- 1165 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GÖNLÜMÜN RAZI OLDUĞUNA...
seni seviyorum...
kalbin yitik olsa da
olmasa da...
bana emaneten versen de vermesen de
ben seni nasılsa yaşıyorum
var sen beni yaşama
var şarkıların nemli nağmelerinde yitiğini ara
veya arama
elini uzat veya uzatma
memnu bir sevda yaşa veya yaşama
varsın felsefende yazmasın
yazsa ne yani..
aşkın merdivenlerini tırmanırken ben seni hissediyorum ya
var sen hissetme
ara, bul ,sev varsa sevecek biri...
ben seni böyle seviyorum.....
sen her zaman haklısın ....
" eğer bir şansım olsaydı
aramak ve bulmak
seni arardım ve yine seni bulurdum
ve bunu onur sayardım" desen de dedim ya sen haklısın
memnu bir sevda yaşamak da istemezsin ...
hakkında değil hakkın olsa da o hakkı sen sana çok görenlerdensin
madem öyle diyorsun ben yine uzaktan melenkolik devam edeyim
hoş razısızlığım da yok buna....
ben zamane aşıkıyım....
el tutmak isterim...
gönül okşamak benim dizelerimde sana sunulan ibadi sözler....
gerçi sana uygun da değil olabilirler levki dedim ya ben böyle severim.....
güller, dikenler, eller, günüller ... içi boş dolmamış dizeler...
sen mahseni esrarın sen ariflern menkibelerini arıyor da olabilirsin
ama gel gör ki gönül pazarım o eşyaların olmadığı kadar kıt ve köhne bir çarşıda zaman bana gönül yurdunun o pzarında nasip ettiklerini sattırıyor.
sen uzaktan uzağa pazarıma nazar etsende
belki bir gün o meydanda çok rastlaşacak halimiz de olacaktır
ne yüzüne bakacak ne ardından seyredeceğim...
çünki ben artık seni seveceğim tarzın kulvarındayım...
bu kulvarda seni sevmek alışkanlığım o dediğim tavırlara izin de vermeyecektir...
ben seni böyle sevdim....
ben böyle seviyorum....
lisanım bu...
kullandığım alfabede başka şeyler derc etmeye yeteneğim olsada
bulutu tükenmiş yağmurlar gibiyim....
yer altında dağlar kadar kendimde içimde iç içeyim...
bir gün beni çapalayacak kürek tutan el,
tane tane,
tek tek,
derlerse şayet...
yer altındalığımın zenginliğini bulmak için
bir pancar tarlası kadar
uğraşıp deşerse beni,
tığ tığ tanelerimin, dağ dağ olduğunu yeryüzünde elbette görecektir...
şayet bu gerçek olmasaydı toprağı ekenler,
hasat mevsiminde tek tek topladıkları o hasadın dağ dağ olduğunu nasıl görecekler ve nasıl o görecekleri dağ dağ hasadın umidine kapılmayacaklardı ki...
öyle ya kim ne ekerse onu biçecektir... hiç arpa eken buğday biçer mi ?
böyle demiş biçare bir sevdakar ustat da anlayanı anlamış anlamayanı da...
dili geçmiş aman kipleriyle cümle kuranların idrak yelkenlisine meyletmiştır sanıyorum...
büütün bunlara itirazın varsa adımı kalbine yaz....
ALLAHIM!..GÖNLÜMÜN RAZI OLDUĞUNU HAKKIMDA HAYIRLI EYLE..HAKKIMHA HAYIRLI OLANIDA GÖNLÜMÜ RAZI EYLE..: [ kalin ]
II-
’Ne hasta bekler sabahı
ne taze şehidi mezar
ne şeytan bir günahı
seni beklediğim kadar; ’ şair böyle diyince bana sen ilham olursun…
*
ve ’akşamları olmaya görsün bir kez
gözümde bir somun buğusu gibi tütmeye başlar; ’
nerde o eski arkadaşlar...
yazdan, kıştan
dosttan, eşten
Sarıkamıştan...
Oy oy derim de dalarım,
susarım; düşünür bazen ağlarım,
hâla karlıdır dağlarım...
sevgiler beni alıp götüren, çalıp getirendir
belki senden de aldığım sevgi seccadendir
gamdır; ilhamdır...
***
Yok demişti..
Öylece daldım diyerek
buradayım, der gibi seslenmişti de
boy verdiği aynaları istemeyerek
kırmak isteyen duygu atağım sislenmişti de
*
ve bir melek endamındaki
adıyla bende var olan duygu hazzı
hayali, düşü, yine bitmeyen nazı...
*
İşte bunları alt alta koyunca sana yazasım geliyor....
Özlemle hasretin hamurunda hayalini yoğurdum gecelere..At koşturdum. duyguca ve doğruca his küheylanlarım duygu vadilerinde sana koştular...
Başbaşa bir aşk hasbıhalinin gizli ilhamları iç dünyamdaki kavşaklarda seni, seninle bana anlatan tatlı bir hikâyeyi de düşletti nedense…
Gülümsemeye hazır simandaki tatlı tebessümlerin, kıyılarında çadır kuran gülümsemelerim ilham oldular bir gece…
Kâh senden, kâh benden yana türküler söyledim..Bazen acı, bazen hüzün, bazen bir meyhanecinin sarhoşluğuma göz atmasına da alınmadım değil..
Söz aralarındaki tırnak içi cümlelerini çarptım, çıkardım, böldüm, topladım; hesap hatası yapmamak adına...Türküler bizi söyledi.Biz bizi söyledik..
Sevdalar bize bel bağladı...Sonra yalan yok ya hayallerimin yol arkadaşlığı ettiği senin, duygu evleklerindeki gezinmelerimi kendimce fütursuz buldum. Ne de olsa göğe baş kaldırmış çamların gölgelerinde, gölgelerin dedikleri aklıma hücum etti...Onlara da o bağlamda hak vermedim değil..
O hak ve haksızlığı tarttığım gönül terazimin kefelerinde bana kala-kalan o gecenin tortusu içindeki sarhoşluğumun hoşluğu idi…
Sen yine saçlarını ellerinle tarayıp, öyle bilmiş bakışlarla üzerimde geziniyordun.Ama ben, o göz gezindirmenin detayları içinde kelebek gibi kanat çalan bir sevgi yelpazesi gibiydim… Hani kendi çalıp, kendi söyleyen hüsnü kuruntu sahipleri vardır ya…
Her halde de zamanın testere dişlilerine çark vurmak misali haller içindeydim...
***
O suskun, ben yazağan..Öylece bakınıyorduk.. … Sonra... sonra kadehimden bir yudum alıp, nedense çay söyledim...
Bazen kaptırdığım haller olurdu o misal yazmak ve yazmak isteyen ellerim beynimle bir kerpeten gibi diyalog kurmuştu...
yazmaktan da korkmuyor değildim...
bazen fütursuzca yazabileceğimi de iyi biliyordum ya
yine de ona belli etmek istemiyordum
sonra ’dağlara kar yağdı’ türküsü de ’ paramparça ruhumda hissediyorum; ’ diyen şarkı sözleri de ona imdat etmez mıydı?
Ey dağlara çöken bulut
Yar dediğim ses vermedi
Onda feryat bende umut
Canıma nefes vermedi
Ben yaylada diken diken
O gönlünde beni eken
Sabah sabah erken erken
Yağmuruma sis vermedi
Suskun kaldı epey bana
Böyle düştüm heyecana
O suskunsa - ki vay bana
Bir ceza hapis vermedi…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.