarken annen uyandı ve her anneye has sorgulama içgüdüsüyle seslendi:
__ Sen ziyarete mi gidiyorsun düğüne mi?
Annenin kırmızı ruj sevmediğini biliyordun. Hâlbuki pembe sürseydin bir şey demezdi…
Ustalıkla, “tamam annecim rujun fazla olduğunu biliyordum” deyip rujlu dudaklarınla anneni öpüp;
“işte bak ruju yanağına sildim” derken telaşlı bir kaçış yaşamıştın.
Bir buçuk saatlik yol çabuk geçti ve arkadaşınla Eminönü’nde buluştun o kadar özlemişsiniz ki;
üç kere sarılıp öpüştünüz, sahile geçip bir sigara yaktınız.
Eyüp Sultan’ın yoluna düştünüz sonra…
Umut kapısı, gönül ferahlama kapısına yaklaşınca başını örttün. Manevi huzurun yeri… Etrafın insanlarla dolu ve sen ağlarken utanmıyorsun. Utanmıyorsun çünkü dünya umurunda değil. Aklına kim geldiyse olanca sevgiyle dua ediyorsun. Dua bekleyenler o kadar çok ki; kendine vakit bulamıyorsun ve her zamanki gibi kendini geçiştiriyorsun. Dua seansı bitiyor sonra çay içme ihtiyacı duyuyorsunuz. En yakın cafe ye atıp kendinizi iki çay istiyorsunuz,
Çaylar gelene kadar tavla öğreniyorsun bile, fakat karşındaki tavla kurdu olunca haliyle yeniliyorsun.
Çaylar içilmiş, tavla bitmiş ve arkadaşının telefonuna bir mesaj gelmiş. Kimden gelebilir ki bu mesaj;
arkadaşını böylesine Leyla etmiştir? Masadan boş bardakları alan garsona bile gülerek bakmıştır. Umut
dolu, heyecan dolu, sevgi dolu…
En son sen ne zaman bakabildin bu şekilde heyecanlı, hatırlamıyorsun değil mi?
Kalkıp arkadaşının evine gitmişsiniz, kız kardeşi ve arkadaşları evde koyu bir sohbet gerçekleşmiş…
Picasso’’nun resimlerinden başlayıp, Küçük İskender’in şiirlerine kadar değinmiş ve konuyu halaylarla kapatmışsınız.
Veda vakti…
Ayrılıp otobüse bindin, yolun uzun hava kararmış, başını cama yasladın ve telefonuna baktın.
Ne bir mesaj ne bir arama hiçte heyecanlı değilsin…
Otobüsün çok sessiz olduğunu fark edip etrafına baktın, hâlbuki çok kalabalık.
“Birinin kızı mı oldu ne?” diye geçirdin içinden, hâlbuki sen olsaydın hiç bu söze fırsat vermezdin
Bilirim, bıcır bıcır konuşur, anlattıklarının heyecanıyla hop oturur hop kalkardın. Etrafındakilerin seni,
tiyatro izliyormuş gibi heyecanlı izlemeleri, anlattıklarının karşısında şaşkınlıkla gülmeleri, ne çok olmuştur.
‘’Heyecan gözlü kız’’ sen ki heyecan gözlü kız diye çağrılırdın, sevincine ne şiirler yazıldı, ne yazılar…
Ya şimdi nerdesin?
Nerede aldırdın duygularını?
Kimlere harcadın gülüşlerini?
Gözünü kapatıyorsun görmek istediklerinden kaçar gibi. Düşünceler… Ahhh! Düşünceler beynini uyuşturuyor! Dudaklarında bir ses;
“mutlu değilim” diyor. Bak duyuyor musun? Aç gözlerini ve etrafındaki mutlu yüzleri seyret. Açıyorsun gözlerini ve nefesinden başını yasladığın cam buğulanmış. Elini kaldırmak istiyorsun.
Buğulu camlara ne çok kalpler çizerdin. Çizdiğin o kalpler kalem tutan ellerinden mi kırdılar?
Kalkmaz oldu ellerin…
Hafif bir tebessüm ediyorsun. Belli ki aklına bir şey geldi. Söyle söyle! Ne yazmıştın eskiden:
“Sen benim, çocukken
camların buğusuna çizdiğim
kalbin içinden geçen
okun ucundaki harfsin…”
Şimdi ise; ne buğulu cama bir kalp ne de bana sen lazımsın dediğini duyar gibiyim...
YORUMLAR
“Sen benim, çocukken
camların buğusuna çizdiğim
kalbin içinden geçen
okun ucundaki harfsin…”
yazdıklarınla beni bu dünyadan alıp götürüyorsun li_la haberin olsun :)
li_la
uğur böcesi sen kırlarda bayırlarda ol
bizlere umut ver , neşe ver gitme bu dünyadan
sevgimle
tarzına bakmaya çaLıştım okurken sadece.. okudukça biraz sıcakLık geLdi yazı iLe arama, çok fazLa süsLü keLimeLer ve imgeLer oLmaması sanırım biraz cezbetti beni..
zor iş bunLar… işin yoksa durum vaziyet anLat, yada okuyan oLarak çözmeye çaLış bakaLım.. seninki de öyLe, meseLa psikoLojiyi beLirtir şeyLer var, duaLamak bişeyLeri/ ruhani huzur, diğer yandan mekan değişikLiği iLe ani küLtüreL değişim kafka'dan moLiere kadar neredeyse ateizmLe özLeşenLer (picasso-iskender)...
oLaya ve eşyaya bakıp geriLere gitmek sorguLamaLar fiLan faLan gayet iyi, yani düşünce oLarak… yazı içinde de bir ‘’kendi’’ adına ‘’anLatıcı’’ tutman seni aLıp yerden yere vurması da gayet iyi, bunu eski türk fiLmLerinde çok yaparLardı meseLa, severim ben…
bu açıdan her şey yerLi yerindeyken ve görünüşe göre tarz oLarak güzeL güzeL giderken üsteLik , neden pişmiş aşa tuzu katıp finaLi ‘’anLatıcı’’ yerine ‘’kendin’’ bitirdin ki…
hörmetLer,
seLamLarım…
li_la
ay ayayyy sırf sizin eleştiriniz için yazılmış bir yazı :)
ve istediğim yerden gözlemler ve soru yanıltmadınız beni
soruyu hemen cevaplamak istiyorum 2 kişilik var içimde
biri zayıf kişiliğim diğeri güçlü ...
güçlü kişiliğimin ,zayıf kişiligimi gözlemleyip yazarken son dk
dayanamayıp güç gösterisi yapması ve içimdeki atın şahlanması
diyelim bilerek ve isteyerek yaptım bitişi yapmasaydım çok ezilirdim
çünkü yazmak için yazmıyorum rahatlamak için yazıyorum...
tarafınızdan eleştirilmek dileğiyle...
li_la
cannnnnnnnnnnnnn
teşekkür ediyorummmm
sayende demek yerinde sanırım :)
Günün yazısı olarak sayfaya düşmüş bir yazıya;
Hele ki forumlarda ismine çokça rastlanılan Sn.li_la'nın yazısına; ve de edebiyat otoritelerince hayli beğenildiği belirtilen bir yazıya, genelde prensip olarak yöneticiler tarafından yazı ve şiirlere yorum yapılmayacağı benimsenmiş olmasına rağmen , yine de yorum yazılmışsa ve bu yazı da günün yazısı olarak seçilmişse , olumsuz yorum yazmak ne hadde...
Sn.yazarın hatalarının bulunarak söylenmesinden memnun olduğu bilinse de, kutlarım, tebrikler demek en doğrusu sanırım.
Saygılarımla.
li_la
sevgili can.er
yorumuna bayıldım kaldım :)
çok iyi bir gözlemci olduğunu söylemeden geçemeyeceğim...
evet haklısın eleştirilmek beni çok mutlu ediyor , bulutların üstünde
gezinmek pek tarzım değil belkim ondandır :) :) :)
saygılar benden efendim sevgilerimle :)
>
Bazen, “bir (inci) uğruna binlerce (altın)dan vazgeçilebilir.” Çünkü güzelliğin değer ölçüsüdür sadelik…
Duru bir tatlı suda parıltılarını izlediğim kırmızı yakutlar kadar yalın ve güzel bir deneme. İçten, samimi… Ve bir bebeğin parmağımı sıkıca tutması kadar sıcak.
Yüreğine sağlık güzel insan! Yüreğine sağlık biricik dostum!
li_la
yüreği güzel kendi güzel dostummm
çok teşekkür ederim varlığın , samimiyetin için :)
değerli arkadaşım...
Ben şiir ve edebiyat konusunda asla tevazu gösteremem öncelikle bunu belirtmek isterim...
Bir insan karşısındaki birini aldatabilir kandırabilir.Hani deriz ya yüz yüze daha iyi ieltişim kurulur
ben bunun tersini düşünmüşümdür. Bilmem belki ben öyleyimdir ama bir yazar eline kalemi aldığında
nerede eyyam yapar nerede kendini aşar yine bence hemen belli olur...
Buradan geleceğim şey şu; o kadar naif o kadar gerçekçi bir ruhun
kalemi yazmış ki; belki kullanacağım hiç bir kelime o gerçeğin üzerini örtemez. Amaç zaten iyi bir anlatımla
duygu aktarımı değil midir? yazında veya şiirde. Şiirde gerçeklik veya gerçekçilik aranmaz ama nesirde hem kendiyle çelişmeme
hem de samimiyet ön plandadır..
yazıya gelince başka bir gözle anlatım dili oldukça etkili. Olayları objektif olarak anlatma becerisi de gayet iyi. Fakat yazmanın değeri
ona çekici bir elbise giydirebilmektedir. Ben nesirde yeni olduğun düşüncesiyle eğer üzerine eğilir ve daha çok çaba gösterirsen
iyi bir yazar olacağın kanaatindeyim. Ve yazdığın bu yazı bile bir çok kitabı defteri olandan hayli iyi inan bana. Önce kuramsal olarak
bakmalı yazıya sonra şekilsel olarak tümlenmesine .
İlk okuduğum için ve sık yazmadığın için ve buna rağmen yine de çok güzel olduğu için söyledim bunları.İyi yazanın birinci kuralı kelime haznesi
ve gözlem yeteneğinin kuvvetidir. Ve bu yetenek sende hayli üst düzeyde..
Tebrikler yazdığın ve okuttuğun için
li_la
sevgili serhat ,
çok teşekkür ederim benim için çok değerli olan yorumunu esirgemediğin için. önerilerini emin ol dikkate alacağım , eleştiriler benim için çok önemli
hele sizin gibi bir üstat tarafından eleştirilmek bana büyük bir zevk veriyor.
çok şey istemiyorum aslında , yazımıda yazmak için yazmadım rahatlamak
için yazmıştım daha yolun başında bile değilim inş sizlere yetişeceğim :)
yüzlerce hatta binlerce soru cümlesi var aklında neden, nasıl, yada ne yaptım,
göğsünde bir acı ile uyanırsın her sabah güneş senin için doğmamışki
kimin umrunda
bir şiirde yazmıştım hatırlarsın
''umutlarını bir fahişenin karın boşluğuna bağlamışsın düşük yapması çok normal''
değil mi sence nur topu gibi bir erkek evlat verse bile sorular devam eder benden mi bu umutlar
sende büyetecek umut kalmadı değil mi başkalaırının doğurduğu umutları seviyorsun yiğen teyze ayağına
öyle insanlar tanıdımki ''tiyatroda cep telefonlarını kapatmayan insanlar tanıdım ben
hayır hayır saygısızlıktan değil yanlızlıktan''
belki anlatmaya başlasam satırların sonu gelmez
ne kadar çok umut ittim biliyormusun uçurumdan
ardın sıra ağlamadan hemde
çünkü her öldürdüğün umudun ardından 2 tane daha umud doğar
ruhun bedeninde olduğu sürece nefes alısrsın
umudun sende olduğu sürece yaşarsın
en son nezaman ağladın birin omzunda hıçkıra hıçkıra
içindeki zehri akıt artık
bu sabah başla mesela güne sabah kalktığında güneşi görmezden gelme selam sarkıt şöyle en neşelisinden
üstünde halı silkiyor diye kızdığın komşuna çık yanına 2 fincan al kahve için beraber
sonra dedikodu yapın en saçmasından hemde yarın unut dnya meselesin i
sadece sen olsun birde sen olmayan diğer insanlar
senli benli olma bu sabah senli ve senli ol
ilkez kendine birşey yap yeni bir elbise al seni süzen gözleri bir kenara bırak kimse yokmuş gibi bu gün istanbulda
yaşa sadece yaşa çocuk ol mesela salıncakta sallan kendin ama ayakların hala tutuyorken bin o salıncağa kimin
ne dediği kimin umrunda
hadi hapşırda çok yaşa
Cenker tarafından 11/21/2010 4:21:31 PM zamanında düzenlenmiştir.
Cenker tarafından 11/22/2010 1:18:28 AM zamanında düzenlenmiştir.
li_la
saygısızlıktn değil yanlızlıktan...
cenker senin yorumların ahhhh yorumların o kadar duygu dolu
ki , içime akıyor çok teşekkür ederim
hiç eksik olma yanımdan teşekkürlerrrrrr
li la ben seni en son ne zaman tebrik ettim? :)))
bu ilk galiba:b
ama daha çok tebrik edicem heralde...
li_la
ahhh şaren bu yazıya yorumunu sabırsızlıkla bekliyordum :)))
helal olsun yine beni güldürdün...
teşekkür ederim inş daha nice birbirimizi tebrik etmeler yaşayacağız :))
ben genelde şiirleri okurdum yazı bölümüne bakmadım anladım ki hata etmişim çok güzel bir öykü yazan el kurgulayan yürek hiç susmasın
li_la
çok teşekkür ederim sayın erdal :))))
yazılarda da buluşmak dileğiyle :)
Yazıyı sanırım ilk okuyanlardandım. Son kutlayanlardan olayım.
Bir insanı yazdıklarından tanımak sanırım zor olmasa gerek. Satır araları asla yalan söylemez. Ben bu yazıyı okumadan önce de farkettiğim şeyi yine bu yazıyla gördüm ama kuralan cümlelerde değil gizlenmiş kelime aralarında.
Sevgimle li_la.
li_la
kendimi hep saklamaya çalıştım
fakat yazarken zayıf yönünü saklayamıyorsun...
sevgili sema çok teşekkür ederim her şey için :))
Son çizgi ne zaman?
En son çizgi...
Yüzümüzdeki...
Kuyunun dibindeki, dolunayın üstündeki...
Gide gide solar elimizdeki çizgiler...
Rotamız şaşar...
Güzeldi, kutlarım.
li_la
rotamız şaşmadan güzel sevgiler yaşamamız dileğiyle
teşekkürler :))
Anladığım odur ki, yazı yazmak konusunda yenisiniz. Bu durumda iki tavsiyede bulunayım.
1. Yazıyı bütün olarak düşünün ve kullandığınız zamanların birbirleriyle aynı olmasını ya da örtüşmesine dikkat edin.
2. Yazı hazır dediğiniz anda, en az üç kere yüksek sesle yazıyı başka birine aitmiş gibi kendinize okuyup düzeltmelerini yapın.
Bu iki öneri bize ne kazandıracak. Öncelikle hazırladığımız yazıya edebi bir kıymet kazandıracak ve yazarken yaptığımız kimi hataları başkaları görmeden görmemizi ve düzeltmemizi imkan verecektir.
Misal; "O kadar dua bekleyen çok ki;" cümleniz "Dua bekleyen o kadar çok insan (dost, sevgili) var ki;".
Bir gün içinde yaşanılanlar anlatılırken hele de ikinci şahıs olarak anlatılırken aklının derinlerindeki iç konuşmalar, sonuçlara varışları, olayları kavrayışları biraz daha derinlikli olabilir. Basit olana edebi bir anlam yükleyen bu derinlik çalışmalarıdır. Okur Küçük iskender'den konuşulmuş olmasıyla değil, küçük iskender dendiğinde kahramanın neler hissettiğini neler düşündüğünü aslında onunla ilgili doğru bir eleştiri yapmasına odaklanır.
Çok uzattım. Başarılar.
li_la
sevgili tekinsağ eleştiriniz için çok ama çok teşekkür ediyorum.
her yazıma ufak hatalar bm ve dün bunu bir akdşıma söyledim bakıyorum hataları kim bulacak...
kim buluyorsa sayğı ile önünde eğiliyorum çünkü bu benim için birr kazançtır...
hep tarafınızdan eelştirilmek dileğiyle teşekkürler
Öyle güzel, samimi duygularla anlatmışsın ki sevgili li-la hayran olmamak işten bile değil.
Uslûbunu çok beğendim.Sevgili Havin' e de katılıyorum deneme mutlaka olmalı.Mutlaka.Kalemin çok yatkın.
Hepimizin içinde böyle kaygılarımız , tasalarımız var.Geçmişe yanmalarımız.Kim aynı kalıyorki bitanem.
Hangi gülüş, hangi kalp çarpıntısı, hangi heyecan, hangi......
Bu arada hani biraz da kıskanmadım değil hani :)) Her ikinizde çok ama çok şekersiniz.
Haklı başarını kalben kutluyorum.
Öpüyorum canım.Sevgiyle.
li_la
ablammmm çok teşekkür ederimmmm
yorumun gözlerimi yaşarttı resmen yaa...
li_la
ben aslında güne geleceğimi hiç düşünmedim
yazımı yazarken inş siyah ojeli mesnevi bugün yazı yazmaz demiştim :))))
buda benden itiraf :))
yeni başlıyorum yazmaya inş yetişebilirim size :))
teşekkürler
yüreğine ayna tutup
gençliğimi süslüyorum çocuk…
okuduğun dualarda adım geçti gibi hissettim/öylesine içten
sevgiyle…
li_la
kurban olurummmmmmmmm
sanaaa adın geçmez mi hiç hatta ilk başta :))
Güzel bir dostluğun ardında kalan Günlük mü desem deneme mi desem yoksa bir anı desem?
Sonuçta güzel bir yazı olmuş ve dostluklar baki kalsın. 2. tekilde yazmayı özelikle mi istedin?
"Şimdi ;ne buğulu cama bir kalp ne de bana sen lazımsın... " bu son dizede anlamadığım bir şeyler var ama çıkaramadım.
Tebriklerimle...
Selamlarımla
li_la
2. tekile özellikle yazmayı ben istedim...
1. ağızdan yazsam günlük olurdu :)))
son dizeyi özelden görüşelim :))
li_la
2. tekile özellikle yazmayı ben istedim...
1. ağızdan yazsam günlük olurdu :)))
son dizeyi özelden görüşelim :))
"Bir duada şöyle geçiyordu: “hasta olup el ayak önüne düştüğümüzde bizlere iki gün yatak, üçüncü gün ölümü nasip eyle!” "
Öncelikle duaya Amin diyorum tüm yüregimle !!
Yaziya yorumdan gectim dostluga konusuyorum...
Biliyorum ki sevgili Havin ile sanaldan reale gecen dostlugun günesinden sizan bir anlatim idi bu..
Kendim görüsmüs kadar sevindigim bu iki dostlugun hep yildizlar üstünde olmasi dilegimle..
Yürekte olan yüreklere sonsuz sevgilerimle.
**Havin_**
Telli Baba sözümüz vardı hatırlıyor musun...Nasip olur da ömür içinde yanyana gelirsek ilk işimiz o olsun mu...Biliyoruz çünkü duadan öte gerçek bir şey yok elden gelen...
Bayram için geç kaldm sanırım,yüreğinin olgunluğuna sığınıyorum nicelerini görmen dileğiyle.
li_la
inş bir gün sizide görmek nasip olur bize :)
teşekkürler
Nar-ı Çiçek
Unutur muyum!
Aklimda(sin) su gibi, ekmek gibi..
Allah izin verirse diyorum ve cok istiyorum inan sevgili Havin.
Gecikmislik bende de basgöstermekte bu aralar, herseye ragmen mutlu ve huzurlu bir bayram gecmistir umudu ile daha nice bayramlara diyorum.
Sevgiler..
Bu çığlığı tanıyor gibiyim ama bir fark var ki hani Eminönü denizinin güzelliğini gördüğümde çocuk gibi oluyorum ya bunun ertesi ya da aynı yerden başka bir penceresi. İnatla umut diyorum daima,inanıyorum duama duayı duyacak olan Rahman'a..Hani Eyüp Sultan Hazretlerine dönüp de içte çığlık dilde lâl bir hal vardı ya işte onun güveni olmazsa nasıl dayanılır hayata...
Ama o garson ve halim (!)Hiçbir şey demiyorum ...
Satırları okurken dikkatimi çekti de deneme üzerinde çalışmalısın...Şiirden öte kendinle ve çok daha rahat bir silüetle..Dene...
O gün harika birgündü tabi senle olan tarafı harikaydı.Çok daha güzel günleri yaşamak dileğiyle...Çok ama çok özelsin benim için unutma..
**Havin_** tarafından 11/20/2010 1:06:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
li_la
bana bu saırları yazdıran senin garsona o bakışındı...
bakışını unutmayacağım demiştim ve unutulmaz kıldım :)
**Havin_**
O anı hiç hatırlamıyorum,sadece elimdekine bakıyordum garson geldi gitti hiç hatırlamıyorum..Ama baya etkili bakmışım herhalde gerçi o dakikadan sonra sende bir şeyler olduğunu hissettim ama üstelemedim çünkü içinde kopandan farklı değil bendeki ...
Olsun beaa güzel birgündü,bu arada kalemin güçlü ve biraz daha üstüne gidersen çok güzel şeylerin olacağına inanıyorum. Ben de tavsiyeniz üzerine inzivaya hazırlanıyorum dönüşüm muhteşem olacak:))
İyi ki varsın..
li_la
yazmak istemediğimi biliyorsun aslında ...
inş güzel şeylerle yazmak nasip olur...
dönüşünü merakla bekliyorum canımmmm
Hayat her zaman cesur olunulamıyan perde olduğu için duyguların anlatımı da o kadar kolay olmamaktadır, çünkü sevgi çok büyük ve her zaman egoyu alt edebilmiş yegane kuvvettir. Bu günlerde eski dostları bulma telaşı almış,peki eldekileri ne yapıyoruz yıkım sadece yıkım, eski dostlarınız bir tıklama ötede denilince güzel ama yahu şu arkadaş gelmiş yarın görüşelimmi deyince yalandan programı varmış gibi konuşmak en basiti olsa gerek.
Dostlarımızın kıymetini bilelim yoksa gün gelir o insan size artık arkadaşız biz dost değiliz der ve siz sadece öylemi diyebilirsiniz, başka mı başka bişey yoktur ikiniz arasında belki bir selam o da denk gelirseniz.
li_la
dost kıymetlidir her zaman benim gönlümde...
fakat bazıları var ki bakıyorsun ki seni senden almış
götürmüş , yerinde koca bir harabe kalmıştır...
harae olmaya bile değecek dostlar bulmak dileğiyle
teşekkürler :)