- 1089 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Babama Mektup
Canım babacığım,
Ben senin 3 kızdan sonra sahip olduğun tek erkek çocuğum . Hayatta seni ve beni yakından tanıyanlar bunu zaten biliyorlar. Ben bilmeyenler öğrensin diye sana bunu anlattım.
Canım babam,
Bir erkek çocuğu babası olmak için önce çok sevdiğin akraban olan insanla evlendin ve iki kız babası oldun. Sonra il eşini en sevdiğin, en çok bağlandığın bir zamanda ona gene hasret kaldın. Onu kaybettin. Sonunda herkesin sahip olmak istediği ama Allah’ın sana nasip ettiği annem ile evlendin. Ondan da bir kız sahibi oldun. Üç kız babası olunca önce” bu kadar yeter “ dedin . Ama aradan seneler geçti. Tam 7 sene geçti . Bir erkek çocuğuna sahip olmak istemekteydin. Allah’a yalvardın ve nihayet Allah sana bir erkek çocuk nasip etti. Ne kadar şükrettin, ne kadar dua ettin, ne kadar da mutlu oldun çevren ve insanlar buna şahit oldu.
Canım babam,
Ben doğunca sana dostlar sevinirken , düşmanlar kıskandı. Senin oğluna nazar değende oldu. Sen aldırış etmeden o tek oğlunun en iyi şekilde yetişmesi için çaba harcadın. Annem , ablalarım ve amcam, yengem sana bir destek oldular. Çok destek oldular. Ben adeta sizlerin gözdesiydim. Bana yetişmem için her imkanı her imkanı sağladınız.
Canım babam,
İnsanlar, kıskançtır, başarıları çekemez. Sahip olamadıkları şeyleri sahip olanlar olduğu zaman kıskanırlar. Takdir etmesini bilen azdır. Çok azdır. Hatta elin parmakları kadar da azdır. Bu azınlık yani başarıyı takdir etmesini bilen insanlar gerçek manada insanlardır. “ Onda olan ben de olsun” derler. “Hep beraber kazanalım derler.” Kıskanç insanlar kazanmayı bilmediklerinden kazananı da sevmezler. “Ben de olan sende de olmasın” derler. “Ben de olmayan, sende de olmasın” derler. Güzellikler dururken çirkinlikleri isteyenlerde çirkin insanlardır. Ama nazar vardır ve haktır. Kötü bakışlardan sakınmak gerekir.
Canım babam,
Oğlunun zeki olduğunu görenler, O’nun başarısını takdir etmek yerine kıskanmayı tercih ettiler. Bizi küçümsediler. Bize hor baktılar. Bizi seviyor görünüp sonrasında bizi küçümseyenlerde az değildi. Ama sen bir baba olarak beni her zaman bu kötü bakışlardan korumasını , kollamasını ve iyi bir eğitim almam için her şeyi yaptın.
Canım babam,
Oğlun daha ilkokulda iken başka çocuklardan farklı olduğunu göstererek, koskoca Pazar’da sınavlar kazanmaya daha 11 yaşında başlayınca kıskançlıklar, nazarlar daha da artmaya başladı. Oğlun sınavı kazanan iki kişiden birisi olmuştu koskoca Pazar’da . Onu da “Babanın tek oğlusun yatılı okulda okuyacağına burada oku, gitme “ diyerek takdir ettiler sağ olsun yakınlarımız . Ama kendi çocuklarının en iyi eğitimi alması için başka illere yolladılar. Bizde takdir böyle olur işte.
Canım babam,
Bütün bunlara rağmen oğlun , okumaya , başarılı olmaya devam ederken , bir yandan da sen ve annem “ Bu oğlana nazar değecek” diye korkuyordunuz . Bir atasözümüz “ Nazar yiğidi mezara , koyunu kasaba yollar” der. Bunu biliyor ve başıma bir kötülük gelecek diyerek okruyordunuz . Benim üzerime titriyordunuz. Ban başarılara devam ederken yaşadığınız sıkıntıları bana hissettirmiyordunuz.
Canım babam,
“İnsanın en çok korktuğu şey başına gelir” derler ya , ben de 12 yaşına bastığım zaman şiddetli bir menenjit hastalığı geçirerek , aylarca Pazar senin, Tokat benim, Samsun gene senin derken hastanelerde günlerce yattığımda sen bir gün Samsun bir gün Tokat’taydın. Benim iyileşmem için dualar ettin. Yıllar önce “Bir oğlum olsun” diye duaların artık yön değiştirerek “ Oğlum yaşasın” şeklini almaya başladı.Allah gene senin dualarını kabul etti. Ama bu kere “Senin oğlun bundan sonra da artık sesleri duyamasa da olur” denilere. Sende bilmekteydin ki biz bu dünyada misafiriz Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer.Veren Allah bir gün alır, veya bir engelli hale getirir. Senin ve benim sabrımı dener. Bizi sever, dener, cezalandırır. Biz bunu kabullenmek zorundayız. Sende bunu kabullendin işte can babam.
Sevgili babam,
Oğlun okusun diye , iyileşsin diye çok çaba harcadın. Hayat inişlerle , çıkışlarla doluydu ve bu engelleri beraber aşacaktık ve aştık da. Ama bu engeller bazen doğal engeller, bazen de insanların bizzat ortaya koyduğu engellerdi. Bunu da sen , ben ve annem beraber aştık.
Canım babam,
Hayat inişler ve çıkışlarla doluydu ve bazen iniş , bazen çıkışları hep beraber aştık. Bu hayat bize mutlulukları da , hayal kırıklıklarını da verdi. Bazen çok güvendiğimiz insanlardan çok kötülükler gördük. İnsanlar işlerine geldi bizden sırt döndü. İşlerine geldi bizi en çok seven insanlar oldular ve hayat böyle devam etti.
Canım babam,
Biz gene de zorlukları aşarak bugünlere geldik. Canım babam sen ki benim memur olmamı çok isteyen bir insandın. Ben Yüksek eğitim yapmama rağmen engelliyim diye uzun zaman memur olamadım. Bazen şanssızlıklar, bazen engelliyiz diye bizi küçümseyenler bizim iş sahibi olmamıza engel oldu. Ama sonunda ben memur olduğum zaman sen de hastaydın ve ben işe girdiğim gün sen hastanedeydin. Ben memuriyette ilk maaşımı aldığımın ertesi gün , o çok sevdiğin ilk eşin Safiye’nin yanına , anne ve babanın yanına yolculuğa çıktın. Beni ise ayaklarımın üzerine duracak hale getirene kadar terk etmedin. Bu bize karşı olan sevgini göstermekte .
Canım babam,
Senin büyüklüğün karşında saygı ile eğilmekteyim. Benim varlık sebebim olan insan olarak başarımda da başarısızlıklarımda da senin payın var. Senin hakkını ödeyemem.
Dana yazdığım aşağıdaki şiiri sevgi ile yazdım.
BABAM
Bana can veren , hayat veren.
Beni en az canı kadar seven,
“canım oğlum , civanım“ diyen.
Sevgiyle umut aşılayan babam.
Ölüm döşeğinden beni hayata alan.
Beni sevgi ile sarmalayıp saran.
Izdırabımı hep derinden duyan.
Bana ikinci hayat veren babam.
Nice çileye göğüs gerdin.
Bana “Oku adam ol” dedin.
Beni bir başka severdin.
Hayatıma renk katansın babam.
Bir annem vardı hayatta bir de babam.
Onları destekleyende Osman amcam.
İşte bunlarla gelişti dünyam.
Nur içinde yat, sen var ol babam
Oğlun
Turan Yalçın