BİR GÜN BENİ ÖZLERSEN 13CÜ BÖLÜM
”Hiç,” dedi gözyaşları arasında.
“Hiç gurbette beni istemeleri zoruma gidiyor da ondan, hepsi bu.”
Gözyaşlarını sildi;
“Ben aptalın tekiyim, boş ver, unut.” Deyip ayağa kalktı. “Gidiyorum.”
”Nereye?”
”Evime, nereye olacak.”
”Otur, toparla kendini biraz. Seni, senden istemişler, ne var bunda ağlayacak?”
”Yok bir şey, öylesine garipsedim işte.”
”Seni isteyenlere sen ne dedin?”
”Ailem vermez dedim. Ben yazın gider, beklide gelmem. Başka ne diyebilirim ki?”
”Peki gider de gelmez misin?”
”Yok Kamuran, buradan gitmeyi hiç düşünmedim. Laf olsun diye söyledim.”
Ayşe gözleri dalgın; “insan bazen yalan da söylüyor,” dedi üzgün. Ayşe Kamuran’a döndü;” sen ne yaptın bu gün?”
”Hiç evden çıkmadım. Ya sen ne yaptın? Gece orada kaldın.”
”Bak ben çok iş yaptım, kendimden başka dünürcülüğe girdim.”
”O ne demek?” dedi Kamuran.
”Akşamki kızı istiyorlarmış, köyden iyi insanlar, kız da istiyor. Yanlız nine, dededen korkuyor, vermezler diye. Hafta içinde oğlan evi gelecek kızı istemeye, ben de gideceğim. Nine, dede kabul etmezse iş bana düşecek, ikna etmek için. Bak, hiç boş durmuyorum.”
Dışarıdan sesler geliyordu. Ayşe;
”Bak misafirler gidiyor. Yazık oldu, ne umutlarla gelmişlerdi. Şimdi boş gidiyorlar.” Ben aşağıya iniyorum.”
“Niye?
”Karnım aç, daha yemek yemedim. Bir şeyler yiyeyim.”
”Ne yiyeceksin?” dedi Kamuran. “Yemeğin var mı?”
”Ne gezer, ben iyice dağıttım. Ne zamandır yemek yapmıyorum.”
Kamuran güldü; “Seni alana yazık. Adamı açlıktan öldürürsün sen.”
”Yok, o zaman yaparım, kıyamam O’na. Şimdi bakma, alıştım avareliğe. Nerede akşam, orada sabah geçinip gidiyorum. Melek’te bir şeyler vardır. Hem misafirler ne dedi, çok merak ediyorum.”
Ayağa kalktı. Kamuran;
“Otur, yemek var. Ben de yemedim, beraber yiyelim.”
”Olur mu canım, senin yemeğin sana kadardır, yalnız insansın.”
”Yeter, ikimize de yeter.”
”Eh, sen bilirsin.”
Kamuran mutfağa gidince orada kitaplar vardı, açıp baktı. Hastalıklarla ilgili deyip, “Ah bir okuya bilsem, anlasam! Soramam ki, neyse boş ver az kaldı. Gidince İstanbul’da öğreneceğim.”
Yine durgunlaştı, kalkıp yardım etmek için mutfağa gitti. Yemek hazırdı, oturup yediler. Ayşe’nin durgunluğu devam ediyordu.
”Ne var?” dedi Kamuran; “yüzün gülmüyor.”
”Biliyor musun, üstüme çok zor bir görev aldım. Nasıl altından kalkacağım? Onu düşünüyorum.”
”Neden?”
”Dedeler çok aksi, ikna etmek çok zor olacak.”
Yemekten sonra kahve içtiler. Ayşe bulaşıkları yıkadı.
“Bu kadar elim deysin, hazır yedim. Bu gün de geçti. Ben gidiyorum, erken yatacağım. Bu hafta işlerim zor, ondan sonra karneler yazılacak, zor günler beni bekliyor.”
”Tatilde İstanbul’a gideceğini duydum, doğru mu?”
”Evet… Sömestrde İstanbul’da olacağım.”
”Anladım, iyi” dedi Kamuran. Ayşe iyi geceler dileyip ayrıldı, evine geldi. Biraz oyalandı, yatıp uyudu.
Sabah yine geç kalktı. Odasını topladı. Öğleye doğru komşu kızını isteyen oğlan evine gitti. Muhtarı da yanına almış, ne isterler, nasıl olur, uzunca konuştular. Ayşe;
”Kız tarafı ne ister?” diye sordu.
Muhtar; “Önce ev isterler.” Dedi.
Oğlan tarafı; “Ev yapıyoruz, başladık. Biraz altın yaparız ama benim korkum başlık, onu isterlerse, verirsem evi yapamam.”
Ayşe;
”Tamam, ben bu konuyu konuşurum onlarla. Siz yarın akşam gelin, bakalım fikirleri ne. Ondan sonra yine konuşuruz.”
Günü oralarda geçirdi Ayşe. Akşam eve gelip, hemen yattı. Sabah okul vardı. Ertesi gün okuldu, dünürcülüktü diye koşturdu. Kız evine erken gitmişti. Nine, dede dünürcüleri gelmesinler demişti. Ama Ayşe “onlar Tanrı misafiri, gelecekler” diye ikna etmişti. “İşim zor” diyordu, “köyün en aksi insanları bunlar.” dedi içinden.
Akşam olmuş, misafirler gelmişti. Gelenler, “ALLAH’IN emri ile kızlarını istiyoruz” deyince, ne istediklerini sordular. Ama yaşlılar “biraz düşünelim” dediler. Ayşe oğlan evine; “ sabırlı olun, ben halledeceğim.” Ayşecik iki gecesini dedeleri ikna etmekle geçirdi. Sonunda vermeye razı oldular.
”Eh gelsinler, bir daha konuşalım.” Dendi.
Cuma akşamı bir daha toplandılar. Bu arada Ayşe Kamuran’ı fazla görmemişti.
”O gece sen de gel.” Dedi.
”Nasıl olur?”
”Olur, olur. Benim misafirimsin.”
Gece oğlan evinden yine geldiler muhtarda vardı. Kahveler içildi. Muhtar söz aldı, konuyu açtı. Pazarlık başladı. Kızın dedesi “ev” dedi.
”Tamam, yapıyorum.”
”Altın” dediler, oğlanın babası “şu kadar yapabilirim” dedi. Kız dedesi “az” dedi. Muhtar yine araya girdi, ortayı buldular. “İyi, bu da kabul.” Dendi.
Eşyaya geldi sıra. Kızın dedesi; “eşya yapmak için başlık istiyorum.”
Muhtar; “başlık yok artık. Köyümüzde başlığı kaldıracağız. Herkes yapabileceği eşyayı yapsın ama başlık yok.”
Ama dede ”ille isterim” diye tutturdu.
Ayşe sözü aldı; “Ne için istiyorsun başlığı? Eşya için. Peki, ya eşya yapmazsan, yine başlık ister misin?”
”Ama başlıksız kız gelin olur mu?”
”Olur” dedi Ayşe “Olur, başlık dinimizde günah, biz Müslüman insanlarız. Siz kızlarınızı parayla mı satıyorsunuz? Yok başlık maşlık. Eşyaya gelince; hepsini ben yapacağım, çocuklara düğün hediyesi olarak. Pazar akşamı söz keseceğiz, yüzük takacağız. Mayıs başında da düğün. Kabul mü?”
Oğlan tarafı “Kabul” dedi. Kız tarafı “Mayıs çok yakın.”
Ayşe; “Düğünlerini görmek istiyorum, Mayıs sonunda ben gidebilirim. Anlaştık mı?”
Kızın babası ilk kez söz aldı, hiç karışmamıştı;
”Sağ ol Ayşe Öğretmen, senin hakkını nasıl öderiz? Sana minnettarız.”
Ayşe; “Hiç önemli değil, çocuklar mutlu olsun o bana yeter.”
Şerbetler içildi, pazara nişan kararı alındı. Ayşe’nin bütün yorgunluğu geçmişti. Bir ara kızın annesine; “Bana çeyize ne lâzımsa bir liste yap.”
Kadıncağız; “ama” diyecek oldu, Ayşe;
”Tamam, sen sade liste yap, gerisini bana bırak.”
”ALLAH razı olsun” demek kaldı kadına.
”Kalkalım,” dediler. Eve gelince Ayşe Kamuran’a; “bana gelsene, bu hafta görüşmedik.”
“Olur.”
Eve girince sobayı açtı, soğuktu içerisi. “Melek nasıl? O’nu da hiç görmedim.”
”İyi. Sana ne diyeceğimi bilemiyorum, çok büyük bir yük yüklendin. Nasıl altından kalkacaksın?”
Ayşe güldü; “Ben zoru yendim, gerisi kolay.”
”Nasıl kolay? Eşyayı kabul ettin, ev kurmak o kadar basit mi?”
”Burası İstanbul değil ağam, burada eşya çok kolay. Birkaç yastık, yorgan, minder görüyorsun işte. Ne olacak bunları almak?”
Kamuran güldü; “Evet anlatması çok basit. Hadi, altından kalk da görelim.”
Ayşe omuz silkti;
”Boş ver. Ne istersin? çay mı, kahve mi?
”Bu saatte mi?”
“Niye olmasın, yarın tatil. Geç kalkarsın, işin var mı? Yarın şehre gidelim mi? Sıkıldım. Kadirler ister gelsin, ister gelmesin, arabayı alalım.”
”Verir mi?”
”Evet verir. Gezip, gelelim.”
”İyi olur.”
Ayşe; “Alacaklarım var da.”
”Tamam, anlaştık.”
”Çay içelim mi?”
“Nasıl istersen.”
Ayşe çay demledi, biraz konuştular.
”Çay içimi ısıttı” dedi. “İyi oldu.”
”Tatili İstanbul’da geçireceksin demek!”
”Evet, annemler benim burada olduğuma çok üzülüyorlar ama ben burayı çok seviyorum, bu insanları. Bak, bu köyde üçüncü dünürcülüğüm. Üç kişiyi böyle ikna ettim, ev kurdular. Çok mutlular, bana dua ediyorlar.”
”Ne güzel, demek çöp çatanlığın da var.”
”Evet. Sen de birini bul. İstesen araya girerim. Merak etme yardımcı olurum.”
Kamuran gülümsedi; “Olur, bulursam söylerim.”
”Anlaştık. Oo, saatte bir olmuş.”
”Ben gidiyorum” dedi Kamuran; “Sana iyi geceler.”
(Devam edecek)
HACI AYŞE KARAN
YORUMLAR
yardım etmek sevaptır olmayana
gönülleri güldürmek haz verir insana
dünyada en güzel olan yardımdır olmayana
ne güzelsin sen ayşe cennettir senin mekanın..
çok güzeldi Ayşe annem içimden bir dörtlük yazmak geldi yazına sevgiler hüzünlü yürekten
DEVAMINI BEKLİYORUM SABIRSIZCA
AYSE 09
evet ayşe kız çok yardım sever bakalım neler olacak
sevgimle mutlu kal
hayırlı cumalar
AYSE 09
devamındada beklerim
sevgimsaygımlasın
AYSE 09
saygılarımla her daim
Ayşe kardeşim öykünü merakla ve severek okuyorum, çok başarılı bir bölüm daha,
tebrik ederim, her zaman duamda ve sevgimdesin.
AYSE 09
dualarını eksik etme bitanem sevgim saygım ve dualarımla
Ablacığım bazı bölümlerine yorum yazamasam da hepsini okudum.Ayşe Öğretmenin köy için yaptığı fedakârlıkları...
Sonunu merakla beklemekteyim...Hastalığı ve Kâmuran Beyle sonunun ne olacağı?
Sevgimlesin ablam...
AYSE 09
Ayşe bacım ne güzel gidiyor öykün seni kutlarım azmin ve başarın için
Sevgimle...
AYSE 09
sevgimlesin her daim
beklemekteyim bilesin