Cumhuriyetin 87.Yılı
Cumhuriyetin 87.Yılı
Türklerin kavimler göçü ile birlikte Orta Asya’dan kopuşu yenilikleri ve yeni oluşumları da beraberinde getirmişti.
Göçebe hayatının içinden yerleşik hayata geçişlerin yaşandığı dönemler göz önüne alındığında Türklerin yerleşik hayatın kurallarına adaptasyon süreçleri oldukça iyimser izler taşır.
Türklerin, toplumsal birlikteliklerin ve egemen toplum olmanın verdiği gücü etkin kullanmaları; İslamiyetle tanışılmış olması ve Türklerin yerleşik hayatın akışı içindeki liderlik ve yönetişim rollerini daha ön plana çıkarak devletleşme sürecini ve yeni dünya düzeninde yönetmenin, Türk Milletine özgü bir model olarak ele alınmasını sağlamıştır.
1071 yılında Malazgirt Meydan Muharebesi ile birlikte Anadolu’nun kapıları Türklere açılmış oldu.
Yaşadığı topraklar üzerinde egemen olmayı,bağımsızlığı ve bir özgüvenin oluşması için sarf edilen çabalardan birisi de 1176 yılında Afyon dolaylarında gerçekleştirilen Miryokefalon Savaşıdır.
Bu savaş sonrasında Anadolu tamamı ile Türk yurdu haline dönüştürülerek Türk Milletinin dünyanın odağında söz sahibi olduğunun vurgusu yapılmıştır.
Anadolu’nun bağrında küçük bir beylikten Cihan imparatorluğuna uzanan Osmanlılar,Türk Milletinin ne kadar özverili,fedakar,bağımsızlığına düşkün ve yaşadığı topraklarda egemen olma arzusu içinde olduğunun en açık örneğini göstermiştir dünyaya.
Dünyaya hükmetme serüveninin temelini oluşturan özgüven ve fedakarlığın aslında bir liderlik vasfı gerektirdiği bilincinde olan Osmanlı Padişahları bunun en güzel örneklerini göstermişlerdir her daim.
1361 yılında Çimpe kalesinin 1.Murat tarafından fethedilerek,Avrupa topraklarına ilk kez geçilmiş olmasıyla birlikte Osmanlı İmparatorluğunun yönetim anlayışı ve dünyaya yön vermek isteyişi aslında Türk Milletinin bir liderlik özelliğini yansıtıyordu.
Avrupa topraklarındaki Osmanlı iktidarı 1453 yılında Fatih’in İstanbul’u fethi ile birlikte daha da büyük önem kazanmıştır.
Devletten İmparatorluğa geçişin aynı zamanda çağ açıp,çağ kapatmanın gerekliliğini yerine getirerek dünyaya meydan okuyan Türk Milletinin varlığını göstermiştir.
Altı yüz yıldan fazla bir zaman dünyaya hükmetmiş Osmanlı İmparatorluğunun çöküş sürecini hızlandıran I.Dünya savaşı Anadolu’nun yeniden şekillenmesine vesile olmuştur.
I.dünya savaşı sonrası yurdun dört biryanı işgal edilirken bu işgallere dur diyebilecek bir özgüvenin olduğu,fedakarlığın gösterilebileceği,özverili ve bağımsızlığından ödün vermeyen bir mekan arayışı devam ederken Mustafa Kemal Anadolu’yu kendine yakın buluyordu.
Milleti gafletten ve dalaletten ancak milletin özgüveni,fedakarlığı ve bağımsızlık arzusu kurtarabilir düşüncesiyle yola çıkan Mustafa Kemal ve arkadaşları oldukça çetin bir mücadeleye girişmişlerdi aslında.
Yaşamı boyunca bağımsız ve özgüveni tam olarak yaşamış olan Türk Milleti işgaller karşısında yine top yekün hareket edebilme özverisini göstermiş,işgal altındaki topraklarını düşmanların elinden söke söke almıştır.
Bunu yaparken de geçmişinde olduğu gibi kendine lider,yol gösterici seçerek yapmıştır.
Mustafa Kemal’in önderliğinde başlatılan İstiklal Mücadelesi yurdun dört bir tarafından aldığı destek ve ihtişamla büyümüş,30 Ağustos 1922 de kazanılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile de neticelenmiştir.
Öylesine büyük özverinin ve başarının ödüllendirilmesi gerekiyordu.
İşte tam bu nokta da Mustafa Kemal’in önderliğinde başlatılan İstiklal mücadelesinin kazanılmış olmasının verdiği coşku ve heyecan, Türk milletinin kendi kendini yönetmesi adına 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyetin ilanı ile sonuçlanmıştır.
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının başlattığı ve Türk Milletinin de bir bütün olarak arkalarında durduğu bu onurlu mücadelenin kazanımlarının da geçmişten günümüze aktarımları nesiller boyu devam edecektir.
Cumhuriyetin ilanı ile birlikte kendi söz hakkına kavuşan Türk Milleti bağımsız olmanın ve birlikte yaşamanın mutluluğuna erişirken kendine lider seçebilmeyi de öğrenmiş oldu.
Bununla birlikte kendine lider seçerken nelere dikkat edeceğini ve hayatına yön vermenin gerekliliğini bir kez daha kanıtlamış oldu.
Bu vatanın bizlere,bizlerinde gelecek nesillere aktarabilmesi için özümsememiz gereken 2 gerçek var.
Bunlar canı yürekten okunabilen İstiklal Marşımız ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi.
Ciddi anlamda yürekten okuyan her evladımızın bu vatanın ne şartlar altında oluştuğunu ve bugünleri yaşıyor vetüm dünyanın gözünün içine baka baka “ Ne Mutlu Türküm “ diyebilmenin haklı gururunu yaşıyor isek bunu geçmişimize borçlu olduğumuzun tam bilincine erişmemiz gerekiyor.
Cumhuriyetin ilanından günümüze geçen 87 yılın sonunda Türk Milletinin bağımsız,birbirine bağlı,özgüveni tam,hayatından hiçbir vakit ödün vermeyen,yönetmek ve egemen toplum olmak yolunda oldukça başarılı olduğunu görüyoruz.
Bu başarıların devam edebilmesi adına bizlerin bugünleri görmesine,yaşamasına vesile olan başta Mustafa Kemal ATATÜRK ve arkadaşlarına,İstiklal Mücadelesinin kazanılması ve 87 yıllık geçmişimizdeki vatan savunması için şehit olan,yaralı olan gazilerimize ve yüce Türk Milletine şükranlarımı sunuyor,saygı ile anıyorum.
Mustafa ARSLAN
Kahramanmaraş
28.10.2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.