- 8204 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
KIZGINLIK VE KIRGINLIK
Son günlerde bir şeyi fark ettim: Birilerine, sürekli, kızgınlık ve kırgınlık arasındaki farkı anlatmaya çalışıyorum. Kurduğum cümle artık fiş cümlesi gibi oldu, benim için. “ Hayır, kızgın değilim. Evet, kırgınım.”
Bu kadar farklı iki duygunun nasıl olup da karıştırıldığını ise hayretle izliyorum.
Bu karıştırmanın altında yatan en büyük nedenlerden biri; kızgınlığın somut, kırgınlığın ise soyut bir duygu olması, sanıyorum.
Kızgınlık için net bir noktayı işaret edebilirsiniz. Kızgınlık, insanların görebileceği bir duygudur. Görebilecekleri, anlayabilecekleri ve adını koyabilecekleri bir duygudur. Tepkiseldir.
Kırgınlık ise yalnızdır, sessizdir. Saklıdır, gizlidir. Bildirmezseniz; bilinmez. Göstermezseniz; görülmez.
Kızgınlık, yaratan kişi ile çözümlenebilir. Konuşursunuz, tartışırsınız, anlatırsınız. Daha uç noktaya taşırsanız; üç, beş tabak, vs kırarsınız. Bağırır, çağırırsınız. Hızını aldığında sakinler, durulur, geçer. Bir olaya karşı duyulduğunda da değişen bir şey olmaz. Diyelim ki; haberleri izliyorsunuz. Bir haber sizi kızdırdı. Havada sallanan elinizin de desteği ile başlarsınız konuşmaya. Olmadı mı? Sesinizin tonunu biraz daha yükseltirsiniz. Hem olaya hem de olaya sebep olan kişilere sayar, söversiniz. O arada spiker başka bir haberi okumaya başlar. Olay biter.
Kırıldığınızda muhatabınız tek bir kişidir; Siz. Yani kendiniz. Yaşamanıza neden olan kişiye ne kadar anlatmaya çalışsanız da anlamaz. Anlatabilmeniz ve anlayabilmesi için; duygu dünyanızın daha doğrusu duygusal düşüncelerinizin örtüşmesi gerekir. Zaten kırgınlığı yaratan ana neden de bu dur: Duygusal düşüncelerinizin ayrılığı. Sizi anlayabilecek tek kişi yine sizsinizdir.
Bu noktadan itibaren de çok önemli bir olgu devreye girer. Kendinize karşı ne kadar dürüstsünüz?
İnsan, kendisi ile konuştuğu zaman, yanlışa gidebilir. Size yanıt verecek yine siz olduğunuz için vereceği yanıtlar; duymak istediğiniz ve kabul edebileceğiniz yanıtlar olacaktır. Hep haklı çıkacaksınızdır, kendinize. İşte bu yüzdendir ki; kırgınlığı aşmak, gidermek zordur. Zaman ister. Ta ki iç sesinizin aslında kendi sesiniz olduğunu fark edinceye kadar.
Yine son günlerde fark ettim ki; çok fazla kırgınlık hissetmeye başladım. Hissettiğimi ve aşamadığımı fark ettim. Sebebini, şimdilik, bir kenara bıraktım ve aşmanın yollarını aramaya başladım. Sonunda buldum. Yazıyorum. Nelere kırıldığımı, alt alta, döküyorum bir kağıda. Sonra o kağıdı elime alıp aynanın karşısına geçiyorum. Yüksek sesle okumaya başlıyorum. Her okuduğum maddeden sonra, aynada, gözlerime bakıyorum. Kendime bakıyorum. Ruhumun derinlerine bakıyorum. Kırığı bulup onarıyorum. Bazılarının da gerçek kırıklar olmadıklarını anlıyorum. Hiç ya da küçük çatlaklar olduklarını görüyorum.
Sonuçta kağıdın üstüne kocaman bir çarpı işareti çizip yırtıyor ve çöpe atıyorum.
Çöp sepetim parçalanmış kağıtlarla doldu, olsun. Mutluyum. Ruhumu kurtarmış olmak bana yetiyor.
Bir gün dönüp baktığımda; kırılacak bir ruhumun kalmadığını görmekten daha iyi değil mi?
Eser Akpınar
21.10.2010
İzmir.
YORUMLAR
Kişisel Gelişimciler bu yazdıklarınızı okusalar kesin kitaplarında yaz çarpı at ve yırt bölümü oluştururlar işin kötüsü size ait olan bu farkedişden de oldukça iyi bir satış çıkar eminim.
Şanslı olduğumuzu düşünüyorum, kuruş ödemeden farkedişlerinizi bizimle paylaşımınızla ilgili ve hiç değilse teşekkürlerimizi kabul edin. Saygımla...
Eser Akpınar
Güzel görüşleriniz için teşekkür ediyorum. Saygılar.
asran
Eser Akpınar
Cok güzel bir yaziydi.
Evet kizginlik her halden belli eder kendini ama cabuk geciyor anlik öfkeler.
Ben bir kisiye kirgin kalamiyorum herhalde bir beklemedigim tepkiye tepkiyi o an verdigim icin
icimde kalmiyor.Zaten icimde kalsa kendi kendimi yerim.Böyle ruh daraltici seylere hic gelemem.
Neyse kirilmisligima sebep o meseleyi cözmeden susamam cok siddetli bir kavgaya dönsede.
Kendimle kavgaya düsmektense karsimdakiyle düserim biraz istenmedik seyler de olabilir.
Bu tabi duygusal bagim olan bir kisiyse.Zaten herhangi biri bizi kiramaz.
Üzerinde cok konusulabilenecek bir yaziydi.
Yüreginize saglik sevgili Eser hanim
Sonsuz sevgimle
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum Serpil Hanım. Selam ve sevgimle.
İnsan, kendisi ile konuştuğu zaman, yanlışa gidebilir! - Bana göre bu cümle gerçekten çok önemli. Sanırım arzu edilen erdeme ulaşmış bir kişi ancak kendisiyle muhasebeye girdiği zaman objektif davranabilir.
Düşündüren, sorgulatan felsefi bir yazıydı.
Tebrik ederim, okurken ben de sorguladım kemdimce kemdimde gördüklerimi...
Mustafa Sakarya tarafından 10/21/2010 12:00:36 PM zamanında düzenlenmiştir.
Eser Akpınar
Kızarsın;deşarz olursun:bağırır çağırırsın ve sonuçta rahatlarsın. Kızma eylemini,Karadenizdeki dalgaların devasa yükseklikte sahili dövmesine benzetirim.Bir gün sonrasında ise sakin ve çarşaf gibi bir deniz karşınızda size gülümser.
Kırılganlığı ise kanser hastalığına benzetirim;sizi içten içe kemirir ve sonuçta öldürürü.
Ben genelde kızarak tepki gösteririm ve rahatlarım. Bir süre sonra da kızdığım kişinin gönlünü almaya çalışırım.
Tam bana göre bir yazıydı.Gülümseyerek okudum.
Saygılarımla Eser hanım!İyi ki varsın.
Eser Akpınar
Kendini okutan okurken insanın kendine dönüp bakmasını da sağlayan kaliteli bir anlatımdı...
tebrikler...
Eser Akpınar
Kırılacak bir ruh yoksa ruh var mıdır acaba?
Son cümle şaka gibi. Kendisine inanmıyor.
Çok güzel bir yazıydı.
İçerik de güzel yazının dokusu da.
Konu ustaca açılım yapmış. Haklı tespitlerle ve doğru yargılarla neticeye gitmiş.
Zevkle okudum.
Tebrikler.