İnternetin fayda ve zararları.
İnternet haftası dolayısıyla Meltem Radyo’da, her cumartesi ve pazar günü sabah 10.30 - 12.00 saatleri arasında yayınlanan "Adem Korkmazla Beyaz Yaşam" programına konuk olmuştum nisan ayının ilk pazar günü. Konu İnternetin fayda ve zararlarıydı. 1 saat 30 dakikaya sığmayacak bir konu olduğundan fazla detaya girmemeye çalıştım. Aksi halde önemli olmasına rağmen bir çok konuyu konuşma fırsatı bulamayacaktık. Yine de öyle oldu ya!.. Özet konuşmamın bile yarısını ancak söyleyebilmiştim.
Orada söylediklerimi ve söyleyemediklerimi toparlayarak (sizleri sıkmamak için) önemli kısımlarını makale şeklinde sunmayı faydalı buluyorum. Teknik konulara girmeden, her seviyeden insanımızın anlayacağı şekilde yazmaya çalışacağım.
İnternet Nedir?
Herhangi bir kurum ya da kuruluşa ait olamayacak kadar büyük bir ağdır diye en basit tanımını yapabilirim sanırım.
İlk olarak 1969 yılında ABD’nde savunma bakanlığına bağlı çalışan adli kurum tarafından bir savaş veya nükleer saldırı tehlikesi gibi durumlarda askeri birimler arasında kesintiye uğramayacak bir iletişim ağı oluşturmak amacıyla kurulmuştur.
1970’li yıllarda üniversitelerin ağa eklenmesi ile kapsamı genişletilen internet, zaman içinde diğer ülkelerin de dahil edilmesi ile zaman içinde günümüzdeki halini almıştır.
İletişimin zor olması ve bilgi gerektirmesi sebebiyle herkes tarafından kullanılamaması büyük bir problemdi. Web sayfası formatının geliştirilmesi ile bu problemde halledilerek günümüzdeki halini almıştır.
İnternetin Faydaları ve zararları nelerdir?
Bu kadar teknik bilgi yeter sanırım. Kısaca faydalarını şöyle özetleyebilirim.
1) Bilgiye erişimin kolaylaşması: Eski zamanları şöyle bir hayal edin. Bilgiyi bir yerden başka yere ulaştırmak çok zordu. Yazılan kitapların bile büyük bir kısmı çok az insana ulaşabiliyor, zaman içinde yıpranıp yok oluyordu. Kimilerini ise yüzyıllar sonra keşfediyordu insanlar. Ama ne yazık ki bir çoğu keşfedildiği dönemde fazla bir şey ifade edemiyordu.
2) Haberleşme imkanının artması : Haberleşme sanırım en önemli şeylerden biri. Bildiğiniz gibi dumanla haberleşmeden, posta güvercinlerine, posta arabalarından, haber ulaklarına, telgraftan telefona, radyodan televizyona kadar teknolojinin en fazla ilgilendiği konu olmuştur haberleşme. İnternetin hayatımıza girmesiyle haberleşme sanırım hiç olmadığı kadar büyük bir hıza kavuştu.
3) Bilgiye anında erişim sayesinde zamandan tasarruf: Bilgiye erişmek için aylarca yol gitmek zorunda kalan insanlarla, bir tuşa basarak hayal bile edemeyeceğiniz kapasitede bilginin ayağınıza gelmesini karşılaştırırsanız zaman açısından ne kadar tasarruf sağladığı görülecektir.
4) Bilgi paylaşımının kolaylaşması: Mesela nüfus müdürlüğünden ”vukuatlı nüsuf bildirimi” belgesi alacaksınız. İşlerin yoğunluğuna göre beş on dakika ile, birkaç saat arasında bunu almanız mümkündür. Hangi şehirde olduğunuzun önemi bile yoktur. Bunu sağlayan ortak veri tabanını kullanan kurumun her şubesinden istenilen bilgiye erişebilmesidir. Bu örneği istediğiniz kadar artırabilirsiniz. Bankalar mesela…
5) Ses ve görüntünün iletimi: Messenger ve diğer programları kullanarak dünyanın neresinde olursa olsun yakınlarınızla sesli ve görüntülü iletişimi ücretsiz kullanma imkanına sahipsiniz. Oturduğunuz yerden saatler süren hoş sohbetler edebilirsiniz.
6) İnsanların seslerini duyurabilmesi: Fazla eskiye gitmeye bile gerek yok. 10 yıl önce sesinizi kamuya duyurabilmek için basılı, sesli ve görsel basını kullanmak veya kitap yazmak zorundaydınız. Oysa günümüzde isteyen herkes internette site açarak, forumlar kurarak, haber gruplarına, tartışma gruplarına üye olarak sesini duyurma imkanına sahiptir.
Genel olarak faydalarını kısaca özetledikten sonra edebiyata katkılarına değinmek istiyorum.
Eskiden yazar ve şairler başta İstanbul olmak üzere sadece büyük şehirlerden çıkmaktaydı. Anadolu halkı onları erişilmez, ulaşılmaz zannederdi. Bunun en büyük sebebi; edebi faaliyetlerin büyük şehirlerde yapılabilmesi, taraftar bulabilmesi ve ilgi görmesiydi. Nüfusun büyüklüğüyle doğru orantılı şekilde bu ilgi artmaktaydı. Her kitabı bulmak kolay değildi. Büyük şehirlere gidip satın almak gerekiyordu. Halkımızın buna ne vakti ne de nakti yetmiyordu.
İnternet sayesinde oturduğunuz yerden kredi kartı veya teslimde ödemeli olarak istediğiniz kitaba dergiye ulaşmanız, satın almanı mümkündür. Teknolojinin gelişmesiyle nakliye giderlerinin azalması kitap fiyatlarına olumlu yansımaktadır.
İnterneti her zaman büyük bir kütüphane olarak görmüşümdür. Okunacak o kadar çok bilgi var ki!.. Ne yazık ki okumaya vakit yetmiyor.
Artık bir yazara veya bir şaire ulaşmak birkaç tuşa tıklamayla mümkün. Yazıyaz forumunda olduğu gibi bir çok forumda onlarla tanışmak, sohbet etmek, fikirlerinden faydalanmak hatta çeşitli konularda tartışmalar yapmanız çok kolay hale geldi.
Bunun yanında edebiyata kâbiliyeti olan insanlar kendilerini geliştirmek, seslerini duyurmak açısından hiç olmadığı kadar şanslılar. Eserlerini internet sayesinde büyük kitlelere kolayca ulaştırma imkanına sahip oldular.
Edebiyat konusunda kendilerini geliştirmek isteyenlere Hicran Dergisi gibi bir çok edebi sitenin internette yer aldığını, bu sitelere üye olarak eserlerini gönderebileceklerini, böylece diğer yazar ve şairlerin eserlerini okuyarak kendilerini geliştirirken, bir yandan da kendi yeteneklerini kıyaslama imkanına sahip olabileceklerini hatırlatmak isterim.
Sanal ortamda edebiyat yapılamaz gibi yanlış bir fikre sahip olanlara, edebiyatın sanalının olamayacağını, edebiyatın her yerde edebiyat olduğunu hatırlatmak isterim. Edebiyatın matbusu elektroniği olmaz. İkisinde de amaç okurlara ulaşmak olduğuna göre amacın gerçekleşmesi önemli değil midir. Kağıda basılmaması neyi değiştirir ki!..
İnternetin zararlarına gelmeden şunu söylemem gerektiğine inanıyorum;
Cansız hiçbir şey kendi başına ne faydalıdır ne de zararlı. Fayda veya zararı sizin onu nasıl kullandığınıza bağlıdır. Silahla ülkenizi korursanız faydalanırsınız, adam öldürürseniz hem zarar görür hem zarar verirsiniz. İnternette böyledir.
Zararlarını da kısaca özetlemek ve ardından önemli kısımlara değinmek istiyorum.
1) Sanal kumarhaneler : Kumarhanelerin belirli yerlerde toplanması ve girmenin kolay olmaması sayesinde zararları günümüzde olduğu kadar vahim değildi. Oysa günümüzde sanal kumarhaneler yüzünden isteyen herkes kumar oynayabilmekte, hayatlarını karartabilmektedir.
2) İnternet Cafeler : Yine kullanımına göre çok faydalı olabilecek bu yerler yetersiz denetim ve para hırsı yüzünden özellikle çocuklarımıza büyük zararlar vermektedirler.
3) Sanal çöpçatanlık ve pornografik siteler : Yaşları, bilgileri ve psikolojileri cinselliği tüp çıplaklığıyla tanımaya uygun olmayan çocuklarımız, bu tip siteler yüzünden çarpık hatta sapık bir psikolojiyle yetişme tehlikesiyle karşı karşıyadırlar.
4) Toplumsal açıdan zararları: Konu önemine binaen aşağıda anlatılacaktır.
Eskiden buram buram hasret kokan, samimi, sıcak mektuplar alırdık. Mektup arkadaşlığı diye bir şey vardı. Fikirlerimizi, duygularımızı paylaşırdık. Postacıyı görünce tatlı bir heyecan duyardık.
Mektuplar edebiyatımızda önemli bir yer işgal ederdi. Postacılara bile şiirler yazılır şarkılar bestelenirdi.
Askerde; yavuklusuna hasretini, sevgisini anlatan sıcacık mektuplar yazardı gençler. Buram buram hasret kokardı, sevda kokardı.
Oysa şimdi elektronik posta (e-mail) denilen soğuk mektuplarda bunları yaşama ve hissetme imkanı kalmamıştır. Hasretin yerini abuk sabuk karakterler, sevdanın ve diğer duyguların yerini sırıtan yuvarlak kafalar şeklinde acaip grafikler aldı.
Uzun uzun yazılan duygu dolu mektuplar yok artık. Birkaç kelimelik buz gibi elektronik postalar var!..
Toplumsal zararlarını şu başlıklarda toplayabilirim.
a) Çocukların zihin gelişimine, toplumsal değerler açısından gelişimine zararları.
b) Sosyallikten uzak bir gençliğin yetişmesi.
c) Dilimizin bozulması. Güzel Türkçemizin yerini garip kısaltmaların alması.
d) Kültürümüzün yozlaşması.
e) Milli ve manevi duyguların körelmesi.
f) Reklamlar sebebiyle marka bağımlısı bir toplum oluşması.
g) Bilişim suçları denilen yeni bir suç türünün oluşması.
h) Kitap okuma alışkanlığını yok etmesi.
i) Zaman israfına sebep olması.
Bu zararların farkına varan Almanya Devleti “BENİM BİLGİSAYARIM YOK, AMA BİR SÜRÜ ARKADAŞIM VAR.” adında bir kampanya başlatmıştır.
İnternet Cafeler Nasıl olmalıdır?
Toplumu internete hazırlamadan, internet alt yapısını ve kurallarını oluşturmadan halkımıza sunan devletimiz yaptığı hatayı yeni fark etmeye başlamıştır.
Özellikle internet cafe denilen yerlerin denetimden uzak olması, buraların fayda yerine zarar vermesine sebep olmaktadır.
İnternet cafeler nasıl olmalıdır? Zararlarını önlemek için nasıl bir yöntem uygulanmalı, ne gibi tedbirler alınmalıdır?
Bunları tespit edebilmek için öncelikle zararlarına kısaca bakmamız gerekir.
a) Sanal dünya ile gerçek dünyanın birbirine karışması.
b) Suça teşvik etmesi.
c) Çocukların gelişimine faydalı oyunlar oynamak yerine bilgisayar oyunlarına mahkum olmaları.
d) Ders ve eğitim için ayırdıkları zamanı buralarda israf etmeleri.
e) Başta göz sağlığı olmak üzere sağlığımıza zararları.
f) Kitap okuma alışkanlığını yok etmesi.
g) Yaşlarına uygun olmayan zararlı oyunları çocukların oynayabilmesi.
Kısaca zararlarına göz atınca çözümlerin neler olabileceği ortaya çıkmaktadır. Nelerdir bunlar?
a) İnternet cafelere giriş yaşının 13’ten 16’ya çıkarılması gerekmektedir.
b) Çocukların buralarda geçirebilecekleri sürede kısıtlama getirilmesi.
c) Psikolojilerini ve diğer gelişimlerini kötü etkileyecek oyunların oynanmasının yasak olması.
d) Pornografik vb. gibi sitelere girişin yasaklanması.
e) Sigara içme yasağı gibi sağlık açısından gerekli kısıtlamalar getirilmesi.
f) Yangın tehlikesi vb. tehditlere karşı yangın söndürme cihazlarından tutun, kargaşa çıkmadan, panik yapmadan tehlikeli mekanın tahliye edilmesine kadar diğer önlemlerin alınması.
g) Elektrik tesisatlarının gizli olması, elektrik çarpması gibi tehlikelerin önlenmesi.
h) Bilgisayar ekranlarının yeni olması ve ekran filtrelerinin kullanılması. (Eski ekranlar daha fazla zararlıdırlar.)
i) Oturulan sandalye ve koltukların ortopedik olması.
j) Denetlemekle sorumlu kurum ve kuruluşların sık sık denetleme yapması.
Yazıma son vermeden önce şunları söylemeyi görev biliyorum.
Anneler ve babalar!.. Her şeyi devletten beklemeyin. Önce siz görevlerinizi yapın. Sonrasında devletten isteyeceklerinize gelsin sıra. Neler mi görevleriniz?
1) En azından çocuklarımızı denetleyecek kadar bilgisayar ve internet öğrenin.
2) Çocuk odalarına bilgisayar koymayın. Varsa çıkarın. Herkesin ortak kullanımında olan bir odaya koyun.
3) Sınırsız internet erişiminiz bile olsa kullanımına sınır getirin.
4) Çocuklarınızın internet ve bilgisayardaki alışkanlıklarını öğrenin. Ne tür oyunlar oynadıklarına, internette nerelerde gezdiklerine, kimlerle sohbet ettiklerine, ne tür faaliyetler yaptıklarına dikkat edin.
5) Çocuklarınızla iletişim kurun. Zararlı siteleri ve zararlı oyunları anlatın. Bunu onların anlayabileceği bir üslupta ve uzun cümleler kurmadan yapın.
6) Zararlı yazılımlara engel olmak için antivirüs programları kullanın.
7) Zararlı sitelere girişi engelleyen filtre programlarını kullanın. Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun sitesinden ücretsiz edinebilirsiniz.
Fahrettin PETRİÇLİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.