12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1185
Okunma
Koca koca gemiler gibidir yaşlı bedenlerimiz. Koca gemiler güven verir insana. Eski ve yaşlı oluşları çok fark etmez. Nazlı ve hırçın denizlerde nice badireleri atlatmışlardır. Nice tecrübeler edinmişlerdir. Kaptansız yol bulur hissi uyandırır her yürekte.
En büyük fırtınada dahi ürkmeyiz yaşlı bir gemi ile yolculuk yaparken. Çünkü “O” daha bir şefkatle sarar yolcusunu. Bilir ki artık son yolcularıdır ve hırpalanmamalıdır. Nice genç ve hızlı gemiler varken kendisini tercih eden bu son yolculara minnet duyar. Yaşlı gemiler bu minnet hissini hiç yitirmezler. Her şey çok daha kıymetlidir hayata dair. Canlarının içinde taşırlar son yolcularını. Belki de son yolcuları olacaktır bu insanlar. Yolcular için aynı değeri ifade eder mi son gemiye binmiş olmak?
İnsanlar nasıldır acaba?
Yaşlandıkça güven mi duyuluruz? Kısmen evet. Daha olgun oluruz. Hırs ve zayıflıklarımızdan daha fazla sıyrılırız. Daha güvenilir oluruz. Yine de eski be büyük gemiler gibi olamayız. Hastalıklarımız artar, algı ve idrakimiz düşer. Gemiler tamir kaldırır ama biz pek kaldırmayız. Gemilerde aile bağları hiç yoktur. İnsanınki de zayıflar yaşlandıkça. Çocuk gibi alıngan ve asık yüzlü olmaya başlar. Eskiden bizde başlayıp bizde biten her şey artık başkalarında başlayıp biter. Hayattan geri kalır, her gün biraz daha dışlanırız. Hayatta duralayanlar geri kalır. Kenara itilirler. Duyguları incitilir. İnsanın yaşlılığı gemilerinkinden acıklı geçer.
Yaşlıların da gönüllerinin son yolcuları olur. Çünkü gönül yaşlanmaz. Yaşlı insanlar da gemiler gibi kıymetli tutar bu son yolcularını. Bilirler ki kendi sonları da yakındır. Anlamsız ve aptalca bir cesaretle ölümü hiçe sayarlar. Belki de ölüme itirazdır son ve derin sevgileri. Sevgiliyi gemiler gibi şefkatle kucaklayamazlar. Belki onlar gibi kuvvetle saramazlar ama daha güçlü severler. İfade etmek için sevgilerini, nefesleri zayıf gelir. Emaneti ağır gelir yaşlı insanın. Tecrübesini umursayan yoktur. O hiç yokmuş gibi hayat yaşanır yanı başında.
Yaşlı insanlar üzgündür. Güvenilir olsalar da üzgündür. Gönüllerinin son yolcuları onları görmemektedir. Oysa ne çok şey farklıydı otuz yıl önce. Demek ki; gemilerle insanlar çok da benzemiyordu. İnsan zayıf ve güvenilmez oluyordu yaşlandıkça. Belki de tek ortak yanları aşklarının taze kalışıydı.
Yolcular için yaş ne kadar önemliydi? Gördükleri ilgi ve itibarın hiç önemi yok muydu? Son yolcular bastıkları yerin sıcak ve hassas bir yürek olduğunu biliyor muydu? Daha bir aşkla sevildiklerini bilebilirler miydi?
Farkı fark edenler fark edilirler miydi? Fark edenler için farklının değeri neydi? Düşünceler okunsaydı maskeler düşer miydi?
Son yolcuların da bir son yolculuğu olacağını maşuk şimdiden düşünebilir miydi? Yürek ölmüşse eğer; genç olsan ne fark ederdi?