- 1059 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
PAZARCI AYHAN (4)
Hangi malın daha çok satılacağını bilemediği için riske girmektense tezgahında çorap bulundurmayı yeğledi.Saman pazarındaki parti malı satanlarla, regüle satan çorapcılar arasında mekik dokudu.Nasıl olsa herkes, çorap giymek zorundaydı.Mecburi ihtiyaçtı.İlk zamanlar,ucuz diye ikinci parti(defolu) çorapları bulundurdu tezgahında.Satmakta zorlandıkça,hatalarını aramaya başladı.Markalı ve birinci sınıf çoraplara yöneldi.Onda da satış fiyatı alıcıya yüksek gelince; şaşırdı.Bir türlü istediği olmuyordu ne yazık ki.
Diğer taraftan da çorap satan esnaflar, kendisinin iş yapmasını engellemeye çalışıyorlardı, biraz daha düşük fiyata satmak suretiyle.
Çorap satımını iki ay kadar sürdürdü ama hayal kırıklığına uğradı.Hem çorabın da karı oldukça düşüktü.Çok cüzi bir miktar.Fazla miktarda satamayınca ettiği kardan da bir şey anlayamıyordu.Nihayetinde;çorap satımının da inceliklerini öğrendi.Çorap almak isteyen vatandaşlar,çorabı ellerine alınca ilk baktıkları yer çorabın koncu oluyordu.
"Çorabın koncu ayak bileğini sıkmayacak. Ayaklar,rahat edecek.Çorap da naylon karışımı olmayacak."
Bayanlardan bazıları, çorabın içerisine ellerini sokup, parmaklarıyla gerdikten sonra defolu olup olmadıklarını incelemelerini,hayretle izliyordu.
"Aman öyle yapmayın, çorabın şeklini bozuyorsunuz" diyemiyordu. Müşteri velinimetti ya.
Bu iş böyle yürümeyecekti. Alternatif aramalıydı. Diğer esnaf arkadaşları da yol göstermiyorlardı.
"Bu, bize ilerde rakip olur "düşünceleri vardı hepsinde de.
Evinin hemen yakınında metro istasyonu vardı. İnsanlar, sabahları ve akşamları akın akın gidip geliyorlardı evlerine,iş yerlerine. Bu kalabalıktan yararlanabilirdi.Hemen Samanpazarına gidip toptancısından kutuyla nova selpak mendilinden aldı.Sadece mendil satacaktı.Sabahları beş buçukta kalktıı,sabahın ayazını yiye yiye metronun merdivenlerinde beklemeye başladı.Düşündüğü gibi de oldu.satış iyi gidiyordu.Sabah beş buçuktan, saat dokuza kadar üç koli mendili eritmişti.Saat dokuzdan sonra zabıtalara yakalanmamak için normal Pazar yerlerinde tezgah açmaya devam etti.
Akşamları eve döndüğünde kış mevsimi olduğu için geceler oldukça uzundu.Yine metronun kalabalığından yararlanmayı düşündü.Sabahları çıktığı gibi ilk bulunduğu yerde mendil satmaya devam etti.
Bu arada başka satıcılarla da kısa zamanda arkadaş oldu. Aynı malı satmadıkları için sorun olmuyordu. Yitme araba ile sebze satan Barış. Arabasının arkasında kuruyemiş satan emekli öğretmen Yusuf. Bir de kadın parfümleri satan Mitten emekli Ahmet. Her birinin ayrı hikayesi vardı.Onlar,anlattıkça kendisi dinliyordu.
”Ben de emekli Ziraat Mühendisiyim “ dese de inanmıyorlardı. “Sen olsan olsan sivil polis olursun “dercesine imalı olarak bakıyorlardı.
Barış, birkaç kez zabıtalarla kavga ettiği için korkusuzdu.
"Zabıtalar,geldiği zaman sizler kaçın.Ben kaçmasam da olur" diyordu.
Doğrusu bu işten bir şey anlamamıştı. Öyle de yaptı .Zabıtalar geldiğinde Barış,hariç hepsi tabanları yağlıyordu. Ayhan, gizlendiği yerden geriye dönüp baktığında zabıtaların Barış ile tokalaşıp sohbet ettikten sonra hiç bir şey yapmadan çekip gitmelerine bir anlam veremiyordu.
Ayhan,yoğun bir şekilde koşuşturmaya devam ediyordu.Sabah ve akşam saatlerinde metroda korsan satış,diğer zamanlarda da Pazar yerlerinde.Bedeni yavaş yavaş yorgun düşmeye başlamıştı.Akşam saatlerindeki metroda bekleyişi onu oldukça yoruyordu.Bazen dalıp dalıp gidiyordu,hayallere.
“Ben bu sıkıntılara ne için katlanıyorum. Hep çocuklarıma iyi bir eğitim vereyim diye.Yoksa aldığım emekli maaşı eşimle bana gül gibi yeter.”
Böyle hayal alemine daldığı bir günde zabıtalar, kuş gibi avladılar onu.Malının hepsine el koydular.Çaresiz bir şekilde eve döndüğünde karmakarışık duygular içerisinde perişan bir ruh haliyle sabahı etmesine rağmen yattığı yatakta uyuyamadı.Uykusuzluğunu, eşine belli etmemeye çalıştı.
DEVAM EDECEK.
YORUMLAR
Ayhan Abi, tezgahtaki "kafasızlar" kim güzel çıkmış:)
"Ben bu sıkıntılara ne için katlanıyorum. Hep çocuklarıma iyi bir eğitim vereyim diye.Yoksa aldığım emekli maaşı eşimle bana gül gibi yeter.”
Herşey onlar için değil mi? Umarım değer ve umarım biz başaran anne ve babalar oluruz...
Tebrik ediyorum.
ayhansarıkaya
Yorumun için tşkler kardeşim.
selamlar.
Aynur Engindeniz
En iyi arkadaşalrına laf attığımı sanma. Ben hep "kafasız" derim o mankenlere. Ta çocukluktan beri, hem de çok korkarım onlardan. Galiba hatırlamadığım zamanlarda korkunç bir anım var onlarla ilgili...
Selam sana...
Emeğin ve helal paranın kutsallığını gördüm sayfanızda.. Ayrıca çocuklarına daha iyi bir gelecek sağlamak için her türlü fedakarlığı göğüsleyebilen iyi bir baba.. Tembelliğe savaş açmış çalışkan bir insan! Pazardan Sitemize geçelim usta bir kalem yine çok verimli.. Tebrik ediyorum. Harika bir yazıydı. 10 puan yine az gelecek. Saygı ve selamlarımla..
ayhansarıkaya
Selamlar.