- 692 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SPASTİK
Terk edilmiş , yıkılmış ve küskün bir geceyi andırıyordu seninle ilk buluşmamız. Sonbahar yapraklarının sesleri gibiydi bana duyurdukların ve bir o kadar acıydı ilk bakışların. Adını sonralardan koyacağım bir sevdanın ilk kıvılcımlarıydı sanki yaralı gözlerin. Böyle girmiştin sen gecelerime ve gündüzlerime. Başlamıştı bitmeyecek masalımız seninle.
Sana kızdığımı düşünme sakın . Seni sevmediğimi, gözlerine bakarken korktuğumu, yalnızlığı yakıştırdığımı sana sakın düşünme. Düşünme ki erimesin masum olan sevdamız . Düşünme ki solmasın seninle gökyüzünde büyüttüğümüz yıldızlar. Gönül dünyalarımızda oluşan yaldızlı boyalar…
Seni benle tanıştıran doktora karşılık verilen , annenin sesiyle tanımıştım yaralı türküleri oğlum.Yaralı, yorgun ve solgun…
Doktor tıbben anlatmıştı senin dış özelliklerini ve iç yapını. Spastik diyerek koymuştu adını. Sanki , sanki hiç umursamıyordu annenin feryadını.
Sakın, sakın için acımasın güzel oğlum. Annende benim gibi seviyor seni ama kıyamıyordu sana. Kıyamıyordu canından kopan yaprağa. İsyanın sesini yükseltmemeyi başarıyordu ama. Güçlüydü ve güçlü senin annen oğlum.Senin gibi…
Çocukluğun masmavi önlüklerle okula giden öğrencilerin arkalarından ,düşünmeden masumca el sallamakla geçiyordu. Seninle alay edenlere kızmıyordun, anlamıyordun. Günahsız bir papatya çiçeği gibiydi yüreğin ve bir civciv sesi kadar masumdu can acıtmayan ellerin.
Yarım yamalak kelimelerin kifayetsiz kalışını sende öğrenmiştim. Baba derken sonda olan a harfini çıkaramamana içim acıyarak gülüşüm. Senin siyah sırma saçlarını benim isyan kokan ellerimle okşayışım… Affet oğlum, senin kadar güçlü olmadığımdan kirlenmemeyi başaramamıştım, başaramadım…
Şimdi bedenin kabul etmese bile büyüdüğünü sesinin kalınlığı anlatıyor herkese büyüdüğünü. Tepkilerinin ,şair bakışı gibi ürkek olması sevdiriyor seni herkese. Aniden atman kendini yerlere, acımaman kendine , üzmen kendini , bir belsen ne kadar acı veriyor ailene…
Ama olsun oğlum, olsun ben inanıyorum sana , güveniyorum oğluma hiç kirlenmeyecek ellerin ve yüreğin, bembeyaz meleklerin…
Şimdi sorsalar sana dünyayı neler anlatırsın değil mi oğlum? Öfkeni, kızgınlığını ve günahsızlığınla bütünleşen bahtiyar oluşunu nasıl anlatırsın değil mi oğlum? Ben de isterdim seninle kırlarda gezmeyi, iki boynu kırık taştan kale kurup çılgın penaltılar çekişmeyi… Ben de isterdim oğlum.
Elimde olsa bir anahtarla acıtmadan kalbinin derinlerine bakardım. Bulutlarla yoldaş olup bir türkü yakarken senin için belki dertlerini tam anlamıyla bilebilirdim.
Seni seviyorum oğlum…
SPASTİK BİR EVLADA SAHİP OLAN BİR BABANIN YERİNE KOYDUM KENDİMİ VE O HAYALEN SEVDİĞİM OĞLUMA ARMAĞAN ETTİM BU METNİ...