- 1103 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
SICAK BİR YÜREK
Koca koca gemiler gibidir yaşlı bedenlerimiz. Koca gemiler güven verir insana. Eski ve yaşlı oluşları çok fark etmez. Nazlı ve hırçın denizlerde nice badireleri atlatmışlardır. Nice tecrübeler edinmişlerdir. Kaptansız yol bulur hissi uyandırır her yürekte.
En büyük fırtınada dahi ürkmeyiz yaşlı bir gemi ile yolculuk yaparken. Çünkü “O” daha bir şefkatle sarar yolcusunu. Bilir ki artık son yolcularıdır ve hırpalanmamalıdır. Nice genç ve hızlı gemiler varken kendisini tercih eden bu son yolculara minnet duyar. Yaşlı gemiler bu minnet hissini hiç yitirmezler. Her şey çok daha kıymetlidir hayata dair. Canlarının içinde taşırlar son yolcularını. Belki de son yolcuları olacaktır bu insanlar. Yolcular için aynı değeri ifade eder mi son gemiye binmiş olmak?
İnsanlar nasıldır acaba?
Yaşlandıkça güven mi duyuluruz? Kısmen evet. Daha olgun oluruz. Hırs ve zayıflıklarımızdan daha fazla sıyrılırız. Daha güvenilir oluruz. Yine de eski be büyük gemiler gibi olamayız. Hastalıklarımız artar, algı ve idrakimiz düşer. Gemiler tamir kaldırır ama biz pek kaldırmayız. Gemilerde aile bağları hiç yoktur. İnsanınki de zayıflar yaşlandıkça. Çocuk gibi alıngan ve asık yüzlü olmaya başlar. Eskiden bizde başlayıp bizde biten her şey artık başkalarında başlayıp biter. Hayattan geri kalır, her gün biraz daha dışlanırız. Hayatta duralayanlar geri kalır. Kenara itilirler. Duyguları incitilir. İnsanın yaşlılığı gemilerinkinden acıklı geçer.
Yaşlıların da gönüllerinin son yolcuları olur. Çünkü gönül yaşlanmaz. Yaşlı insanlar da gemiler gibi kıymetli tutar bu son yolcularını. Bilirler ki kendi sonları da yakındır. Anlamsız ve aptalca bir cesaretle ölümü hiçe sayarlar. Belki de ölüme itirazdır son ve derin sevgileri. Sevgiliyi gemiler gibi şefkatle kucaklayamazlar. Belki onlar gibi kuvvetle saramazlar ama daha güçlü severler. İfade etmek için sevgilerini, nefesleri zayıf gelir. Emaneti ağır gelir yaşlı insanın. Tecrübesini umursayan yoktur. O hiç yokmuş gibi hayat yaşanır yanı başında.
Yaşlı insanlar üzgündür. Güvenilir olsalar da üzgündür. Gönüllerinin son yolcuları onları görmemektedir. Oysa ne çok şey farklıydı otuz yıl önce. Demek ki; gemilerle insanlar çok da benzemiyordu. İnsan zayıf ve güvenilmez oluyordu yaşlandıkça. Belki de tek ortak yanları aşklarının taze kalışıydı.
Yolcular için yaş ne kadar önemliydi? Gördükleri ilgi ve itibarın hiç önemi yok muydu? Son yolcular bastıkları yerin sıcak ve hassas bir yürek olduğunu biliyor muydu? Daha bir aşkla sevildiklerini bilebilirler miydi?
Farkı fark edenler fark edilirler miydi? Fark edenler için farklının değeri neydi? Düşünceler okunsaydı maskeler düşer miydi?
Son yolcuların da bir son yolculuğu olacağını maşuk şimdiden düşünebilir miydi? Yürek ölmüşse eğer; genç olsan ne fark ederdi?
YORUMLAR
Evet ne farkeder ki insan genc olsa yürek ölmüsse duygusuzsa.
Benim Anneannem yaklasik 90 yasinda oldu hala örgü bile örüyormus bir kac yildir görmedim ama hala öyleymis.
Telefonda konusuyorum bazen sanki 60 yasinda var yok sesi öyle, gülmesi felan hic degismemis.Calisan demir paslanmaz dedikleri cok dogru birsey.Atik insanlar cevik insanlar dinc kaliyorlar erkek ya da bayan hic farketmez.
Nerede varsa hantal bezgin insan yük gibi dolasir dünya icinde.
Yasli insanlarin hatirini kiymetini bilmek lazim deger kiymet yoksa genc insan da üzgündür.
Ve bence insanlarin olgunlugu Anne ya da Baba olmakla birlikte tam olarak basliyor.
Hayatta dogru cizgide kalmak güvenilir olmak icin binbir tecrübe gerekmiyor.
Hani derler akil yas da degil bastadir.
Güzel bir yaziydi hayata dair.
Yüreginize saglik
Sonsuz saygimla
Son demlerinde güzel bir hayattan ziyade ilgi ve sevgi bekliyorlar.Buda onların en tabi hakkı..Ya gençler onları fazlalıkmış gibi görüp göz ardı ediyor.Ya bir otuz yıl sonra ne olacak..!Bunu düşünen yok.Hep genç kalacaklarını zanneden bu günün gençliği..
Tebriklerimle.
"Düşünceler okunsaydı maskeler düşer miydi?"
Düşerdi...mutlaka...
Yaşlandıkça "aile bağlarının zayıfladığı" fikrine katılmıyorum. Ailenin çocukları olduğu zaman her türlü şartta çocuklarının ihtiyaçlarını giderir ve büyütürler. Çocuklar ise anne babalarına aynı ihtimamı gösteremeyebilirler. Belki hayat şartlarının koşturmacalarından dolayı, yaşlıları gençler ihmal ediyor olabilirler. Ama yaşlılar için çocukları, hala eskiden olduğu gibi küçük çocuklarıdır. Hele bir de torunları varsa sevgileri daha bir çoğalır. Onların yaşındaki duyguları şimdiki yaşlarımızda anlayabilseydik keşke.
Gönlü genç olan yaşlılarımıza sevgiler, saygılar.
Konu güzeldi, Anlatım sade. Gönlünüze sağlık Engin Bey.
Yazımı okuyan ve yorumlayan bütün arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Eser Hanımın yorumunu İzninizle ETKİLİ YORUM seçiyorum.
Valla başlı başına bir yazı olmuş. Hele son cümleye bayıldım. Kutlarım Eser Hanım.
Eser Akpınar
Yaşlanmak...Yaşlandığını görebilmek ne kadar mutluluk verici bir olay aslında. Bu mutluluğu ve ayrıcalığı yaşamak yerine rakamlara takılırız ya da bir kaç çizgiye. Genç olmak ister miydin? Bu soruya her zaman aynı cevabı veriyorum: Asla. Bunca tecrübeyi, bilgiyi, yaşanmışlığı nasıl çöpe atarım? Nasıl kıyarım silmeye izlerini saçlarımda ki aklardan, yüzümde ki çizgilerden, ellerimde ki benlerden? Kendimden en memnun ve mutlu olduğum bir zamanda nasıl yaşarım sil baştan? Üstelik bir de gençlere bilmiş ve ukalaca bakmak dururken?..:-)
Şiir gibi bir yazıydı. Teşekkür ediyorum Engin Bey. Selam ve saygıyla.
Engin Bey sıcacık bir yazıydı. Benzetmeleriniz tam yerine oturmuş. Yaşlılar; çocukluk, gençlik, orta yaş hepsini yaşamış oluyorlar. Herkesin yeni başladığı veya ortaladığı hayat romanını çoktan bitirmişler. Hayatı defalarca okumuşlar.. Saygı göstermeliyiz hepsine. Yaşadıkları son dönemde acı hatıraları olmamalı. Tebrikler duyarlı yüreğinize. Saygılarımla..
Haklısınız, bedenler yaşlansa da yürek ve nefis yaşlanmaz, neler yaşamak ve yapmak ister.
Gençler daha hoşgörülü gönül alıcı olmalıdır, hoş sözlerle, hatır sorup, gönülleri şenlendirilmeli yaşlılarımızın.
Onlarda yaşanmış bir tarih yatıyor.
Gençler sabırsız, her şeyi kendilerinin bilip, anladığını zannederler.Unuturlar ki bugün yaşlı görünen o bedenler de bir gün onlar gibiydi.
Çok anlamlı bir konu işlemişsiniz Engin bey, tebrikler, selam ve saygılar.