- 1085 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
PEYGAMBERİMİZ SADECE KURAN İLE ÖĞÜT VERMİŞTİR BAŞKA BİR KİTAP İLE DEĞİL
PEYGAMBERİMİZ SADECE KURAN İLE ÖĞÜT VERMİŞTİR BAŞKA BİR KİTAP İLE DEĞİL
Allah, Kaf Suresi’nde, Elçisine şu emirde bulunuyor:
“....KURAN’LA ÖĞÜT VER." (Kaf Suresi,45)
Görüldüğü gibi Allah, peygamberden insanlara Kuran ile öğüt vermesini istemektedir, BAŞKA BİR KİTAP İLE DEĞİL. Peygamberin ağzından da bu görev onaylanmaktadır. Peygamber, Kuran’da geçen bir konuşmasında görevinin Kuran ile uyarmak olduğunu anlatmaktadır:
“Benimle sizin aranızda Allah şahittir. BU KURAN BANA, KENDİSİYLE -SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ- UYARMAM İÇİN VAHİY OLUNDU.” (Enam Suresi,19)
Yine başka bir ayet peygamberin insanları hangi öğreti ile uyarması gerektiğini açıklamaktadır:
“Ey Ehlikitap! Elçimiz size geldi. Kitap’tan saklamış olduklarınızın çoğunu size ayan beyan açıklıyor; çoğundan da geçiyor. Şu bir gerçek ki, size Allah’tan bir ışık ve apaçık bir Kitap gelmiştir. Allah, rızasına uyanları o Kitap’la esenlik ve barış yollarına iletir ve onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarıp şaşmayan ve sapmayan dosdoğru yola kılavuzlar.” (Maide Suresi,15-16)
Yukarıdaki ayetler göstermektedir ki Allah’ın elçisi, Kitap Ehli’ne -yani Hristiyan ve Yahudilere- Allah’tan gelen Kitap ile tebliğ yapmaktadır. Kuran bize elçinin hangi öğreti ile insanları aydınlattığını bir kez daha hatırlatıyor:
“"Ben sadece, bu beldenin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Orayı saygıya layık kılmıştır O. Her şey O’nundur. Ben, müslümanlardan/Allah’a teslim olanlardan olmakla emrolundum. Ve Kur’an okumakla emrolundum. Artık kim yola gelirse kendi nefsi için gelir. Sapmışa gelince, böylesine de ki: ’Ben uyarıcılardan biriyim. Hepsi bu!" (Neml Suresi,91-92)
Yukarıdaki ayet Elçinin Kuran’ı okuyacağını ve dileyenin bu rehberliği kabul edip doğru yolu bulacağını anlatıyor. Bir başka ayette Allah şöyle buyuruyor:
“Bu Kuran’ı sana farz kılan, elbette ki seni vaat edilen yere götürecektir. De ki: ‘Hidayeti getireni de açık bir sapıklık içinde olanı da en iyi Rabbin bilir.’” (28:85)
Yukarıdaki ayet göstermektedir ki Elçi için bağlayıcı olan öğreti Kuran’dır. Tüm bu ayetler göstermektedir ki Allah’ın elçisi olan peygambere Allah’ın Kitap’ı olan Kuran indirilmiştir ve peygamber bu Kitap’ı kullanarak insanlara dini anlatmak ile görevlendirilmiştir. Bunu yaparken Kuran’dan en ufak bir sapma göstermemesi konusunda uyarılmıştır. Yukarıda alıntıladığımız Maide Suresinin 48. ayetinde görüldüğü gibi peygamberin din alanında verdiği tüm hükümler Kuran’a dayanmak zorundadır. Peygamber bu ayetlerden anlaşılacağı üzere dini anlatırken kendine ait hukukunu ya da öğretilerini değil, Kuran’ı anlatmak zorundadır.
“Hüküm yalnız Allah’ındır.” (Yusuf Suresi,40)
“O, hükmüne hiç kimseyi ortak etmez.” (Kehf Suresi,26)
YORUMLAR
türbana özgürlük isteyen kız kardeşlerimizin polis tarafından coplanmasını ve üniversitelerde ikna odaları kurup türbanlı öğrencileri ağlatanları unutmadık.
türban yasağı siyasi bir sorun değildir..bunu siyasetle ilişklendirmek son derece yanlıştır..türban din ve vicdan özgürlüğü kapsamında ele alınıp heryerde serbest bırakılması gerekir..
hiç kimse insanların dini yaşama özgürlüğünü kısıtlayamaz..geçmişte bunu kısıtlayanlar, dini kuralları emirleri yasaklayanlar günümüzde lanetle anılmaktadır...
Biz Anadolu kadını ve erkeği ATATÜRKÇÜLÜĞÜ devletimizle milletimizle bağdaştırdık.
ATATÜRK derken bir devri, bir kuşağı, onca işi küçücük zaman dilimlerine sığdıranların hepsini kastederiz.
biz kimseyi başımıza şıh, şah, çoban yapmadık. kimseye tapınmadık.
ATATÜRK BİR... DEVRİN KAHRAMANLARININ LİDERİ VE SEMBOL İSMİDİR.
ATATÜRKIÇÜLÜK DERKEN KASTETTİĞİNİZ KİŞİ DEĞİLDİR.
VARLIĞIMIZDIR,
DEVLETİMİZDİR,
SİSTEMİMİZDİR.
ONU ANLAYARAK, GELİŞTİREREK, ÖZÜMÜZE EN UYGUN YAŞAM ŞEKLİ OLARAK YAŞATMAYI DÜŞÜNÜRÜZ
BİZİ YOZU YOBAZI BAĞLAMAZ.
Zaten andavalın gözünde eğer karşısındaki insan değil de CİNSEL bir değerse mutlaka kapanması gerekiyir.
Hem de tepeden tırnağa...
Yok eğer insansa, insanlığın gerektirdiği gibi kapanır.
Neden mi,
bizim değerlerimiz,(kadınlar) bin yıldır kapalı, ama hiçbirisi kafalarını pamuk topuzlarla şekillendirmedi, boneleyip yatak çarşarlarıyla belemedi. Adı tülbent-di, yazmaydı, eşarptı, Yatak çarşafı gibi kafalar belenip uykuya yatırılmadı, kadınlarımız yine çalışkan, yine onurlu, yine namusluydu. Bir kaç sene öncesine kadar namus yürekteydi... Doğdu din tacirleri, mertlik bozuldu...
İŞTE İSLAM ALEMİNİN SADECE BİR ÜLKESİNDE UYGULANAN ŞERİATN TİPİK KANUNLARI
ÖRNEĞİN İRAN
İran Devriminin ardından öncelikle kadınlar ve çocuklar üzerinde büyük baskılar başladı. Çünkü İran'da şeriatın tipk kanunları geçerli kılındı.
---kadınların eşinin seçmesine izin verilmez ve zina suçu ka...psamında değerlendirilir
---namus babadan kocaya devredilir
---gençler sokaklarda el ele gezemez, yüzüyemez, içki içip eğlenemez.
---kadınların siyasette kendilerini ifade etmelerinin önüne engeller konulur
---Kadının bedeni, emeği, yaşamı erkek- egemen düzence denetiminde tutulur.
---kadınlar RECM edilir
KADINLARA VERİLEN CEZALAR
yaşı küçük veya büyük farketmiyor, ortak suçları erkeğe itaatsizlik, zina, rejim karşıtı siyaset yapmak.
kiminin yüzüne kezzap dökülmüş,
kiminin biryerleri kesilmiş yakılmış,
ve bedenleri toprağa gömülen, başı taşlanarak diri diri diri öldürülen kadınlar
haklarını aramayanlar
VE TÜRKİYE...
Bir gösteride ...6-7 yaşlarında elinde bir tahta parçasına tutturulmuş karton, başında tek bir saç teli gözükmeyecek şekilde bağlanmış türbanlı çocuklar. Kartonda “Başörtüsüne Koşulsuz, Sınırsız Özgürlük!” yazıyor. Kendisi okuma yazmayı ya bilmiyor ya da yeni öğrenmiş olmalı. Bilse bile elindeki kartonda yazan şey hakkında bir fikri olmadığı kesin. Bu çocuk (kız ya da kadın değil) ne dini anlayıp, yorumlayıp buna göre dinin emirlerini kendi hür (özgür!) bilinci ile yerine getirebilecek yaşta, ne de başındakinin, erkeklerin kendisini bir cinsel obje olarak görmesini engellemek için taktığının farkında.
Evet onlar daha çocuk!
Başlarında kendilerine dayatılmış bez parçaları ellerinde özgürlük isteyen kartonlarıyla onlar henüz çocuk.
Ve aslında o sözde özgürlüğün kendileri için kölelik demek olduğunun bilincinde olmayan masum çocuklar…
bu ÇOCUKLAR gelecekte sağlıklı birer eş, anne olabilecekler mi, kendi kararlarını verebilecekler mi, erkek egemen bir toplumda kadına çok iş düşüyor, silkelenip kendine gelmesi lazım, insan olduğunu ispatlaması lazım.
ÇÜNKÜ
KADINA DİŞİLİKTEN ÖNCE KİLİŞİK LAZIM...
Müsadenizle
Saygılar