- 987 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HAFİZ'İN TUZ FABRİKASI- ARDAHAN ÖYKÜLERİ 141 (kitap)
"Kim idi nakletdiydi" :
Dar düdük bir dükkandı. Haro kimi şeydi. Yaşikleri dizmiş. Kersende kaya tuzlar.
Pankisli sordu:
- Nedir ola nedir bu?
Hafiz Emi:
- Allah koysa: tuz fabrikası açacam!
Fırt pırt burnumuzu, ağzımızı kapatıyoruz ayıp olmasın adama. Dışarı birer birer kaçıştık. Kapıda da olmadı... garaja... Cengiz’in barakaya; karnımız yırtıler!
" Ola ne fabrikası? Ardahan... fabrika?!. "
Emisi oğlu da bizlen; onun da karnı yırtıler. Hele bizim Kars Caddesi; bu husus’a günlerce güldü.
Saded-i yazı: Hafiz Emi’nin tuz fabrikası.
- Naklederler ki: Ardahan’ın ilk tuz fabrikası: Hafiz Emi’nin dükkanı dercanında öğüttüğü kaya tuz imalethanesidir.
- Sen külahıma anlat onu!
- Hasutluk ey değildir yeğenim. Adam sanayii getirmiş. Allah razı olsun... Abdülkerim Bey’den de Allah razı gelsin: Sanayii çarşısını yapturdu. Herkeş bir gram... gram gram tuğla koyar gibi koysa koskocaman bina olur. İyi ki de adam kahvehane açmadı. Tuz fabrikası açmiş.
- Yalandan iki yaşik dizmiş!
Dede adamın ağzına lafı tıktı. İyimser kişiydi dede.
- Az olur; olsun! Hodpesentlik gerekmez. diye ilave’tti.
- İngilizler, Almanlar, Japonlar akşamdan seher’e kalkınmamışdır. Başlangıcı gerektir sonucun.
Yavrumcan! Hodperestsin sen niye? Kimin oğlusun?
Dedenin civarında kul oğlu kalmadı. Herkes vareste!..
Herşey yalan: Ardahan’ın sanayii tarihi hakikat.
Sanayii tarihi ilk ne zaman başladı?
Değirmanlar ilk imalethaneler sayılır mı?
Zavot dediğimiz mandra. Rusça manası: Fabrikaymış.
Mişka’nın değirmanı ki un değirmanıdır. Ukraynalılar’ın un fabrikalarını neydecez.
Fevzi Yılmaz’ın süt ve süt ürünleri kooperatifi. Çalışmaları keza.
İlk plastik fabrikası proje çalışmaları da yapmıştı: Fevzi Amca.
Tevfik Köksoy’un Kars- Et’te ki emeği vardı.
Şimdi Hanak’ta peynir fabrikası kurmuş genç girişimciler. Göle’de de var.
Ardahan’lı memleketini aşırı sevdiğinden: Kalkınması içinde çok fikir üretmiştir. Senelerdir izlerim. Bu konuda herkes fikir beyan eder. Ardahan’da çocuk dahi rahat fikrini söyler. Gelenek yüzünden zahir.
Görenlerden işittiğimiz: 1971 yılında olayı anlatan ve Necati Gazcı, İstanbul’da işyerinde oturuyormuşlar. Zııııırt bir telefon. Necati Gazcı telefonu kaldırıyor. Hoşbeş yaptıktan ahırı.
"Tabii adamınızı gönderin. Bir milyon lirayı vereyim. Dendik vakitte iadesi beni çok rahat ettirecektir." demiş.
Türkçesi: Sakıp Sabancı’dır telefonda ve o seneler Karslı klasik zenginden borç istiyor. Kars’ın klasik zengini araştırılmaya muhtaçtır. Kapital birikimini ülkemizde en iyi bilenlerdendirler.
Şemistan Koçulu’nun 1950’lerde Kars’ta yazıhanesinde kasasında döviz görenler. Yeminle anlattılardı. Kahvelerde kaç deh gelmişim ki.
- Ne var bunda?
- Daha ne olsun 1950 ve Kars’ta döviz- dolar.
Toptancı zenginleri. Kapital birikimini toptan satışla kazanırdılar.
Nihat Turan: Ankara’da şimdi çok zengin. Nidai Akbulut: Cevizli’de koca işhanı onundur. Öktemler, Aktürkler, Işıklar, Zikri Yılmaz’ın tarafı hepsi zenginlikte nam yapmışlardır.
Sasatel havalisi çelep zenginleri. Hamit, Mecit Hoşlar. Morofkalı para ve malkara zenginleri.
Alagözlü Mustafa Ağa; mandrası vardı. Almanların bıraktığı tüm teşkilatı o almıştı. Bilgi birikimi ve teknik olduğuyla ondaydı.
Bu zenginlikti.
Şemsi Kaya, Cafer Arslan, Zeki Özer: Ardahan’dan ayrılarak İstanbul’a yerleştiler. Çok zengin oldular. Ardahan’dan götürdükleri bilgi birikiminin faydası olmuştur.
Yaylacık’ta Celil Ağa’nın traktörü 1910 senesinden beri faaliyetteydi. Ben de sürmüşüm o traktörü. Ağır yavaş panayır arabaları gibi çok eğlenceliydi. Markası Fordson’du. Celil Ağa mandra hayvancılık yanında şehirde dükkanları vardı. Karizmatik bir simaydı. Sözümüz o ki: Ardahan’da zenginler öyle eften püften değillerdi. Fahrel’de: Göğce Ağalar. Hanak’ta: Polatlar. Düz Ardahan: Konk’ta Dündarlar. Bu tarihsel akışı olan zadeganlar: HAZEYİNLER...
Öncesi var mıdır? Tabi vardır. Çok büyük zenginlerimiz vardır: 1875 ve sonrası dönemde. Bunlar aynı zamanda İngiliz tipi zenginlerdir. Yani AĞA, ZADEGAN, BEY namıyla: Japonların shogunları gibi zenginlerdir. O evre günümüze kapital birikimi olarak evrilememiştir. Aralar da çok kesiklikler vakidir.
Küreselleşme 1800’lerde başlar diyenler belki haklıdır. Küreselleşen iktisat"a ayak mı uyduramamıştır Ardahan? Allah bilir?
Hafiz Emi Almanya’da maden ocaklarında biririktirdiği markları Ardahan için bu "tuz fabrikası"nda batırdı. Salt memleketi için Düsseldorf’tan Alman Sanayiicileri model almıştı. Nasıl onlar becerebiliyordu da? Biz de eksik olan neydi?
Almanları süzerdi. Basit işlerden çıkarsama yapardı. Bizlen onların aralarında eğitim denen şeyin fark yaparsa, yapacağına hükmetmişti. Mesala onların el yazısıyla mektup yazmaları Hafiz Emi de yoktu. Acaba bu çok fark eder miydi?
Sizce çok fark eder miydi?
21-11-2010
Gebze
Yalçıner Yılmaz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.