Tozlu bir rafta ve anılarda kalmak
‘’ Eskiye rağbet olsa, bitpazarına nur yapardı. ‘’
Gün gelir eskir her şey, eskitilir. Bir köşede unutulur gider, tozlar içinde yeniden hatırlanacağı günü bekler. Eski bir arkadaşımın armağan ettiği bir kitabın ilk sayfasında birkaç satır yazılmıştı çoktan artık tükenmiş ve atılmış belki de geri dönüşüme bile uğramış tükenmez bir kalemle ve al yazısıyla. Geçenlerde kitaplığımı karıştırırken okudum yeniden. Şöyle yazmış o eski dost: ‘’ Tozlu bir rafta ve anılara kalmamak dileğiyle.’’ 14.05.1991 Kitabın adı: Tavı gelmişti demirin.( N.Hikmet)
Elimi uzatıp bu kitaba yeniden dokunduğumda da o eski dostu hatırlamanın zamanı gelmişti demek ki. Tozlar içinde de kalmış olsa da değerli olan hiçbir şey değerinden kaybetmez. Özellikle bir eski dost…
Eski bir kitap, eski dostlar, eski aşklar, eski notlar, eski şarkılar, eski giysiler… Giysi dedim de bir gün tıkıştırılmış oldukları köşeden elinize yeniden geçtiklerinde alır şöyle bir üzerinize tutar ve aynanın karşısına geçersiniz. Bu pek çoğumuzun başına gelmiştir. Eskiyen sadece giysiniz değil aynı zamanda vücudunuzdur. Eskiye ve gençliğe, tazeliğe özlem duyarak bakar durursunuz aynadaki hayalinize. Belki yine de kıyamayıp elinizdeki artık küçülmüş olan giysinizi yine aldığınız yere yerleştirirsiniz biraz da burukluk duyarak.
Günün birinde bir yerlerde gördüğünüz eski bir tanıdık size eski sevgilinizi, eski aşkınızı hatırlatıverir birden. Hani o aşkların gerçekten aşk olduğu zamanlarda buluverirsiniz yine kendinizi. O anki hislerinizi hiçbir sözcük açıklamaya yetmeyecektir. Gözleriniz dalıp gidecektir geçmişe sadece.
O günlerde dillere dolanmış olan eski bir şarkının nağmesini duyup mırıldanmaya başlayıverirsiniz. Düşünürsünüz, ne çok şey eskimiş, eskilerde bırakılmıştır.
Bir düşünelim şimdi. En değerli bulabileceğiniz eskiniz nedir? Eski lambalı radyonuz mu, eski pikaplarınız mı, eski halınız veya kiliminiz mi, eski hatıra defteriniz mi, eski bir eşarp veya gömleğiniz mi, eski ayakkabılarınız mı, eski avizeniz, eski gece lambanız, çocuğunuzun eski oyuncağı, minik patikleri, hâlâ toz sabun kokan zıbınları mı? Liste uzar gider. Ben düşündüm de, kendi adıma en değerli bulacağım eski ‘’ Eski bir dost’’ tur. Yılların eskitemediği ama yaşamınıza yıllar önce girmiş bir dost. Sıcacık sesini duymak sıcak bir ele dokunmak kadar değerli olan o ‘’ Eski dost’’…
Eski, güvenebileceğim, sesini bir süre duymasam özlediğim bir dostum olsun gönlüme nur yağsın.
Yıllara meydan okuyan, inadına sevgi ve dostlukların büyüdüğü, büyütüldüğü, antika değerinde dostlara sahip olabilmeniz dileğiyle…
Hoşça kalın, sevgiyle kalın dostlar.
Müşerref ÖZDAŞ