- 968 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Turistler Köye Gelcek
(İKİ PERDELİK KOMEDİ
BİRİNCİ PERDE
Kişiler:
Köy muhtarı, Hasan Emmi, Ramazan, Köy korucusu, Birkaç köylü, Kameraman, Sunucu
Mekan:
Bir köy kahvesinin önü. Kahvede üç- dört masa bulunmaktadır. Masalarda üçer – dörder adam oturmaktadır. Kahvenin önünde iki televizyoncu kendi arasında konuşmaktadır. Bu arada kahvedekiler kendi aralarında itişip kakışarak kağıt oyunu oynamaktadır.
Sunucu: ( Kameramana hitaben) : Çekimde misin?
Kameraman: Evet abiciğim.
Sunucu: Evet sayın seyirciler, Güzel Anadolu’muzun şirin bir köyünden sesleniyoruz sizlere. Bir televizyonculuk başarısı göstererek Avrupa sosyetesinin yeni keşfi olan “Kaz Yolan” köyünde ilk röportajı biz gerçekleştireceğiz. Sizler için her türlü fedakarlığı göstererek buraya geldik. Biliyorsunuz her zaman tamamen duygusal nedenlerle hareket ederiz. ( Kameramana dönerek ve para işareti yaparak söyler.) Değil mi kardeşim ( Bu arada kameraman da başıyla evet işareti yaparak o da para işaretini tekrar eder.) İşte karşımızda köy kahvesi. Bunlar da bizim gibi duygusal insanlara benziyorlar. Baksana köyün adı bile çok duygusal! (Üzerine bastırarak) KAZ YOLAN! Tabi canım burada turistler kast edilmiyor olsa gerek. Evet içeri giriyoruz.
Kameraman ve sunucuyu görenler şöyle bir bakarlar. Sonra “Boş ver canım” diyerek oyunlarına dönerler.
Sunucu: ( Kameraya bakarak) Evet sayın seyirciler! Görüyor musunuz? Ne kadar misafir severler. Biz rahatsız olmayalım diye bizimle ilgilenmiyormuş gibi görünüyorlar. (Kahvedekilere hitaben) Selam ün Aleyküm ağalar. Hoş bulduk! Sizin muhtarınız kim?
Muhtar: Benim. N’olmuş? Bu iş gücün arasında niye rahatsız ediyon beni. Görmüyon mu canım gayet de meşgulüm.( Masasındakiler gülüşürler )
Sunucu: Efendim köyünüze Avrupa sosyetesinden turistler gelecekmiş. Bu konuyla ilgili röportaj yapacaktık.
Muhtar: Ülen sen benle dalga mı geçiyon. Bu dağ başına turist mi gelirmiş heç! Deniz yok, kum yok, tarihi bi şeyler desen ne arar! Bizim buruşuk suratımızı mı merak etmiş elin gavuru.
Sunucu: Öhö, öhö yabancı turist demek istediniz her halde.
Muhtar: Yahu söyleycem ılafı sana mı danışacam. Buraya turist murist gelmez. Gelse de bizden ve çikin garılarımızdan başka hiç bi şey göremez.
Korucu: Neye öyle diyon ülen. Tavuklarımız var, ineklerimiz var, öküzlerimiz var, sabah akşam anıran eşeklerimiz var. Oooo, var oğlu var.
Muhtar: ( Gülerek) Doğru söylüyon ülen ben de amma saçma sapan laf ettim. Nerden bulacak Avrupa’da bunları turistler. Belki bizi görmek istiyorlardır. Hemen süslenelim. Garılarımız makyaj felan yapsınlar. Belki artiz martiz yaparlar da onlardan gurtuluruz.
Sunucu: Sayın seyirciler görüyor musunuz? Anadolu insanımız ne kadar şakacı. Vallahi beyefendi siz çok yaşayın iyi mi? ( Zorla gülerek) Siz bizi güldürdünüz Allah da sizi güldürsün emi!
Muhtar: Amin, amin ( Bu arada bütün köylüler hep bir ağızdan amin derler. Muhtar onlara dönerek “sus” işareti yapar. Sonra sunucuya dönerek) Oğlum sen ne turistinden söz ediyosun? Yoğusam turistler yollarını mı şaşırmışlar. Olur ya insanlık hali. ( Köylüler yine gülerler)
Sunucu: Yokk canım, ne alakası var? Gerçekten siz duymadınız galiba. Köyünüzden çok eski tarihlerde bu ecnebilerin çok saydıkları bir adam geçmiş. Onun günlüğünden sizin köyü öğrenmişler.
Muhtar: Ülen oğlum burdan ecnebi büyüğü deli mi geçsin? Hadi geçti diyelim. Kendi ağzınla diyosun çok eskiden diye. Bunların akılları yeni mi başlarına gelmiş.
Ramazan: ( Mikrofonu kaparak) Heee ben anladım. Bunlar kamera şakası yapıyorlar. El sallayalım, el sallayalım. ( Köylüler kameraya el sallarlar.)
Sunucu: Yok efendim. Ne şakası? Bizim şaka falan yaptığımız yok. Adam o zamanlar gizli ajanlardan kaçıp gelmiş. Burada da bir süre kalmış. Günlüğü de yeni bulunmuş meğer.
Köylüler işaretlerle inanmamış hareketi yaparlar.
Hasan Emmi: ( Başka bir masadan gelerek mikrofonu eline alır.) Durun ülen ben hatırladım. Babam böyle bir hikaye anlatırdı biz küçükken. Adam köyümüzden pek memnun ayrılmış. Size çok büyük bir iyilik yapacam. Siz görmezseniz çoluğunuz çocuğunuz görecek demiş.
Sunucu: Gördünüz mü bakın. Ben doğru söylüyorum.
Muhtar: Eeee napalım doğru söylüyosan. Bizim karnımızı mı doyuracan.
Sunucu: Ben değil turistler
Muhtar: Nasıl?
Sunucu: O adamın vasiyeti varmış bundan sonra bu köye binlerce turist gelecekmiş.
Hepsi sevinirler.
Korucu: Allah be! Yaşadık desene! Bundan sonra kaz yolmayız
Muhtar: Ya ne yolacaz
Ramazan: Turist, muhtar Emmi, turist
Muhtar: Çok ayıp ettin Iramazan , senden bunu beklemezdim. Neden öyle dedin sen bakayım?
Ramazan: Neden olacak. Turistleri kandırırız, yolumuzu buluruz.
Muhtar: Ülen enayi! Turistler senin gibi avanak mı, hemen kandıralım. Hele bi gelsinler de sonra düşünürüz.
İKİNCİ PERDE
Kadınlar ve erkekler bir arada hazırlık yapmaktadır. Birkaç turist gelirler. Gençler onları görünce peşlerine düşerler. Kameraman ve sunucu da oradadır.
Sunucu: Evet sayın seyirciler işte ilk turist kafilesi geldi. Bakalım ne düşünüyorlar?
Turist: O very very good. Her şey mükemmel. İnsanlar güzel, hava güzel, biz burayı çok sevmek var.
Sunucu: Efendim o kusursuz İngilizce’mle tercüme edeyim. Turist Çok çok güzel dedi. Her şey çok mükemmelmiş. İnsanları, havayı, kısacası buraları çok beğenmiş.
Turist: Ben var karnım acıktı. Şu kadından very good bir şeyler alayım.
Sunucu: Turistin ne dediğini anlayamadınızsa üzülmeyin sizin için ben anladım. Efendim bu turistin karnı acıkmış. Şuradaki bayandan yiyecek bir şeyler alacakmış. Çok zor fakat ben anlıyorum görüyorsunuz. Efenim very good demek çok güzel demek pardon o sözü çevirmeyi unutmuşum.
Turist: Hov maç ?
Kadın: Hıı ne diyo bu yahu?
Sunucu: Kaç lira diyor.
Kadın: Yirmi YTL( Eliyle işaret ederek) Yirmi, yirmi.
Turist: vat is yirmi
Sunucu: Tventy miss, tventy
Turist: Oh my gat
Kadın: Ne dedi, ne dedi?
Sunucu: Aman Allahım dedi.
Kadın: Tabii canım şaşırdı , çok ucuz buldu galiba tüh keşke kırk deseydim.
Sunucu: Ohaa kırk mı?
Kadın: Evet ne sandın ya tabii ki kırk.
Turist: Vat, vat.
Sunucu: Boş ver sen anlama turist kardeş şey pardon kaz kardeş
Turist: Vat, vat
Kadın: Bu ne diyo be vat mat.
Sunucu: Anlamadım dedi.
Muhtar: Neyi anlamamış bu, vat vat Hacivat.
Sunucu: Onu neden kandırmak istediğinizi anlamamış galiba.
Muhtar: Valla biz de anlamadık
Sunucu: Anlamayacak ne var bence tamamen duygusal.
Muhtar: Yok kardeşim duygusal falan değil.
Sunucu: Evet duygusal değil milli felaket. Kameraman kardeşim kes burada kes.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.