- 604 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Gönül İşi.
Ben insanların neden inanmadıklarını sorar, sorgularım.
Çünkü inanç aklın gereği,
İnsan ruhunun ihmale gelmez en temel ihtiyacı,
Yaşama anlam kazandıran nedeni,
Huzur, mutluluk, sevgi, kardeşlik ve hayatı disiplin altına alan,
Ahlaklı ve adil yaşama refleksini geliştiren vazgeçilmez öğreti kaynağı olduğundan.
İnsanların inançsızlıkları kendi özelleri olmayıp, içinde yaşadıkları toplumun her ferdini düşünce, davranış ve hayata bakış açısından dolaylı veya dolaysız etkiler.
Fakat kimin neye, neden inandığını pek sorgulamam.
Beni etkilemeye kalkışmadıkça, inandığı değerleri baskı unsuru haline getirmedikçe,
Buna hiç kimsenin hakkı olduğuna da inanmam.
Çünkü kişinin neye, nasıl inandığı daha çok kendisini ilgilendirir.
Her Dinin temelinde bir Peygamberin tebliğ etmiş olduğu,
Tevhid,
Risalet,
Ubudiyet,
Haşir ve adalet harcı olduğunu düşünür,
Anlamasamda, bozulmuş şekli ile kabul etmesem de.
İnancıma kimsenin müdahale etmesine müsamaha gösteremeyeceğim gibi;
benim gibi inanmayanlara da saygı duymam gerektiğini bilir ve inanırım.
Bozulmuş hali ile dahi, dinsiz yaşamaktan daha iyi olduğuna inanır,
Herkesin his ve duygularını kontrol altına alıp zaaflarından kurtulacağı,
Hayatın mide ve uçkura hizmet gibi yaşamsal olsa bile basit ihtiyaç ve biyolojik fonksiyonlarından başka, değerine uygun dünyada fakat dünyadan öte maksatlarının olduğu mesajını veren bir inanca sahip olmasını isterim.
Çünkü İNANCI akıl gerekli kılmasına rağmen!
Aklın idrakinden aciz kaldığı,
Mana âleminin malı olduğundan,
Kontrol edebildiği üç halli ve üç boyutlu,
Madde gibi algılanma imkânından mahrumdur.
İzahından aciz kaldığı için, maksadı yerine getirilir,
Mahiyeti sorulmaz ve sorgulanmaz.
Mana; maddenin zaman ve mekan sınırları içine hapsedilemez.
Hindular ineğe tapınır,
İneğe tapınmanın akli bir izahı,
Mantıklı bir cevabı olabilirmi?
İneğe tapıyorlar diye Hindulara akılsız denilebilirmi?
İneğe tapınmanın mantıklı bir iş olmadığını rahatlık ile söylememize rağmen,
Hinduların akılsız olmadıklarına hükmedemeyişimiz,
Akıl terazisinin ruhun ihtiyaç ve refleksi olan dini değerleri tartmaya yetmeyeceği gerçeğini anlamak için yeterli delil değilmi?
Din ve İnancı akli bulmayarak;
Her şeyi akıl ile izah edip,
Her sorunu akıl ile çözebileceğine inananların,
Ruh ve gönül dünyalarında hangi sorunu materyalist mantık ile çözebileceklerine inandıklarını çok merak ediyorum.
Bence!
İnançlar akıl işi değil.
Gönül işidir.
Gönlün hangi işine akıl yol bulup anlayabilmişki? ? ?
YORUMLAR
Aşk;
Hayata anlam kazandıran,
Kalbe heyecan veren,
İlahi bir boyutta ebedi fırtınalar koparan,
Bir mutluluk kaynağı,
Tükenmeyen bir sevgi sağanağı ise Eyvallah.
Yok;
Beni,
Benim onu sevdiğim kadar sevmeyecek,
Sevgisi ömür boyu sürmeyecek,
Kavuşunca tükenip, ardından bin pişmanlık yaşatacak,
Bir şey kazandırmadan her şeyimi fatura olarak ödetecek,
Kölelik duygusunun his ve ifade yanılmasına AŞK DİYOR İSENİZ ben buna ancak HAYIRRR derim.
O aşk değil hayatı zindan eden anlamsız bir aldanıştır.
Necdet EREM tarafından 10/25/2010 4:34:16 PM zamanında düzenlenmiştir.
Necdet EREM
Hayata anlam kazandıran, İlahi bir boyutta ebedi bir mutluluk kaynağı ise Eyvallah.
Yok, beni, benim onu sevdiğim kadar sevmeyecek, sevgisi bir ömür devam etmeyecek, kavuşunca bitecek, bir şey kazandırmadan her şeyimi fatura olarak ödetecek, kölelik duygusunun his ve ifade yanılmasına AŞK DİYOR İSENİZ ben buna ancak HAYIRRR derim.
O aşk değil hayatı zindan eden anlamsız bir aldanıştır.