YANGIN 5. Bölüm
Kadir öğretmen için gün bitmek bilmiyordu. Bir an evvel okul paydos olsa da muhtarla konuşsam diyordu. Gün içinde belli etmeden sürekli İbrahim’i takip etmişti gözleriyle.
İbrahim diğer çocuklardan çok farklıydı. Onda değişik bir ışık vardı, sebebini henüz bilemediği.
Teneffüslerde herkes dışarıda oyun oynarken İbrahim sınıfta ders çalışıyordu. Daha bugün ilk gün kendini o kadar yorma dese de İbrahim ne zaman okumaya geçeceklerini soruyordu.
Bu hoşuna gitmişti öğretmenin.
Okul paydos olup ta herkes evine dağılınca aceleyle muhtarın yanına gitti!
Kapıyı muhtarın karısı Şengül açmıştı. Çekinik bir sesle “ Buyur öğretmen Bey! Bir şey mi istemiştin?” sorusuna Kadir öğretmen muhtarın evde olup olmadığını sormuştu. Şanslıydı ki muhtarda bir iki dakika önce kasabadan gelmiş dinleniyordu.
_ Buyur geç öğretmenim. Hoş gelmişsin!
_ Hoş bulduk muhtar Bey.
_ Eee! Ne yaptın bakalım? Daha yenisin ama köye alışabildin mi?
_ Alışmak zorundayım. Köyünüzün havası çok güzel! İnsanları da güzel! Bu sabah anneniz elinde bir tepsi börekle geldi doyurdu beni sağ olsun.
_ Sen okuldan yeni çıktın. Açsındır da şimdi. Hanım sofra hazırlasın birlikte yiyelim.
_ Zahmet etmeyin lütfen!
_ Zahmet mi olurmuş hocam. Siz bizim misafirimizsiniz. Sizi memnun etmek bizlerin vazifesi! Hanım çabuk sofrayı kurun. Öğretmen Bey misafirimiz bu akşam.
Kadir öğretmen yurdum insanı ne güzel, ne özel! Böyle bir milletin evladı olmaktan onur duyuyorum diye geçiriyordu.
_ Anlat bakalım Kadir Öğretmen! Misafire sorulmaz ama sebebi ziyaretin nedir? Eğer kaldığın yer sorun olduysa….
Daha lafını tamamlamadan konunun ev meselesi değil İbrahim olduğunu söylemişti Kadir öğretmen bir çırpıda.
Muhtarın anlattıkları akıl alır şeyler değildi. Hele ki yangının çıkış sebebinin sabotaj ihtimalini öğrenmek!
_ Ağabeyi İsrafil’den şüphelendik ama elimizde delil olmadığı için bir şey yapamadık.
Kardeşinin tarlasında gözü vardı. Zaten sırf o tarlayı alabilmek için yeğenini de anneannesi ve dedesine vermedi.
Onlar konuşurken muhtarın eşi Şengül de sofrayı hazırlıyordu önlerine.
Şengül ufak tefek boyuna ve epey bir kilosuna rağmen hareketli ve kendinden beklenemeyecek kadar çevik bir insandı. Muhtar da eşinin tam tersine kara kuru bir şeydi. İkisi yan yana tam bir tezat oluşturuyorlardı.
Sofra hazır olunca hep birlikte sofraya geçtiler. Fakat Kadir öğretmende iştah kalmamış, lokmalar boğazına diziliyordu.
Yemek faslından sonra karşılıklı içilen kahvenin ardından hane halkıyla vedalaşarak kendi evine gitti. Kadir öğretmen.
Yattığı yerde muhtardan duyduklarının muhasebesini yapıyordu.
Küçücük bir çocuk ve ona yüklenen kahır. Dayanılır gibi değildi! Allah’ın takdirinden sual olunmaz. Vardır bunun da bir hikmeti diyordu yorgun bedeni ve beyni uykuya teslim olurken.
Birinci sınıfa giden öğrenciler arasında okumayı ilk İbrahim sökmüş; bu da diğer öğrencilerin kıskanmasına neden olmuştu. Önceleri uyum içinde beraber gidip geldiği amcasının oğlu Osman en büyük düşmanıydı. Her fırsatta İbrahim’i sebepsiz yere tartaklar, karşılık almayınca da kendisinden çekindiği için karşılık vermediğini zannederdi.
Oysaki İbrahim ağır başlı ve kavgayı sevmeyen, kendi halinde bir çocuktu.
İlk yarıyıl bitmiş okullar on beş günlük tatile girmişti. Çocuklar da karne heyecanı yaşanıyordu o gün.
Öğretmen ilk önce üçüncü sınıflardan başlayarak herkesin karnesini sırasıyla dağıtıyor, karnesini verdiği öğrencisine öğüt vermeyi de ihmal etmiyordu.
Herkesin karnesini dağıttıktan sonra en son İbrahim’in karnesi kalmıştı.
_ Al bakalım İbrahim bu karnen! Karne için sana çok teşekkür ederim. Böylesine güzel karneyi kendi emeğinle ve çok çalışarak aldın. Dilerim arkadaşlarına ikinci dönem de örnek olursun.
_ Teşekkür ederim öğretmenim!
Tam yerine gitmek için arkasını dönüyordu ki
_ Dur bakalım! Nereye gidiyorsunuz küçük bey? Bu da senin!
Tüm öğrenciler öğretmenin uzattığı ikinci karneye bakıyorlardı.
_ Bu da takdirnamen İbrahim!
_ Bu nedir öğretmenim?
_ Takdirname çok başarılı olan öğrencilere verilir. Sen de çok başarılı olduğun için bunu almaya hak kazandın.
_ Tekrar teşekkür ederim öğretmenim.
_ Bu senin başarın. Ben sana teşekkür ederim. Umarım ikinci dönem de bu başarını tekrarlarsın. Haydi arkadaşlar başarısından dolayı İbrahim’i hep birlikte kuvvetli alkışlayalım.
Çocuklar hiç içlerinden gelmese de alkışa tutmuşlardı İbrahim’i. Sınıfta alkışlamayan tek kişi ise amcaoğlu Osman’dı.
YORUMLAR
Toptan okumak parçapatça okumaktan daha güzel. Öyle yaptım ben de. Serileri uzatmayı sevmiyorsun. En son yazdığn seri sanırım altı bölümdü. Bakalım kendi rekorunu kıracak mısın? Öyküye gelince, kervan yolda düzelir derler ya, sanırım her yazışınızda artan başarı (Bana göre) ondan...İşte bu gerçekten güzel bir şey. Bir yazarın iki yazdığı arasında olumlu yönde fark görebiliyorsanız, o yazar iyi bir yazardır bence...
Bir daha ki toptan okumaya kadar Allah kalemine ve yüreğine nur versin...
N. B. Ç.
Seri yazı yazan arkadaşlarım sakın alınmasınlar :))
Sevgilerimle...
Sevgili Nurcan
seri yazına bugün rastladım, yazılar bölümündeki yazılarda iletilerimize gelse sanırım gözden kaçırmadan
favori listemize aldığımız arkadaşların yazısını gününde okuma şansımız olacak.
Okuduğum bölüm güzeldi, diğerlerine de hemen bakmak istiyorum
sevgilerimle kutluyorum
N. B. Ç.
Değerli yorumun için çok teşekkür ederim.
Sonsuz sevgimle...
Vakit açısından seriyi takip etme şansım olmuyor ama, şu okuduğum bölüm diğer bölümlerin de aynı güzellikte olduğuna delalet.
Tarzınızı seviyorum, okuyucu boğulmuyor. Akıcı.
Tebrik ederim Nurcan Hanım.
N. B. Ç.
Saygılarımla...