Simit ve Susam/ İki Kadim Dost
Susam bakışlı periye simit demişler erenler.
Simidi ikram etmişler dost bağında gül derenler.
Halka olmuş dost meclisi sohbete dalmış yârenler.
Simit çayı davet etmiş imrenmiş cümle görenler.
İbrahim KİLİK
Sonbaharın son demlerinde havalardan mı nedir, simitten, çaydan dem vurmak derken geldik dayandık simit ve susama. Faslı muhabbete çıtır çıtır simidin yakışığı susamla kapı açalım dedik. Susam, simidin ateş harıyla kızarmış tenindeki harika. O tenle öyle uyum sağlamış ki simidi onsuz düşünemezsiniz.
Birbirine böylesine yakışan iki güzeli ayırmak estetiğe kıymaktır.Susam simidin simit susamın yakışığıdır. Onları tamamlayan bir üçüncü güzel vardır ki onu hiç inkar edemezsiniz. Bu güzeli bilmek için arif olmanız gerekmez. Simitle susam ikilisini tamamlayan, şöyle buğusu üstünde berrak berrak gülümseyen çaya; hangi baba yiğit veya hatun kişi hayır diyebilir.
Bu güzeller gününüzün her saatini süsleyebilir. Lâkin en çok sabahlara yakışır. Sabah saatlerinde, taze başlangıçlara kapı aralarken sizinle beraber günü selamlama faslı bir başka güzellik katar zamana. Bence simitle susamı ve çayı bir çok nimet kıskanır. Onların aralarındaki ünsiyete başka bir yerde rastlanılmaz çünkü.
Hazan mevsiminin, buruk güzelliğine çeşni olan bir bardak çayla simit bazen öyle güzelliklere, sohbetlere şahitlik eder ki sözcüklerle ifadesi pek mümkün değildir. Simit, mütevazı sofraların mütevazı gülü.
Üzerinde gülümseyen susam bu güle imrenilesi bir hoşluk katıyor. Katmerli tevazu gülü oluyor bu birliktelik.
Yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen iki dost bile, zaman zaman birbirine farklı davranabilir. Susamla simitse birbirlerinden hiçbir zaman şikayetçi olmayan iki ezeli ve ebedi dost gibi. Uyum sözcüğü gerçek anlamını bu birliktelikte bulmuş bence. Bu dostluk hiçbir izaha muhtaç değil. Sade ve içten bir dostluk. Bu hususiyetten dolayı olsa gerek dostların da paylaşmaktan haz duyduğu nimet olmayı hak kazanmışlar.
Çıtırtı sesinin en güzel yakıştığı nimettir susamla simit. O çıtırtı ki tazeliğin ilanıdır. Bize de o sese hakkını teslim etmek yaraşır. Simidi susamsız, susamı simitsiz düşünemeyiz. Bir susamlı simit ve dumanı üstünde çayla şükrün ve mutluluğun kapısını çalarız. Çalarız ki kapı gönüllü ve sonuna kadar açılsın. Sonbaharın son demlerine, taze bir simit ve nefis kokusu, letafet ve nefaset iklimine yol alan tavşan kanı çayla veda ederiz… Susamlı simitle çay, merhaba ile elvedaın arasında köprü olur. Onları, idameyi hayat ettiğimiz müddetçe hayatımızdan çıkaramayız.
Ankara,03.11.2010 İ.K
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.