- 973 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Mutluluk anılarımda kalan bir tebessüm mü dudaklarımda
Bazen, mutluluğun ne olduğunu unuttuğumu düşünüyorum.
Eğer mutluluk yüzde oluşan küçük bir tebessümden ibaretse. Ama pek sanmıyorum. İçinde hasret olan, gurbet olan, özlem olan, belkide ayrılık ve acı olan her şey insanı mutlu edebilir. Acı ve Ayrılık insanı nasıl mutlu eder demeyin sakın. Şöyle anılara kısa bir yolculuk yapınca, İnsan geçmişte yaşadığı her anın, o an farkına varmadığı ama kendini ne kadar mutlu hissettiğini..anladığı anlara gidelim.
Yıl. 1976
İlköğretime yeni başlıyorum. O kadar hevesliyim o kadar sevinçliyim ki o heyacı hayatım boyunca unutmayacağım. Bu mutluluğum sadece bir ay sürdü. Sonrasında okuldan ve derslerden soğudum. Hatta okula bile gitmek istemedim..bir müddette gitmedim zaten. Oysa ki okula hevesim yüzünden kayıtsız başlamıştım. Öğretmenimin adı Ali idi ve arkadaşlarımı çok sevmiştim. Sınıfımda ki herkes dahil.
Bir gün Sınıfımıza okulun müdürü ve genç bir hanım geldi. Ben başta olmak üzere bir iki öğrencinin adı okundu ve ayağa kalkmamız istendi. Kalktık. Dediki müdür
-çocuklar bu hanım sizin yeni öğretmeniniz bundan böyle başka bir sınıfta yeni bir öğretmenle birlikte devam edeceksiniz okulunuza.. İşte o an okulun başıma yıkıldığı andı. O gün bizi serbest bıraktılar. Ertesi günü hangi sınıfta toplanacağımız belliydi. Ben ağlayarak eve geldim. Öğretmenimden ve arkadaşlarım ayrılmak istemiyordum. Ertesi gün okula gitmedim. Bir sonraki günde tabi :) Sonra annem babamla konuştu ve beni kolumdan tuttukları gibi okula götürdüler. Tabi okulun kapısından içeri zor soktular neredeyse sürükleyerek. Müdürün odasına girdik. Annem Müdürle konuştu.
-Bu kızı okula gönderemiyoruz müdür bey gelmek istemiyor. Öğretmenini istiyor. Lütfen sınıfına geri gönderin.. dedi. Ama müdür aynı sorunu tek benle yaşamıyordu sanırım ki pek kale almadı..O arada benim yeni öğretmenimi Müjgan hanımı çağırdılar dersin ortasındayken. Geldi, durumu ona anlattılar :) Kıyamam ya pekte üzülmüştü. Karşıma geçti ve önümde diz çöktü eh boy farkı tabi.
-Emine neden okula gelmiyorsun canım. Beni sevmedin mi yoksa..diye sordu. ve devam etti
-ama ben sizi çok sevdim benim öğrencim olmanızı istiyorum..dedi. Ben çok utandım konu sevgi olunca "hayır sevmiyorum! ben öğretmenimi istiyorum" diyemedim. Ağzımdan sadece şu kelimeler döküldü peki gelirim ama bir şartla. Sıra arkadaşım Sevtap ta gelirse :) Bunun üzerine Ali beyin sınıfına gidildi ve eski sıra arkadaşım Sevtap oradan benim için özel getirdildi. Eh bende zafer kazanmış bir savaşçı nağrasıyla sınıfın yolunu tuttum. O günden sonra Sevtapla 5 yıl boyunca aynı sırada oturduk. Ahıretlik olduk :) Öğretmenim bana hep özel davrandı ders çalışmadığım ödev yapmadığım zamanlarda bile. Ve şimdi ona ne kadar çok şey borçlu olduğumu biliyorum. Onu çok seviyorum ve asla unutmadım, unutmayacağım. en son bundan bir kaç yıl önce konuşmuştum..çok şaşırmış ve sevinmişti. İşte böyle..demem o ki. Bu yaşadığım ilk ayrılık ve çektiğim ilk acıydı çok ama çok günlerce ağlamıştım. Oysa şimdi o göz yaşları bile düşününce beni mutlu ediyor. Sizinde eminim böyle acı tatlı mıtluluklarınız vardır..
Sevgiyle ..sevdiklerinizle şartlar ne olursa olsun hep mutlu olun emi..
Emine Genç
09 Ekim 2010 Cumartesi, 18:04
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.