- 623 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SUSMAMIZ, TOPLUMSAL SUÇTUR.
"Hayatı yaşayan her canlının çıkardığı bir ders vardır. İnsanlar, filler, inekler, çakallar, karıncalar, bitler, hatta bitkiler yaşadıklarından ders çıkarırlar. Çıkardıkları dersler zaman içinde canlının genlerinin niteliğini oluşturur."
Yani neslinize de tesir eder bu dersler.
"İnsanoğlu, yaptıklarının yanına kâr kalacağı inancına kapıldığında korkunç işler yapabilir. Ama olağan koşullarda içindeki kötü eğilimleri toplum baskısıyla derinlerde gizler. Ancak denetimsiz ve kaotik ortamlarda açığa çıkar bu eğilimler."
Bu tanımlamalardan sonra Cumhuriyet 87. yılında yaşananlar, Askerlerimizin resepsiyona katılmamaları, ardından İki Hürriyet yazarının, birinin Sayın Cumhur Başkanının hanımına, diğerinin başbakan dahil bütün hükümete milletvekillerine yaptığı çok ağır hakaretleri ne ile izah edeceğiz?
Hele “umut” olarak baktığımız CHP yi değiştirip ülkenin kaderine yeni bir sayfa açacağını umduğumuz Sayın Kılıçdaroğlunun gezdiği sergide, bir resim önünde yüzünde beliren ifadeye ben mana veremedim. Orada resimlerle yapılan çok ağır hakaretlere sevinçle karışık bir şoke olma durumu, yanı içgüdüsel bir tepki ama görsel bir gülümseme. “Kaldırın bu ağır hakaret resimleri” diyemedi içinden gelen ses. Hakarete çanak tuttu ve kendini bitirdi.
Bunu kabul etmek mümkün değildir.
Zaman bulamadım bu güne kaldı. İçimde oluşan şiddetli öfkeyi bir şekilde sizinle paylaşmak istedim.
Buradan halkın bu çevrelere karşı isyan çıkarması gerekir desem bende çok ağır bir duruma çanak tutmuş olurum ama içimden geçmiyor değil. Bir ülkenin Cumhurbaşkanına, Başbakanına, milletvekillerine sınırsız hakaret kimse edemez.
Bu hakaret onlara gönül vermiş insanlara da yapılmıştır. Alevisi, sünnisi, sağcısı, solcusu, partili veya partisiz herkese yapılmıştır bana göre.
Bu hakaretler karşısında inanılmaz bir şekilde susan topluma çok kızgınım.
Doğası gereği ilkel benliğiyle toplum hayatı arasındaki sınırı tam olarak çizemeyen çocuk gibiyiz.
Yani Oktay EKŞİ gibi bir yazarın bu raddeye gelmesindeki hal nedir?
Hem Kılıçdaroğlunun gittiği sergiyi düzenleyenlerin hem de bu hakaretleri yağdıran insanların beslendiği kaynağı tesadüfen buldum.
Çok kitap okurum. Seçmeden okurum. Kimin olursa olsun, ne yazarsa yazsın, okurum. Dün akşam Soner Yalçının “O Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor” isimli kitabını karıştırıyordum. Bu Allahın bir lütfüdür. Soner YALÇININ kitabını o anda elime almam iradem dışında bir şeydir bana göre.
Neden mi?
Bakın ne diyor Soner yalçın, kitabının 124 sayfasının son paragrafında ve 125 sayfalarında.
“Almanyada Weimar Cumhuriyetini kim yıktı: Adof Hitler
Hitlerin kurduğu cumhuriyetin adı neydi: Demokratik Cumhuriyet.
Hitlerin parlamento darbesiyle kurduğu bu cumhuriyetin silah gücü neydi: Polisler.
Hitlerin diktatör olmak istediğini anlamayıp ona “yetki kanunu veren kimlerdi: Merkez sağ partiler.
Hitleri diktatör yapacak yaslara ve uygulamalara mecliste karşı çıkan kimlerdi?
88 sosyal demokrat milletvekili.
Hitlerin arkasındaki meclis gücü neydi: 441 milletvekili.
Hitler’e karşı çıkan basının ve muhalefetin başına ne geldi. Hepsi ceza evine tıkıldı.
Hitlerin Reichstag yangını gibi provokasyonlarla kandırıp ele geçirdiği son kurum hangisiydi. Alman Ordusu.”
İşte Allahın lütfü dediğim olay bu sayfalara rast gelmemdir değerli okurlarım.
Şimdi gördünüz mü, bu hiçbir şekilde kabul edemeyeceğimiz çok ağır hakaretleri yapanların beslendiği kaynağı?.
Kitap 2009 da ilk baskısını yapmış.
CHP’yi ve ona destek olan yazarları öfke denizinde yüzdürüp aklını başından alan, onları deli divaneye döndüren, akıl almaz çok ağır hakaretlere yönelten kaynağı yüce rabbim benim karşıma çıkardı. Tam da bu konuda yazacağım akşam.
Soner YALÇININ kitabında yukarıda ki çizdiği resme iyi bakın ve bugün yapılan hakaretin kaynağını görün.
Cumhurbaşkanımızın çok saygı duyduğum zarif ve bize benzeyen halkımıza benzeyen çok saygı değer eşine, Başbakanımıza ve diğer millet vekillerine “ analarını da satarlar” gibi ağza alınmayacak, seviyesiz saldırıyı yapanların bu ülkenin en tepe noktasında olması ülkemiz açısından çok büyük bir talihsizliktir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu ağır hakaret karşısında takındığı olgun tavır takdire şayandır.
Başbakanımızı hitlere benzeten o sergi kaldırıldı, Oktay EKŞİ baş yazarlıktan istifa etti ama bu yeterli değildir.
Bizim susmamız toplumsal bir suçtur.
Başbakanımız daha dikkatli sözler sarf etmelidir. Liderdir ve o liderliğin hakkını vermelidir.
Çünkü bataklıktan seslenenlerin yanına yaklaşmamalıdır.
O görevi halkımız yapmalıdır.
Sizler için ve kendim için çok okuyorum, çok araştırıyorum ve yazıyorum.
Daha yaşanabilir bir kent ve ülke için bir çok eleştiri yapıyorum. Seviyeli olmaya ve yol gösteren bir kalem olmaya çalışıyorum.
Hata yapmıyor muyum?. Elbette, bende insanım ve hata yapma hakkım vardır. Ama, asla kimseyi aşağılamak, yerinden etmek ve bir başkasını menfaatim için onun yerine düşünme çabam olamaz.
En güzel günler sizlerin olsun, ülkemizin olsun.
Sevgi ve saygılarımla.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.