- 22205 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TÜRKÇEMİZE SAHİP ÇIKMAK!
Tarihi çok eskilere dayanan ve dünyanın en büyük dillerinden biri olan Türkçeyi konuşan Türklerin, asırlar boyunca medeniyet dünyasına kazandırdıkları zenginlik ve güzellikler herkesin malumudur...
Son dönemlerde dilimizin giderek yozlaştığı ve sadeliğini yitirdiğini görüyoruz. Yabancı kültürlerin etkisiyle kültür erozyonu içersinde dilimizi de bizden uzaklaştırıyorlar. Dil; Tarihi ve kültürel değerlerin geçtiği köprüdür. Bu köprü sağlam olmazsa gelecek nesillere ulaşmak ve gelecek nesillerin geçmişi anlamaları güçleşecektir.
Uygarlıkları tarih sahnesine çıkaran ve birbirinden ayıran en önemli etkinliklerden, kültür miraslarından biri dildir. Toplumların maddi-manevi birikimlerini gelecek nesillere aktırmada, geçmişle gelecek arasında bir bağ kurmada ve yeni nesillere estetik duygular kazandırmada önemli bir role sahiptir. Çünkü Türk tarih ve kültürünü günümüze kadar bütün güzellikleri ile taşıyan dilimizdir. Dilin önemi inkâr edilemeyeceği gibi vazgeçilmezlerdendir.
Bilinçsizce yabancı kültür değerleri ve dilleri içinde gezinmek yaşamak ve bunları öne çıkarmak, belli bir ayırım, ayıklama yapmadan yabancı kültürlere açık olmak, kendi kültürümüze büyük zararlar verdiği gibi milli, manevi, ahlaki çöküntüye de sebep olmaktadır.
Tarihi mirasımız içinde kendi kültürümüze, dilimize yabancı olmadan, nesillerimizi yabancılaştırmadan, geleceğimiz ve varlığımızın devamı için dilimize sahip çıkmak milli ve tarihi bir görevdir, zorunluluktur… Bu her Türk evladının sorumluluğudur.
Dil, bir millet için aynı zamanda düşünme ve yorumlama zenginliği yanında bağımsızlığıdır. Duygu ve düşünceyi, üretkenliği geliştirdiği gibi kültürü, medeniyetleri de zenginleştirir. Dilini koruyamayan milletler geleceğini, edebiyatını, sanatını tehlikeye sokarlar. Geçmişini bilmeyen, geçmiş ve gelecek arasında irtibatı kuramayan nesillerin yarınları da tehlike altında demektir!
Kendimizi ve çocuklarımızı yabancı kültürlerin sömürüsünden, cadde ve sokaklarımızı yabancı isimlerden korumak ve kollamak durumundayız. Bizlere düşen kültürümüzü ve moral değerlerimizi koruyup, gözeterek gençlerimize, çocuklarımıza öğretmektir.
Bizleri toplum olarak bekleyen iki önemli nokta var. Ya batının kültür değerleri içersinde eriyip yok olmak, ya da şerefiyle kültürüyle, inancı, dili, hürriyetiyle yaşamaya devam eden bir toplum olmaktır. Her ikisi de olmak bizim elimizde.
Kendi diline sahip çıkamayan ya da dilini koruyamayan milletlerin; kültürüne, değerlerine yabancı, geçmişi ile ilişki kuramayan insanlar yetiştirilmesi beklenen bir sonuçtur.
Dünyanın neresinde olursak olalım kimliğinizi, Türk dilini, Türk tarih ve
kültür bilincini, binlerce yıllık geleneğini kaybetmeden yaşar, yaşatır ve korursak dış ülkelerde, yabancılar nezdinde ilgi ve itibarımız da o kadar artacaktır…
Unutmayınız ki Türk dilini yaşatmak bir kafa, gönül, görev işidir. Türk kültürüyle, diliyle, ata sevgisiyle gençlerimizi yetiştirmek medeniyete ve kültürümüze büyük hizmettir. Sahip olduğumuz dilimizi korumak, her şeyimizle kendimize sahip çıkmaktır.
Vatanı, milleti için her turlu fedakârlığa hazır bir nesil için yapılacak iş, dilini önemseyip hızla bu toplumun yeniden kaynaşmasına, bilinçleşmesine, değerlerine, tarihi ve milli kültürüne sahip çıkacak insanların çoğalmasına önayak olmaktır.
“Milli duyguları olan" bir insanın kendi ülkesini, halkını, dilini, sevmesi gerektiğini, onların erdemlerini de kendi üstünde taşıyacağını, kendisinin de o halka ait, onun bir parçası olacağını bilmelidir…
Milletlerin çok belirgin vasıflarından biridir dil. “Türk milletindenim diyen insan, her şeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz.”(Atatürk)
Atatürk milli duygu ile dil arasında da ilişki kurarak, dili milli duygunun gelişmesinde başlıca etken olarak görmüştür. Aynı zamanda dil bağımsızlığının, siyasal ve ulusal bağımsızlığın ayrılmaz bir parçası olduğunu ifade eder.
Tarih boyunca medeniyetlere beşiklik etmiş olan Türk devletlerinin dili olan Türkçeyi, geçmişle gelecek arasında sağlam bir köprü oluşturmak, bilim dili olarak yaygınlaştırmak, tarihî ve kültürel değerlerimizi yeni nesillere aktarmak herkesin görevidir. Bu, aynı zamanda millî bir davadır…
Kaşkarlı Mahmud ‘un Türkçe için söylediklerini her zaman hatırda tutmalıyız. “Türk dilini seviniz, çünkü Türklerin en az geçmişleri kadar büyük gelecekleri olacaktır.”