BİR YAZ GÜNÜNÜN AKŞAMINDAN

• 23 Ekim 2010 Cumartesi 02:06:40

Sen ne güzel adamsın, der de başka şey bilmezdi. Bakışlarındaki bilmişlik çok belli oluyordu. Bakarken gözlerindeki bakış, mühür gibi insanın kalbine basılı haz verirdi.
Felsefesinin hoşlukları haz ve hız ke...limelerini koşut etmeye alışıkça, laflar ederdi…
Suskun kalınca derin derin göğüs geçirir, uzun uzun dalardı.
Akşamın, gün batımına yakın vaktinde sesindeki hoşluk, bir türkü terennüm etmek isteyen tavrıyla eşleşirdi sanki...
Sevgi evleklerindeki renkler hoş bir müzik armonisi gibi ve sanki hoş bir müziğinde oynanması lazım tarzı gibi dökülürdü dudaklarından… Bazen bir hayatı, aldığı tadı itibariyle takmayacağını söylese de, kendisine çıkardığı hayat rolünün öz diyebildiği candan farklılığını da ayırırdı
Körpe bir karanfil yavrusu gibi hoş, bir ceylan yavrusu kadar ürkekti. İri gözlerinin bakışlarındaki açılar, yalan yok ya yürek diyarlarımın zirvelerine konan serçeler kadar sessiz olurdu.
Dellenmez mıydı? ki gönül denen tezgâhtaki tınılar. Oynanmaz mıydı? bu tınıların yumuşak raks havalarında. Söylenmez miydi? bir iki satır şiir. Yapılmaz mıydı? Hayal dünyasında pembe sırçalı bir köşk. Tadılmaz mıydı? Hayatın haz veren tatları.
İşte bu ikilemler, üçlemeler, dörtlemler beni, içimdeki benle tezada düşürse de, onun o kadar düşürmediği belliydi…

*
Kafamı kaldırıp göğe baktım. Güneş batmaya meyletmişçesine eğilmiş, bulurlar gece laciverdine hazırlanırcasına hareketli, içim geniş bir sevda konağını kurmaya meyilli… Yüreğim yufka bir incelikle durmadan, beni bana, beni ona yazdırmakta. Derin bir oh çekip sigara yaktım ve düşündüm
Dediği kadarıyla hızla geçen hayat, alıp verdikleriyle bende hangi kavşaklarda, hangi dönemeçlerde, bir hicran denecek yarayı açmamıştı ki?
Sonra öylece son vardığım yeşil ağaç gölgeleriyle dolu, o sakın akan derenin sulu kıyısında bir sigara daha yaktım…
Bir türkü mırıldandım
"İstanbullla Üsküdarın arası"
Öylece dalmışım,
O suskun,
Ben sessiz…
Akşamın olmasını bekleyen, kuşlar gibi kararsız
Ve
Sanki bir hayal konağının misafirleri gibi
*
Öylece,
Bakarken,
Bakışırken,
Gönül türkülerinin
Hasretten yana,
Gurbetten yana,
Sevgiden yana olanlarını, ne kadar düşünüyorduk, bende bilmiyorum; Ama bildiğim şey o yeşillikler arasındaki bu denli ifadeleri kıtlaştıran güzelliğini birlikte seyrettiğimizdi…
Onun suskunluğu, benim sessizliğimle bar oynarca,

Gözlerimiz kısık,
Ellerimiz yumuk,
Kalbimiz çarparca,
Öylece,
Sus pus…
Bende sustum…
.
Gel ey akşam,
Bat ey güneş…
Bir güz gününü akşamından, Selam olsun yüreği bir sevgi çeşmesinin aklığı kadar berrak olan sana…
HAyatı Gülerek Sevmeye Devam...[ /kalin ]